Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Necla Arpa GÜLAÇAR


BU DA GEÇER

Yazarımız Necla Arpa Gülaçar'ın "yeni" yazısı...


Yaş otuz beş yolun yarısı eder der Cahit Sıtkı Tarancı.. Otuz beşini devirmiş hangi insanı etkilemez ki bu derin sözler. Yolu yarılamışsanız yorgun gözleriniz pek çok şeye şahitlik etmiş demektir. Ölümlere! En acısı ise sevdiklerinizin ölümlerine tanıklık etmişsinizdir

Bebekliklerine şahitlik etmiş olduklarımız çoktan büyümüş iş güç sahibi, kimileri çoluk çocuk sahibi olmuştur. Uzun yolculuklar yaptığımız insanların teorisini değil pratiğini görmüşüzdür. Çoğumuz yol arkadaşımızı yolda kaybetmişizdir. Ticaret yaptığımız biricik dostlarımızla şimdi selamı sabahı kesmişizdir. Mevki makam gördükten sonra sıfırın altında bir karakter gösterene tanık olmuşuzdur.

En yakınlarını beş adet sarı liraya satanlara, bir ahu gözlü görüp helalini unutanlara, zalimleşenlere ezenlere velhasıl kendini yitirenlere şahit olmuşuzdur. Kırk yaşımızı doldurduğumuzda olgun bir aklımız vardır artık.

Çocukken anne babamızı değiştirmeyi, gençken çevrimizi değiştirmeyi yirmili yaşlara doğru dünyayı değiştirmeyi hangimiz istemedi ki. Yaş kırk olunca anladık ki önce kendimizi değiştirmemiz gerekiyormuş. Anladık ki acıdan başka kıskanacak başka bir şeyimiz kalmamış. Yitirdiklerimizin avuçlarımızda kalan birkaç hatırasıyla avunur olmuşuz.

Yaşlar geçer, mevkiler, makamlar, mülkler, liralar, ahu gözlüler geçer. Bir avuç toprak kalır elinde, hala şanslıysan bir el değer omzuna bu da geçer der sana teselli babında ne geçmemiş ki bu da geçmesin. Mesneviden okuduğum hikaye takılır aklıma, kendini yitirenleri gördüğüm her dem. İki kardeşin yürek burkan acı hikayesi. Bu da geçer…

Bir zamanlar yetim çok yoksul iki kardeş yaşarmış köhne bir duvar dibinde. Açlıktan nefesleri kokarmış çoğu zaman açlıktan soğuktan geceleri uyuyamazlarmış. O devirde köle pazarları varmış. Dayanamamış büyük kardeş bir gece küçük kardeşe demiş ki:

-Bu böyle gitmez can kardeşim açlıktan ikimiz de ölüp gideceğiz. Yarın köle pazarında sen beni iyi bir paraya satarsın o parayla kendine bir hayat kurarsın hiç değilse ikimizden biri kurtulmuş olur. 

Küçük kardeş:

-Hayır olmaz. Ben küçüğüm seni satıp parayı alırsam azgın insanlar o parayı elimden alır ve sen boşuna köle olmuş olursun. Gel sen beni sat yaşın büyük kimse elinden alamaz. O parayla iş kurabilir hayatını devam ettirebilirsin. Sabaha kadar mücadele ederler. Küçük kardeş büyük kardeşi ikna eder Sabah olur köle pazarına giderler. Küçük kardeşi zengin, zalim bir çiftçi alır. İki kardeş kavrula kavrula birbirinden ayrılırlar. Küçük kardeş ağabeyine;

“Gidiyorum gurbeti gönlümde duya duya’’ üzülme kardeşim bu da geçer. Büyük kardeşin yüreğinde sızı. Küçük kardeşi sattığı parayla kendine birkaç hayvan alır bir ev kurar evlenir. Aradan aylar geçer fakat her gece kabuslar görür,  küçük  kardeşini kanlar eziyetler içinde görür.

Dayanamaz, kardeşini satın alan çiftçinin memleketini sora sora bulur. Bir tarlaya götürürler işte kardeşin burada derler. Uzaktan görür kardeşini bakar ki küçük kardeş kanlar içinde bitmiş bir vaziyette zayıf çelimsiz, yanına yaklaştırmazlar.

Kahyaya yalvarır çok uzaklardan geldim ne olur kardeşimle görüştür beni kahya olmaz der yasak. Uzun yalvarışların ardından bir saatliğine bir ağacın altında buluşurlar. Büyük kardeş küçük kardeşin kanlı ellerini ağzına koyar ağlar ben sebep oldum bu hale düşmene. Gel kaçalım buradan der büyük kardeş. Küçük kardeş itiraz eder olmaz der kaçarsak ikimizi de öldürürler der. Sen git yoluna rahat yaşa üzülme kardeşim bu da geçer. Büyük kardeş el mahkûm gider yoluna.

Aradan bir iki yıl geçer malı çoğalır çoluk çocuğu olur fakat kâbuslar yakasını bırakmamıştır. Yine kardeşini görmeye gider. Bakar ki kardeş büyümüş bütün köleler ve kâhya tarafından sevilen biri olmuş fakat yine çok çalışmaktan bitik yorgun zayıf. Büyük kardeş yine kaçma isteğini dile getirir küçük kardeş olmaz der. Bunlar zalim nereye gitsek bulurlar bizi öldürürler ikimizi var git yoluna sen çocuklarınla mutlu mesut yaşa.

  Üzülme kardeşim bu da geçer…

Büyük kardeş gerisin geri gitmiş yoluna ailesi ile mutlu mesut yaşamaya. Aradan yıllar geçmiş yine kardeşini yoklamak istemiş. Bu sefer gittiğinde gözlerine inanamamış bakmış kardeşi kahyanın atının üzerinde bütün köleler onun emrinde bu sefer izin almak yok buyur kardeşin burada tabi ki görüşürsün.. Büyük kardeş şaşkınlıkla küçük kardeşe sorar ne oldu böyle nasıl kahya olabildin.

-Yıllarca dürüst çalıştım herkesin güvenini kazandım çiftlik sahibi de buna karşılık beni kahya yaptı. Büyük kardeş:

-Evet iyi güzel ama yine emir kulusun gel gidelim benim maddi durumum iyi oldu evimin yanına sana da bir ev yaparız. Evlendiririm seni çoluk çocuk sahibi olursun mutlu mesut yaşar gidersin.

-Olmaz der. Şimdi ben insanların güvenini boşa çıkaramam hem yerime başkası gelse bu köleleri ezer ben onların ne çektiğini biliyorum onlar içinde olsa kalmalıyım.. 

Git kardeşim git bu da geçer…

Gider büyük kardeş. Aradan bir iki yıl geçer yine kardeşini görmek ister. Bu sefer gittiğinde daha da şaşırır kardeşinin adını dediği an herkes saygıyla eğilir onu konağa götürürler. Nöbetçileri, hizmetçileri geçtikten sonra parlak kıyafetler içinde kardeşini çiftlik sahibinin yerinde otururken bulur.Sevincinden ne yapacağını şaşırır. Küçük kardeşe sorar hali vaziyeti.küçük kardeş:

- Çiftlik sahibi öldü. Hanımı da bana evlenme teklif etti. Kabul etmezsem beni öldüreceğini söyledi bende mecburen kabul ettim. Büyük kardeş çok mutlu olur. Bu senin çektiğin eziyetlerin karşılığı kardeşim der. Küçük kardeş; ”öyledir ama unutma bu da geçer” var git bir dahaki gelişinde yengemi çocukları da getir der. Büyük kardeş gider aradan bir iki ay geçer geçmez hanımını çocukları alır küçük kardeşinin konağına gider. Gider bakar ki çiftlikte bütün çalışanlar, çiftlik sakinleri hüzün içerisinde ağlamaktadırlar. Büyük kardeş şaşkın kime sorsa bir cevapta bulamıyor.Çalışanlar onu kardeşinin odasına götürüyor.Odanın kapısı açılır açılmaz kardeşini hasta ve bitap şekilde görüyor. Göz yaşlarına boğuluyor. “Ne oldu yiğidim” diye hüzünlü hüzünlü sesleniyor kardeşine. Küçük kardeş:

- Gel! bende seni bekliyordum. Seni görmeden ölmeyi istemiyordum. Yıllarca süren köleliğim ciğerlerimi bitirmiş. Hani ben sana hep bu da geçer diyordum ya işte bu sefer diyemeyeceğim bu geçmez artık. Sözlerin yarım yamalak sürdüren kardeş büyük kardeşin kollarında ruhunu teslim eder. 

Hüzünlü bir hikaye değil mi? Aslında çok uzundu biraz kısalttım. Gereken dersleri alabilme feraseti diliyorum Rabbimden. Her şeyin geçici olduğunun farkına varabilsek keşke. Dünyalıklar için kırmamak hiçbir gönlü bu da geçer deyip hiçbir şeyi baki saymamak. Fani olduğumuzun farkına varıp fena işlerden uzaklaşmak umuduyla. Vesselam…

 

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR