Kürt meselesi ile ilgili yeni bir sürecin başlaması ile beraber yaşanan deneyimler yeni dönemin sağlıklı gelişimi açısından önemlidir. Özellikle sürecin toplumsallaşması ve tüm kesimler tarafından ortak güçlü bir duygudaşlıkla sahiplenilmesi hedeflenen kalıcı ve güven verici bir değişimin oluşmasını güçlendirecektir.
Doğu-Batı kardeşlik platformu (DBKP) Kürt meselesinde çok çeşitli İslami yapı ve oluşumları bir araya getirmesi ve Kürt meselesine yönelik çaba ve çalışmalar ortaya koyması bağlamında önemli bir hafıza oluşturdu görülür. Dolayısıyla bu ve benzeri deneyimlerin yeni süreçte analiz edilmesi verimliliği arttırması ve etkin katkılar sunması bakımından faydalanılması gerekir.
DBKP sürecinde izlenen metot ve çalışmalar iktidarın akil adamlar grupları projesine ilham kaynağı oluşturdu ve DBKP zemininde çok kısıtlı imkânlarla yapılan çalışmalar 2013 yılında çok daha güçlü bir organizasyon alt yapısıyla ülke genelinde Akil adamlar projesi olarak gerçekleştirildi.
Doğu batı kardeşlik platformu, 1994 yılında 59 sivil toplum kuruluşundan meydana gelen Bursa Gönüllü Kuruluşları Platformunun öncülüğünde DBKP oluşumu 2008 yılı itibarı ile çalışmalarına başlamıştır. Kürt sorununa yönelik duyarlılıklarının ve bu alanda sorumluluklarını yerine getirme, neler yapılabileceğine dönük arayış ve çabalarının bir sonucu olarak ortaya çıkmış daha sonra Diyarbakır, İstanbul, Ankara, Şanlıurfa, Van, Batman, Bingöl ve Malatya gibi illerin dahil olmasıyla 2103 yılına kadar çalışmalarını gerçekleştirmiş bir sivil inisiyatif olarak tanımlanabilir. Yapılan buluşma ve çalıştaylara 55 ilden İslami sivil toplum temsilcileri katılım sağlayacak seviyeye ulaşması önemli bir durum olarak görülmelidir.
ilk bölge illerini ziyaretini 11-19 Temmuz 2010 yılında gerçekleştirmiştir. Ardından bölge illerinin Bursa buluşması gerçekleştirilerek süreç devam ettirilmiş. İl ve bölge bazlı toplantı çalışmalarının dışında 4 büyük Türkiye geneli buluşma ve istişare çalıştayı organize edilmiştir. 55 ilin temsil edildiği sivil toplum kuruluşlarını bir araya getirerek Kürd sorununun ortak bir zeminde çeşitli boyutları ile müzakere edilmesini, düzenlediği akademik panel ve sunumlarla sorunun tüm boyutları ile tartışılmasını konuşulmasını ve tüm farklı fikir ve yaklaşımların karşılıklı müzakere edilerek ortak payda ve aklın üretilmesini sağlamaya çalışmıştır.
DBKP’nun en önemli misyonu, devlet ve iktidarın dışında, sivil alanda İslami yapı ve oluşumların gündemine Kürt meselesini taşımasını, konuya yönelik düşünsel çabalar, siyasi söylem ve duruşlar üretmesini beraberinde getirmesi olduğu söylenebilir. Her bir Türkiye geneli buluşma sonrası ortak bir basın açıklaması kamuoyu ile paylaşılması ayrıca tüm grupların ortak bir söylemde buluşmasını sağlamak gibi ilklere imza atmayı sağlaması önemli bir başarı olarak görülmelidir. Buluşmaların sonuç bildirgeleri bugün için yararlanılması gereken önemli bir müktesebat sunmaktadır.
Birinci bölge illeri ziyaretinde, bazı güvensizlik ve kuşku ifadeleri olmakla birlikte oldukça olumlu, samimi, beklenti duyguları güçlü hatta fazlasıyla önemsenen bir şekilde karşılanmış ve ziyareti çok geç kalınmış ve ancak yerine getirilmesi gereken bir sorumluluk olarak değerlendirmişlerdir. Görüşmelerde sorunu derinleştiren genel tespit ve beklentileriler ilgili olarak aşağıdaki sonuçlara ulaşılmıştır. Sonuç bildirgesinde öne çıkan başlıklar aşağıdaki gibidir:
Sorun; “Kurt sorunu”, “Kürdistan sorunu”, “Türk sorunu”, “devlet” ve “sistem sorunu” gibi farklı ifadelerle adlandırılmakla beraber, esas itibariyle Kürt halkının kimlik haklarının ihlali olarak değerlendirdikleri tespit edilmiştir. Kürd sorununun doğru tanımlanabilmesi için terör ve güvenlik sorunu olarak görülmemesi gerektiği özellikle vurgulanmıştır. Zira terörün, Kürd sorunun sebebi değil sonucu olduğu ifade edilmiştir.
Sorunun kaynağının; ittihat ve terakki dönemiyle başladığı kabul edilmekle beraber, asıl olarak Cumhuriyet döneminde uygulamaya konulan ulusalcı devlet yapılanmasından kaynaklanan ırkçı politikalar olduğu ifade edilmektedir.
Devlet ideolojisi ve uzantısı politikalardan karşılaştıkları baskı ve zulmün yanı sıra kendilerini farklı olarak değerlendirdikleri PKK ve ulusalcı Kürt hareketinden de ciddi mağduriyet yaşadıklarını ifade etmektedirler.
PKK’nın Kürd halkının çoğunluğunu temsil etmediği, sorunun sebebi değil sonucu olduğu, ancak ulusçu devlet zihniyetinin gasp ettiği temel hakların gündeme taşınmasında önemli rol oynadığı düşüncesiyle zamanla halk tabanında karşılık bulduğu, bu nedenle PKK ve BDP (Bugün için HEDP/DEM) realitesinin dikkate alınması ve sorunun çözümünde bir taraf olarak görülmesi gerektiğine dair genel bir algı gözlemlenmiştir. Ayrıca devlet ve PKK’nın Kurt halk1n1n dinden uzaklaştırılması ve sekülerleştirilmesi projesinde Ergenekon yapılanmasının her iki yapı içinde de yer aldığı görüşü azımsanmayacak oranda ifade edilmiştir.
Sorunun çözümünde bölge Müslümanlarının inisiyatif alamadıkları, çözümün öznesi haline gelemedikleri, yetersiz ve eksik kaldıkları, dolayısıyla oluşan boşluğu PKK’nın doldurduğunu ifade etmişlerdir.
Acılımın bölge halkında büyük bir ümit oluşturduğu ve olumlu bir adım olduğu vurgulanmakla birlikte içinin doldurulamaması ve devamının getirilememesinin bir hayal kırıklığı yarattığı; referandumda oylanacak olan anayasa değişikliğine bölge halkının ekseriyetle olumlu yaklaştığı ancak boykottan kaynaklanacak baskı ortamının sandığa özgür iradeyi yansıtamaması endişesinin taşındığı vurgulanmıştır.
Kürt meselesine yönelik çözüme dair tespitler ise :
Süreç içerisinde bulunduğum ve İstanbul sekretaryasını yürüttüğümüz DBKP birinci bölge programına, Şanlıurfa kent merkezinden başlanmış, sırasıyla Diyarbakır, Batman, Mardin, Siirt, Şırnak, Hakkâri, Van, Tatvan, Bitlis, Muş, Bingöl illerinin ziyaret edilmesi şeklinde gerçekleştirilmişti. DBKP 2013 yılına kadar süren diğer buluşma ve çalışmalarını değerlendirmeye devam edilecek.
Kaynak: Farklı Bakış