Ondan ayrı geçirdiğin zamanın sizin için bir anlamı yoksa. O elinizin altındayken sakin ama ondan ayrıyken agresif bir insansanız. Vaktinizin büyük bir kısmını zapt ettiği için iş ve aile yaşamınız bozulduysa sıkıntı var demektir çünkü bunlar bağımlılık belirtisi. İlk okuduğunuzda bahsettiğimin farklı bir bağımlılık türü olduğunu tahmin etmişsinizdir belki ama en az onun kadar tehlikeli bir bağımlılık türüdür, internet bağımlılığı...
Elbette kararınca ve doğru bir şekilde kullanıldığında faydası vardır ancak aşırı ve yanlış kullanım bağımlılığa sebep olur. Bu öyle bir bağımlılık ki hem ruhen hem bedenen insanda büyük çöküntüye sebep olabilir.
Akla hayale gelmeyecek, sayısız tuzaklarla döşenmiş bir mecradır sanal alem. Bu ortamda haddinden fazla vakit geçirmek, kişinin feraset yetisini zayıflatır ve böylece tuzağa düşme riskini artırır.
Bu durum çocuklarda daha hassas bir konudur. Biraz sussun da kafamı dinleyeyim diyerek internetle haddinden fazla vakit geçirmesine göz yumduğun çocuk, aslında susmuyor sadece seninle konuşmayı bırakıyor ama senin bilmediğin bir dünyaya yönünü çevirip, senin algılayamadığın bir sesle konuşmaya devam ediyor.
İnternette geçirilen zamanın, zarara doğru gidişini düşünürken, Cahit Sıtkı Tarancı'nın Otuz Beş Yaş şiirinde geçen şu dizelerini hatırladım.
Geç fark ettim taşın sert olduğunu.
Su insanı boğar, ateş yakarmış!
Her doğan günün bir dert olduğunu,
İnsan bu yaşa gelince anlarmış.
Evet burada da görüldüğü üzere, su da ateş de yerine göre insan için çok büyük tehlike arz edebiliyor, tıpkı doğru kullanılmadığı ve aşırıya kaçıldığı taktirde internetin çok büyük zararlar verebileceği gibi... Bu asla bir abartı değil, suyun boğabileceği, ateşin de yakabileceği gibi doğru kullanılmadığı takdirde, bu mecra da insan hayatı için büyük bir tehlike...