Ferhat Özbadem

Tarih: 09.04.2018 17:32

Çağdaş Kadın Müfessirler/2

Facebook Twitter Linked-in

Aişe Abdurrahman ve Tefsîru´l-Beyâni li´l-Kur´ani´l-Kerim

?Aişe Abdurrahman 1913 yılında Mısır´ın sahil kenti olan Dimyat´ta dünyaya geldi. Babası Ali Abdurrahman, kızına "Ümmü´l-Hayr (iyilik anası) lakabını taktı. 1918 yılında ilk Kur´an eğitimini kendi köyünün imamı olan Şeyh Mürsi´den aldı. Babası ilkokula gitmesini istemediği için annesinin dedesi olan Şeyh Muhammed Demehuci´nin araya girmesi üzerine yedi yaşında okula yazıldı. Medresetü´r-Rukiyye´yi bitirdikten sonra ilkokul öğretmeni olarak göreve başladı. Daha sonra öğretmenlikten ayrılarak bir dönem Gize´deki Külliyetü´l-Benat´ta katiplik yaptı. İlk olarak yazılarını en-Nahdatü´n-Nisaiyye dergisinde yayınlamaya başladı. 1933 yılında henüz 21 yaşında iken aynı derginin başyazarlığına getirildi. O dönemlerde Mısır toplumu, kadınların yazarlığına sıcak bakmadığı için "Bintü´ş-Şatı´ (sahil kızı)" müstear ismiyle yazılarını yayınladı.

1934 yılında liseyi dışarıdan bitirerek Kahire Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arap Dili Bölümü´ne kayıt yaptırdı. 1939 yılında bu bölümünden mezun oldu. Lisans döneminde aynı fakültenin öğretim üyelerinden Emin el-Huli ile tanıştı ve onun derslerine devam etti. Mezun olduğu yıl (1939) Edebiyat Fakültesi Arap Dili bölümünde asistan olarak göreve başladı ve 1941 yılında yüksek lisansını tamamladı. 1942-1944 yılları arasında Mısır Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde Arapça dersleri müfettişliği yaptı. Yüksek lisansını bitirdikten sonra hocası Emin el-Huli ile evlendi. Bu beraberliği el-Huli´nin vefatına (1966) kadar devam etti.

Ebu´l-´Ala el-Me´arri´nin "Risaletü´l-Ğufran" adlı eserini tahkik ederek Taha Hüseyin´in danışmanlığında 1950 yılında doktorasını tamamladı. Doktor olarak Ayn Şems Üniversitesi´nde göreve başladı ve 1957 yılında aynı üniversitede doçent, 1962 yılında profesör oldu. 1962-1972 yılları arasında aynı üniversitede öğretim üyeliği yaptı.

1972 yılında Fas Karaviyyin Üniversitesi´nde tefsir hocalığına başladı.

Arap dili ve edebiyatına yaptığı katkılarından dolayı 1994 yılı Uluslararası Kral Faysal ödülüne layık görüldü. Edebiyatçı, şair, düşünür ve toplum sorunlarıyla yakından ilgilenen bir araştırmacı olan Aişe Abdurrahman, 28 Kasım 1998 Cumartesi günü geçirdiği kalp krizi nedeniyle hastaneye kaldırıldı. 1 Aralık 1998 Salı günü ilahi yasaya boyun eğerek hakkın rahmetine kavuştu.

Aişe Abdurrahman hakkında üçü Batıda biri Türkiye´de olmak üzere dört akademik çalışma yapıldığını tesbit edebildik:

1- Bintü´ş-Şatı´ el-Edîbetü´l-Arabiyye ve´l-Müfekkiretü´l-İslamiyye (Arap edebiyatçısı ve Müslüman düşünür olarak Bintü´ş-Şatı´), Hazırlayan: Özbekistanlı Meryem Baba Hanuf.

2- Bintü´ş-Şatı´ Tercümetü Hayâtiha ve Şahsiyetiha ve Âsâruha fi´l-Arabiyyeti ve´l-İslam Bintü´ş-Şatı´: Hayatı, Kişiliği, Arapça ve İslam ile ilgili eserleri), Hazırlayan: Hollandalı G.H.A Juynboll (Amsterdam Üniversitesi-Arapça Enstitüsü profesörü).

3- Bintü´ş-Şatı´ ve Kitâbuha Kıyemun Cedidetün li´l-Edebi´l-Arabi (Bintü´ş-Şatı´ ve Arap Edebiyatında Yeni Değerler Adlı Kitabı), Hazırlayan: İtalyan Paula Kaytani.

4- Bir Kadın Müfessir: Aişe Abdurrahman ve Kur´an Tefsirindeki Yeri, Hazırlayan: Mehmed Akif Koç.


Tefsir Alanındaki Eserleri:

1- Et-Tefsiru´l-Beyânî li´l-Kur´ani´l-Kerîm (iki cilt), Daru´l-Maarif, Kahire.

2- El-İ´câzü´l-Beyâni li´l-Kur´an ve Mesâilu İbni´l-Erzak, Daru´l-Maarif, Kahire.

3- El-Kur´an ve Kadâya´l-İnsan (Bu kitap, daha önce neşredilen; "Makal fi´l-İnsan", Daru´l-Maarif, Kahire 1969 ve "el-Kur´an ve Tefsîru´l-Asri" Daru´l-Maarif, Kahire 1970 adlı eserlerinin birlikte basılmış halidir.), Daru´l-İlmi li´l-Melâyîn, Beyrut.

4- eş-Şahsiyyetü´l-İslamiyye, Daru´l-İlm li´l-Melâyîn, Beyrut.

5- Muhadaratü´t-Tefsir li Sureteyi´t-Talâk ve´l-Hucurât, Camiatü Karaviyyin, Fas: 1985, Ders notları.

6- Tefsîru Âyâti´l-Ahkâm, Suretu´l-Muddesir, Camiatü Karaviyyin, Fas 1981-1983, Ders notları.

7- El-Kur´an ve´l-Fikru´l-İslamiyyu´l-Muâsır, el-Merkezu´s-Sakafiyyu´l-Arabi, Beyrut 1975.

8- Şahsiyyetü´l-Mer´e fi´l-Kur´ani´l-Kerîm, Buhûsu´l-İslam ve´l-Usre, Camiatü´l-Ezher, Kahire: 1975.

9- Kitabunâ´l-Ekber, Camiatü Ümmi Derman, 1968-1969.

10- El-Kur´an ve´l-Kadiyyetü´l-Hurriyye.

11- Min Esrâri´l-Arabiyye fi´l-Beyani´l-Kur´ani, min Menşûrâti Camiati Beyrut (Beyrut Üniversitesi Yayınları) 1972.

Bintü´ş-Şatı´ın hadis alanında 5, Arap dil ve edebiyat alanında 23, İslam düşüncesi alanındaki 4, Hz. Peygamber ve hanımları ile ilgili 4, tarih alanında 4, biyografi alanında 2, muhtelif konularda 5 eseri yayınlanmıştır.

Tefsir anlayışı

Kur´an´ın rehberlik yönünü öne çıkaran (itticâhu´l-hidâî), tabii bilimler (itticahu´l-ilmî), dil-bilim (itticahu´l-edebî) - konulu (mevdûî), ictimâî (toplumsal), aksiyon-dava, tasavvufî-işârî ve modernist felsefî, fıkhi gibi çağdaş tefsir akımlarının canlı olduğu Mısır´da Aişe Abdurrahman yetiştiği şartlar, hocalar ve yaptığı çalışmalar gereği tercihini, dil-bilim ağırlıklı ekole kullanmıştır.

Kur´an´ın kendine mahsus bir dili olduğunu, bu yüzden Kur´an´daki herhangi bir kelimenin yerine Arapça´da aynı anlama gelen herhangi bir kelimenin konulamayacağını, bu durumda Kur´an´ı, yine Kur´an´ın yardımıyla anlamaya ve yorumlamaya çalışmanın en uygun yöntem olduğunu belirterek konulu tefsir anlayışını ortaya koymuştur. Ancak bu bizim anladığımız, Kur´an´da işlenen konulardan her hangi birine dair ayetleri bütüncül bir bakış açısıyla göz önünde bulundurarak Kur´an´ın o konudaki görüşünü ortaya koyma çabasından ziyade et-Tefsîru´l-Beyâni li´l-Kur´ani´l-Kerim adlı iki ciltlik eserinde kısa sureler üzerinde yaptığı tefsir çalışması sadece birbirleriyle konu benzerliği olan sureleri dilbilim ağırlıklı tefsir akımının ilkelerini göz önünde bulundurarak tefsir etmiştir. Buna yakın bir bakış açısını Muhammed Gazali, Nahve Tefsîri´l-Mevdu´i adlı üç ciltlik eserinde denemiş, Kur´an´ın bütün surelerini aynı konu bütünlüğü içinde tefsir etmiştir.

Tefsir Kaynaklarından Yararlanması:

Aişe Abdurrahman, Kur´an´ı tefsir ederken geçmiş tefsir kültüründen oldukça yararlanmış, zaman zaman müfessirlerin görüşlerini nakletmiş, katılmayıp yanlış bulduğu görüşleri sebepleriyle birlikte zikretmiş ve bazen o görüşler arasında tercihte bulunmuştur.

Aişe Abdurrahman, çağdaş müfessirlerden de bol miktarda yararlanmış ve Reşid Rıza´nın Tefsiru´l-Menar´ından bol referans vermiştir. Tefsirinde kıraatler üzerinde durmuştur.

Ayrıca Aişe Abdurrahman, el-Kur´an ve Kadâya´l-İnsan adlı eserinde müfessirin İslam tarihini çok iyi bilmesi gerektiği üzerinde durmuştur.

Hadisleri Tefsir Bağlamında Değerlendirmesi:

Hadisleri Kur´an´ın kapalı bölümlerini açıkladığı savından hareketle eserlerinde hadislere yer vermemiştir. Aişe Abdurrahman´ın Hadis alanındaki eserlerine bakıldığında genelde hadis usulü üzerinde durmuş olduğu görülmektedir.

Bahailik, israiliyat, kadın ve gençlik gibi toplum sorunlarıyla yakından ilgilenen ve yazdığı yazılarıyla bir davetçi anlayışıyla hareket eden bir alim, edebiyatçı, şair Aişe Abdurrahman bu pratik anlayışının bir sonucu olarak sadece Kur´an tefsiri üzerinde durmuş, tefsirin bir felsefesi, teorisi ve metodu olan tefsir usulü üzerinde durmamıştır.

Et-Tefsiru´l-Beyani li´l-Kur´ani´l-Kerim adlı iki ciltlik eserinde kendine özgü konulu tefsir anlayışını ortaya koymuş, içinde bulunduğu ve araştırmalarını üzerine bina ettiği edebiyat anlayışı, kendisini dil-bilim ağırlıklı tefsir anlayışına yönlendirmiş, haliyle bu bakış açısıyla bilimsel tefsir ekolünü eleştirmiştir. Ayrıca farklı bir bakış açısıyla Kur´an tefsirinde tümevarım metodunu kullanmış, buna dayalı yorum geliştirmiştir.

?Kur´an´ı anlamaya çalışmak her insanın en tabi hakkı ve her Müslümanın görevidir. Kur´an´ı anlamaya hak kazanmak için kişinin dini ilimlere ve Arapça´ya vakıf olması gerekmemektedir. Kur´an´ı tefsir etmek ve Kur´an ayetlerinden hareketle topluma mesaj vermek ise mütehassısların görevidir. Bu konuda uzmanlar dışında hiç kimse yetkili değildir.? (Özgün Duruş)

?Tevrat ve İncil´de yer alan ve Kur´an´a aykırı olmayan bilgiler dahi tefsirde kullanılmamalıdır. Çünkü Kur´an, mesajının insanlara ulaşması için gerekli olan bilgiyi ihtiva etmektedir.

Kur´an ailevî münasebetlerde karı-koca arası uyumdan söz ederken ?zevc?, bu uyumun bozulduğu hallerde ?imrae? kelimelerini kullanmıştır. Mesela, Hz. Nuh, Hz. Lut ve Firavn´ın hanımlarından söz ederken imrae, Hz. Adem ile Havva´dan söz ederken zevc kelimelerini kullanmıştır..?(İhsansenocak.com) 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —