Hayatta öyle olaylar oluyor ki insanın aklı hayali duruyor. Aklım bir türlü almıyor, düşünüyorum, tartıyorum, polemiklere giriyorum, siyasi, politik, fikirsel teoriler geliştiriyorum yine de olmuyor. Demek ki olmayınca zoraki olmuyor. Bir şeyin olacağı varsa ne yapsan da boştur. Boşu boşuna enerjinizi harcamanıza, kendi kendinizi takatsiz bırakmanıza gerek yok. Hem niye başkaları için zamanınızı harcıyorsunuz ki, ha o yapmış ha bu yapmış sizi niye ilgilendirir ki?
Beyaz ile Kara.
Yani mecbur muyum illa karayı sevmeye ya da beyaz için kendimi heder etmeye
X ve Y.
Kökleri aynı.
Aha kök de orda.
Hemi de kenevir kökü.
Günlerden bir gün işçi, emekçi kardeşlerimiz! Para baronları, yeraltının ünlü emekçi zatı muhteremleri! sömürgeci kardeşlerimizden biri! kenevir tarlasında çalışırken kazara düşer ve ölür, cenazeyi top arabasına pardon! cenaze arabasına alırlar.
Arabanın kök mevzusu da çok uzun, bilmem kökü ta kimlere dayanıyormuş. Bir savaştır başlamış, araç kökler- kenevir kökler savaşı...
Neyse kime uzanırsa uzansın her şey ayan beyan ortada biz konumuza dönelim.
Evet! Malum emekçi para babalarımızın direksiyon çevirici emekçileri memlekete mazlum kardeşimizi götürürken kenevir köklerini de arabaya almışlar, cenazeyle beraber istiflemişler. Malum tarlada iken kenevir ile sarmaş dolaş olan zatı muhterem arabada da kenevirle yatıp kalkınca komple uyuşmuş. Bu ara yolda trafiğe, istihbarata takılmasınlar mı? İşte tam o esnada yakayı ele veriyorlar...
Ortada düğün seyran yok, laikin yaklaşan bir seçim var o kesin...
Bakalım kim kimi alt edecek bekleyip göreceğiz...