Nasreddin Hoca bir gün yolda giderken bir adamla karşılaşmış. Adamla sohbet etmeye başlamışlar. Bir saat havadan sudan konuştuktan sonra Hoca:
Kusura bakma arkadaş. Ben seni tanıyamadım, adın neydi?, diye sormuş.
Adamcağız çok şaşırmış:
Madem beni tanımadın, neden benimle bir saattir sohbet ediyorsun?, demiş.
Nasreddin Hoca:
Kıyafetlerin benimkine çok benziyordu. Ben de seni ben sandım, demiş.
Bizleri demokrasi ve medeniyet adı altında kandırıp duran batı ikiyüzlüdür. Sömürücüdür. Kendilerinden olmayanları insan olarak görmedikleri gibi onlara yaşama hakkı bile tanımamaktadırlar. Kendileri için her şey mubah ancak bir başkası olunca onlara yaşama hakkı yok bile…
Kendilerinde olmak yada olmamak temel ölçüt bu. Hiç değişmeyen gerçeklik. Romalı olmak yada olmamak. Batı çifte standardı sadece kendi dışında kalan insanlar ve ülkeler için değil, aynı zamanda kendi ülkelerinin vatandaşları için de uygular. Avrupa’da devam eden Nazizst hareketler, ABD’de sadece beyazlar için geçerli olan kardeşlik ilkesi. Derinizin rengi siyahsa, kardeşlik ilkesinden yararlanıp yararlanamayacağınız, beyaz adamın çıkarları doğrultusunda karara bağlanır. Eğer derinizin rengi kızıl ise, size genocide (soykırım) uygulamada beis yoktur. İsrail ve sebep oldukları nasıl unutulabilir. Bir Avrupalı için, Afrikalı insanlar sadece sömürülmeye ve köleleştirilmeye müstahaktır. Bu örnekler fazlasıyla çoğaltılabilir.
İçerisinde bulunduğumuz şu süreç batının kirli yüzünü deşifre etmeye yeter de artar. Ukrayna halkı olumsuz bir sürecin içerisine atıldı ve o trajedi üzerinde fillerin tepişmesi bizlere bir sinema filmi gibi izletiliyor. Başta ABD, İngiltere ve Fransa olmak üzere NATO yöneticileri askeri teçhizat göndererek, Rusya’ya karşı yanınızdayız diyerek ve hatta Ukrayna’yı NATO üyesi yapacağız söylemleri ile Ukrayna’yı Rusya’ya karşı tahrik edip Rusya’nın Ukrayna’ya saldırmasına neden oldular. Hep aynı oyun hep aynı senaryo. NATO kurulduğu günden beri sürekli doğuya doğru genişleyip, Balkan ülkelerini üye yaparak çeşitli ülkelerde askeri üsler kurarak Rusya’yı kıskaca almaya çalışıyor. Rusya’nın mazlum Suriye halkına yönelik vahşi hareketleri ise batıya karşı geliştirdiği politikaların aynı türden farklı bir şekli. Batının (ABD, İngiltere...) son genişlemesi ise Ukrayna üzerinde oldu. Böylece Ukrayna’yı Rus ateşi içerisine attı. Savaşın başlamasının ardından sadece Rusya’yı kınayıp yaptırım uygulayacaklarını açıkladılar.
Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenski’nin yaptığı açıklamalar batıdan yana ders almayan toplumlar için örnek olur mu? Sorunun cevabını biliyor olmak içimizi acıtmaya fazlasıyla yetiyor.
Ne diyordu Zelenski?
''Yalnız bırakıldık. Kimse bizim için savaşmak istemiyor'' dedi.
"Kim Ukrayna'ya NATO'ya girme garantisi vermeye hazır? Dürüst olmak gerekirse, herkes korkuyor. Tüm partnerlerimize 'Şu anda çok önemli bir andayız, ülkemizin kaderi belirleniyor. Bizimle misiniz?' diyorum. Onlar da, bizimle olduklarını ancak bizi İttifak'a alamayacakları yanıtını veriyorlar" diyen Zelenski, "27 Avrupa liderine, Ukrayna'nın NATO'da olup olmayacağını direkt olarak sordum. Hepsi korkuyor, cevap vermiyorlar."
Zelenski bu ifadeleri kullanarak batının gerçek yüzünü ortaya bir kez daha koydu.
ABD-NATO-Batı’nın ikiyüzlülüğü sadece bununla da sınırlı değil.
Batının ikiyüzlülüğü demek abartı değil. Sayısız örnek bu söyleme kanıt niteliğinde.
Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik hareketine ambargolar ile tepki koyan, anında BM Güvelik Konseyini toplayan batı, konu Ortadoğu olunca kılını dahi kıpırdatmadı.
Örneğin; İşgalci Siyonist İsrail Filistin’i ve Suriye’yi vurduğunda kınama mesajı dahi yayınlamayıp aksine saldırgan ve işgalci güçleri destekler açıklamalarda bulundular. Bununla da yetinmeyip askeri, lojistik ve istihbarat desteği sunarak silah satışı gerçekleştirdiler. Ukrayna’da yaşananları savaş sayıp Müslüman ülkelerde olanları başkaldıranlara, teröristlere müdahale olarak adlandırdılar. Bu da yetmedi kendi oluşturdukları sahte yardım güçleri ile, sahte senaryolarla medya gücünü kullanarak dünyayı kandırmaya çalıştılar.
Yine ABD ve batılı müttefikleri yaptıkları açıklamalarda Ukrayna’ya maddi yardım yapılacağını, Ukraynalı mültecileri ülkelerinde kabul edeceklerini belirttiler. Kıyıya vuran bebek cesedi şuan tekrar canlanırken gözlerimde. Hiçbir şey yapamamanın acısıyla yazmaya devam ediyorum batının kirli yüzünü. Belki de kıyıya vuran cennet kuşundan helallik istememe vesile olur bu cümleler. Kapılarını Rusya’nın vahşetinden kaçanlara açan batı; viraneye çevirip talan ettikleri Suriye ve Afganistan’dan iltica eden halkları sınırdan almayıp hatta geri çevirdiler çoğunun sınırlarda ölmesine neden olarak çirkin yüzlerini aşikâr ettiler.
Algı denetimi ile insanlığı esir alan ve zulüm dolu uyduruk medeniyetleri peşinden sürükleyen batı; konu insan hakları olunca da aynı kirliliği ortaya koydu ve koymaya devam ediyor. İnsan hakları söz konusu olduğunda bu defa da, kimin “insan” sayılacağı sorusu çıkar ortaya ve insanlar derisinin rengine, cinsiyetine, ırkına göre sınıflandırılarak insan yerine konulup konulmayacağı belirlenir.
AB veya ABD birbirinden farksız iki ucu pis değnek. AB kriterleri diye dem vurup duran ve batıya kananlar, Faşizm’in ve Nazizm’in tarihin karanlık sayfalarına gömüldüğünü sananlar Avrupa ülkelerinde son yıllar boyunca yaşanan ırkçı faaliyetleri hafızalarında güncelleyebilir.
Batı deyince hemen demokrasisini öven onlarca insan ile karşılaşmak mümkün. Batının kirli tarihi sayısız örnek ile bizleri düşünmeye sürüklemeliyken gözleri kapalı olmak ayrı bir muamma!
Başta Amerika olmak üzere, Batı medeniyeti ve toplumlarının, görünen veya bize gösterilen yüzü, bir de gerçek yüzü vardır. Bu gün dünyaya insanlık dersi verme yüzsüzlüğünde bulunan Batı`nın tarihi kan, vahşet ve soykırım ile doludur. Batı medeniyet binasının temelinde mazlumların kanları, bedenleri, gözyaşı, alın teri ve sömürülen emekleri vardır.
Geçmişte lokanta ve oteller başta olmak üzere, iş yerlerine asılan ve zencilerle köpekleri bir tutan “zenciler ve köpekler girmez” levhaları, iş yerlerine asılmasa da, zenciler hayatın farklı alanlarında ayrımcılığı ve adaletsizliği iliklerine kadar hissediyorlar.
Çok uzağa gitmeye gerek var mıdır? Daha 50-60 yıl öncesine kadar siyahiler, hayvanat bahçelerinde birer hayvan gibi teşhir ediliyorlardı. Bu hayvanat bahçelerini ziyaret edenler, oradaki mazlum siyahi çocukları, insana benzeyen en yakın hayvan türü olarak görüyorlardı.
İnsanlık tarihî hâlen Afrika'da yaşanan drama seyirci.
Günümüzde birçok geri kalmış Afrika ülkesinde insanlar açlıktan, susuzluktan ölüyorlar. Uygarlık çığırtkanlığı yapan batı ise, yer altı madenlerini, altını, gümüş ve petrolü kaçırmakla meşgul.
İnsanlık yeniden düşünmeye dönük bir değişim ve dönüşümü içselleştirmediği sürece bu acılar artarak devam edecek. Sahte bir maske ve unutulan insani değerler. Acının dili yok. Mazlumun dini sorulmaz. Mazlumluklar ise hep aynı hülyaların bir yansıması. Bugün NATO alacağız kandırmacasıyla ile ezilen çimen durumuna düşürülen Ukrayna halkı, dün Kuveyt senin iç sorunun denilip oyuna getirilen Saddam üzerinden soykırıma maruz bırakılan Irak halkı...
SONUÇ:
Ey batı batı deyip yanıp tutuşan insanlık kendi farkındalığını oluştur ve yeniden bir inşa süreci için kolları sıva. Daha adil bir dünya için düşünme kabiliyetini yeniden kazan.!
Unutma! Batı medeniyetinin sahte maskesi altında tam bir canavarlık ve insanlık düşmanlığı vardır. Başta Yahudi azınlık olmak üzere, bir avuç insanın refahı ve doymak bilmeyen ihtirasları ve kaprisleri yüzünden gezegenimiz yaşanmaz hale getiriliyor. Bu canavarlık, Müslümanları vurduğu gibi, yeri geldiği zamanda kendisini icat edenleri de vurmaktadır ve vuracaktır. ABD ve Rusya Ukrayna üzerinden fillerin karışmasını bir daha bize gösterdi. Duygudan ve adaletten mahrum Batı medeniyeti, insanlığın felaketidir.