Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Hasan POSTACI


Bir Ölüm Zillet ve Utanç Olarak Gazze Jenosidi

Hasan Postacı'nın "yeni" yazısı...


ABD-İsrail blokunun Gazze’de sürdürdüğü soykırım artık açıktan, pervasızca ve hiçbir ahlaki değer tanımadan devam ediyor. ABD seçimleri sonrası Gazze soykırımının duracağını ümit edenler kıyasıya yanıldılar. Artık katliamın gerçek failinin ABD olduğu ve İsrail’in ancak ABD sayesinde bu pervasızlığı gösterdiği daha açık ve net bir şekilde görülüyor.

Yaşanan sürece tüm dünyanın devletler düzeyindeki korkunç sessizliği ve vurdumduymazlığı Gazze soy kırımını yeni bir aşamaya getirdi. Burada yaşayan Filistin halkı tehcir edilerek tamamen İsrail’in işgal coğrafyasına eklenecek.  ABD başkanı Trup bunu ilk kez söylediğinde bir ütopya imkânsızlığında karşılaşılan durum şimdilere nüfusu 2,5 milyonu bulan Gazze’deki halkın hangi ülkelere nasıl tehcir edileceği üzerinden senaryolarla konuşuluyor. Heyhat!  

Bu utanç verici durum Müslüman coğrafyalarda, hicret etmenin siyasi açıdan olumlu-olumsuz yönlerinin analiz edildiği gündemlere kadar zavallılaştı. Hicretin tarihsel ve kavramsal derinliğinden yoksun bir sığlık ve körlükle ölüme terkedilen Gazze’nin kurtuluş çaresi olabilecek bir tez gibi gündeme getiriliyor. Siyonizm’in tehcir planlarını meşrulaştırmaktan öte bir algı yanılsaması olan Gazze için hicretin gündeme getirilmesi bir algı mühendisliğine hizmet etmekten öte anlam taşımaz.

Umut verici olan ise ABD-İsrail blokunun Siyonizm’in radikal ideolojik değerlerini açıkça deklare ederek bunları yaşama geçireceklerine dair söylem ve duruşlarıdır. Yeryüzünü fesada veren Siyonizm’in artık tüm İslam coğrafyası ve tüm yeryüzü için açık bir tehdit oluşturduğu, evrensel hiçbir erdem ve değer tanımadığını uygulama ve söylemlerinde açığa çıkması sorunun küresel bir krize dönüşmesini kaçınılmaz kılacaktır.

Siyonist zulüm, tüm insanlık değerlerini hedef alarak, hastane, okul, ibadethaneler, Kamp çadırları, çocuk, kadın yaşlı, hasat,  insani yardım görevlileri dahil olmak üzere her yeri ayrım gözetmeksizin hedef alarak ateş ve ölüm kusmaya her geçen gün daha acımasızca devam etmektedir.

Bu durumun öncelikle halkı Müslüman ülkelerin ikircikli, politik çıkar ve maslahata dayalı duruşlarını imkânsız kılarak daha net bir pozisyon almaya zorlayacaktır. Siyonizm’in ya bendensin ya da düşman ajitasyonunun kaçınılmaz sonucu olarak Gazze merkezli yapılan ve halka halka tüm yeryüzüne yayılacak olan sömürü, zulüm ve ifsadın yanında mı yer alacaksın? Yoksa artık kınama, öfkeli lanetlemeler vb. hiçbir pratik, somut yaptırımı ve etkisi olmayan durumu idare etme gibi izzetiz bir pozisyonu terk edip, somut yaptırımların adım adım hayata geçirileceği net bir karşı duruş mu sergileyeceksin?

Başta Türkiye. Mısır, İran olmak üzere tüm İslam ülkelerinin ABD-İsrail merkezli küresel Siyonizm’in gittikçe yayılan ateş çemberini artı durduracak etkili ortak siyasi, diplomatik, ekonomik ve askeri stratejileri somutlaştırma ve tedrici bir şekilde hayata geçirme zamanı geldi ve geçiyor bile. Başta acil ateşkes çağrısı ve insani yardımların koşulsuz, engelsiz ulaştırılması, sonrasında diplomatik ilişkiler üzerinden somut yaptırımlar, ardından petrol ve enerji gibi alanlarda somut adımların atılması ve nihayetinde askeri güç birliği üzerinden somut kararlı etkin güç birliğinin ortaya konulması şarttır.

Azerbaycan petrolünün İsrail için can suyu olmasının önü alınmalıdır. Türkiye üzerinden transferinin dışında Azerbaycan-İsrail stratejik ilişki ortaklığı sonlandırılmalıdır. Suudi Arabistan ve diğer körfez ülkelerinin açık siyasi, ekonomik, diplomatik, askeri itirazları bu ortak cephenin içinde mutlaka yer almalıdır. Bu anlamda İbrahim anlaşmaları onursuzlaştıran zillet tiyatrosu sonlandırılmalıdır.

Müslüman halkların Gazze soykırımı ile ilgili farkındalıkları hala yeterli düzeyde olduğu söylenemez. Son saldırılar ve ardından gelen siyasi açıklamalar karşısında siyonizmin artık hiçbir ölçü tanımayacağı karşısında başkanlığını Şeyh Ali Karadaği, başakn yardımcılığını eski Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmezin yaptığı Dünya Müslüman Âlimler Birliği Gazze soykırımı ile ilgili yayınladığı fetva bireysel, toplumsal ve ülke bazında yapılması gerekenleri çok açık bir dille gündeme taşıdı. Gazze soykırımı ile ilgili fetvada:

“1-Filistin topraklarındaki siyonist işgale karşı silahlı cihad, gücü yeten her Müslüman için farzdır.

2-Arap ve İslam ülkelerinin, işgale karşı derhâl askerî müdahalede bulunmaları dinî bir zorunluluktur.

3-Siyonist işgalci rejim; kara, deniz, hava, su yolları, boğazlar ve Arap-İslam ülkelerine ait hava sahaları da dâhil olmak üzere her yönden abluka altına alınmalıdır.

4-Filistin direnişi; askerî, malî, siyasî ve hukukî açıdan desteklenmelidir. Bu, dinî bir vecibedir.

5-Ümmeti savunmak ve saldırıları durdurmak amacıyla, İslam ülkeleri arasında askerî bir ittifak kurulması acil bir dinî yükümlülüktür.

6-Siyonist rejimle her türlü normalleşme ilişkisi haramdır.

7-İşgalci rejime petrol, gaz ve benzeri enerji kaynakları temin etmek haramdır.

8-Bazı Arap ülkelerinin işgalci rejimle imzaladığı barış anlaşmaları yeniden gözden geçirilmelidir.

9-Gazze halkına destek amacıyla malî cihad farzdır. Sınır kapıları derhâl açılmalıdır.

10-Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşayan Müslüman topluluklar, Trump ve hükümetine baskı yaparak saldırıların durdurulması ve barışın sağlanması yönündeki seçim vaatlerinin yerine getirilmesini talep etmelidir.”    

5 Nisan 2025 tarihinde çok geç kalmış olan Fetvanın Müslüman toplumlarda ve ülke ülke yönetimlerinde somut bir takım değişimler meydana getirmesi beklenir. Ancak oldukça net ve sarsıcı ifadelere rağmen beklenen etkiyi hala gösterdiği söylenemez.

Türkiye kamuoyunda CHP’nin yerli ürünleri boykotu kadar yaşama yansımayan tüketim alışkanlıkları düzeyinde bile Gazze soykırımı karşısında duruşumuzu kitleselleştiremedik. Hala sofralarımızda cocacola, pepsi grubu içecekler, zararlı ve mekruh bir alışkanlık olmasına rağmen sigara tercihlerimiz Philip Morris International (PMI) şirketine ait Kent, Malbora, parliament veya ve RJ Reynolds Tobacco Company  şirlketi markası olan camel, Winston sigaralarının vazgeçilmez tutkunluğu, diş macunundan deterjana, klozet temizleyicilerden yiyip içtiğimiz mekanlara kadar Siyonist sermayenin açık destekçisi olan marka ve firmalara para kazandırmaya devam ettiğimizin ciddiyet ve mesuliyetinde değiliz. Siyonist sermayeye harcanan her kuruşun Gazze soykırımında çocuklara, kadın ve yaşlılara kurşun ve bombalar yağdırdığının bilincini hala kitleselleştiremedik. Heyhat!

Kitab-ı Kerim ; “Onlara yeryüzünde fesat çıkarmayın denildiğinde, onlar biz ıslah edicileri derler. Oysa onlar bozguncuların ta kendileridir..” (2/11-12).

Yapılanın ifsad mı, ıslah mı olduğunu belirleyen en net ölçü kalleşçe, korkakça sadece elindeki yüksek teknolojik silah gücüne dayanarak masum çocuk, yaşlı, kadın ve silahsız sivilleri katletmesidir. Gazze jenosidinde açıkça yaşanan bu durum, tüm insanlık vicdanının kanatan, yaralayan alçak bir zulüm ve fesat olduğunu göstermeye fazlasıyla yeter.

Tüm halkı Müslüman ülke iktidarlar, ne zaman kadar halkalarının İsrail’in yaptıkları karşısında alanlara taşıdığı çığlıklara, haykırışlara kör ve sağır kalabileceksiniz. Kitab-ı Kerim’in zulüm, şirk ve küfür karşısındaki izzetli, imanlı mücadele değer ve çağrılarını yeniden idrak etme ve vahiy ikliminde bir bilinçle kuşanma ve mücadele etme zamanıdır.

İnsanlığın ortak vicdanı, tüm evrensel değer ve erdemler Gazze jenosidinde test ediliyor. İnsanlığın ortak vicdanı, Siyonizm’in tüm yeryüzünü kuşatan zulüm ve ateş çemberi karşısında susmamalıdır. ABD ve İsrail dahil olmak üzere tüm yeryüzü halklarının ortak vicdanı harekete geçirilerek küresel Siyonist zulüm durdurulmalıdır.  Bu Küresel vahşet tüm yeryüzünün çıldırtan, sesiz şahitliğinde devam ederse ölen her masum çocuk, her mazlum sivilin kanı insanlığın ortak vebali olarak tarihe bir utanç sayfası olarak geçecektir.

 

Kaynak: Farklı Bakış

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR