Bu söz, Wail Hallak’a ait. Müslüman olmadığı halde, İslamî meseleler üzerinde yapığı araştırmalarıyla tanıdığımız samimi bir ilim adamı. “eldevlet’ul elmustehıle/İmkânsız devlet ”’kitabının da yazarı; oryantalist değil, arayışlarını sürdüren Mesihî bir âlim; bu zekâsıyla İslam’la şereflenmesini Allahtan niyaz ederim.
Çokça önemsediğim ve üzerinde düşünmemiz gereken ilginç bir ifadesi de var ayrıca: “Avrupa’nın tarihi henüz yazılmadı ve bunu mutlaka Müslümanlar yazmalıdır…”
Avrupa’nın tarihini yazarız yazmasına da şu sorular iflahımızı kesiyor: Siz Müslümanlar çok mu iyisiniz, sorumluluklarınızı yeterince yerine getirebildiniz mi; kısaca: İnsanlara şahid olabildiniz mi?
Hallak belki de bütün bu sorulara kısa ve öz bir ifade ile cevap veriyor: Kendimizi iyi yapmamız gerekir ve bu iş kendimizden başkasına ait değil.
Malum; başkalarını -özellikle de devleti yani yöneticileri- eleştirmek ve bütün olumsuzlukların ana merkezi olarak onları görmek en kolay ve en çok yaptığımız kaytarmalık işlerdendir. Cahil kalmamızın da insanlık için katma değerli bir şey üretemememizin de tek müsebbibi malum kişi ve kişilerdir.
Ahlakî fesadın sebebi onlar olduğu gibi aile içi şiddet ve huzursuzluğun ana etkeni de onlar… bu söz uzar gider; ama ben bütün dikkatlerin ve uğraşıların kendimize döndürülmesi tarafındayım ve bir şey yapılacaksa da bunu öncelikli olarak ve bizatihi “ben” yapmalıyım, ısrarındayım. Bu sebeple Hallak’ın sözünü tekrar ederek kendime bir tavsiyede- belki söz daha güzel olur- bulunuyorum:
Seni iyi yapacak olan Devlet değil; sensin kendini iyi yapacak olan. Öyleyse durup dinlenmeden, sağa sola bakmadan ve bulaşmadan kendini iyi yap. Sen iyi olursan başkalarını da iyi yapabilme imkânına ve fırsatına sahip olursun.
Bundan daha büyük bir iş ve ilahî ikram var mı? Ben şahsen bilmiyorum!