İslam ümmeti için Ramazan ayı, sadece bir oruç ve ibadet ayı değil; aynı zamanda yeniden dirilişin, içsel bir muhasebenin ve hakikatin idrak edilmesi gereken en önemli zaman dilimlerinden biridir. Ancak ne yazık ki, Ramazan geldiğinde “Hoş geldin ya şehri Ramazan” nidalarıyla karşılayan birçok Müslüman, bu ayın feyzinden yeterince istifade edememekte, Ramazan bitiminde eski alışkanlıklarına geri dönmektedir. Oysaki Ramazan, arınma, tefekkür ve İslam'ın özüne dönüş ayıdır.
Ramazan: Arınma ve Diriliş Ayı
Kur’an, Ramazan ayında inmiştir. Bu ay, ilahi mesajın adeta bir rahmet sağanağı gibi yeryüzüne indiği ve insanlığı karanlıklardan aydınlığa çıkardığı kutlu bir zamandır. Rabbimiz şöyle buyurur:
"Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur’an’ın indirildiği aydır." (Bakara, 2/185)
Bu ayda oruç tutmak, sadece aç kalmak değil, bilakis nefsi terbiye etmek, dünyevî arzulardan sıyrılmak ve hakikate daha yakın bir bilince ulaşmak içindir. Ancak birçok Müslüman için oruç, yalnızca sahur ve iftar arasında geçen açlık süresinden ibaret hale gelmiştir. Hâlbuki Ramazan, bireyin iç dünyasında büyük bir değişim ve dönüşüm gerçekleştirmesi gereken bir aydır.
Oruç ve Kapitalizme Karşı Bir Direniş
Oruç, yalnızca bireysel bir ibadet değil, aynı zamanda toplumsal adaletin, ekonomik dengenin ve kapitalizme karşı bir bilinçlenmenin sembolüdür. Kapitalizmin insanı tüketim çılgınlığına sürüklediği bir çağda, oruç; tüketim alışkanlıklarını sorgulamak, israfa karşı durmak ve paylaşım kültürünü yeniden inşa etmek için bir fırsattır. Ancak günümüzde Ramazan, lüks iftar sofralarıyla, gösterişle ve israfla anılır hâle gelmiştir. Oysaki Ramazan, yoksulun hâlinden anlamayı, açlığı hissetmeyi ve paylaşmayı öğretir.
Gerçek bir oruç, insanın açlıkla imtihan olurken, aynı zamanda dünyadaki adaletsizlikleri ve gelir eşitsizliklerini fark etmesine vesile olmalıdır. Ramazan ayında Müslüman, fakirin açlığına karşı duyarsız kalamaz; bilakis onun hâlini anlamak ve çözüm üretmekle yükümlüdür. Kapitalist sistemin dayattığı bencilce yaşam tarzını terk edip, infak ve dayanışma ruhunu diriltmek zorundadır.
Ramazan Sonrası Aynı Hayata Devam Etmek: En Büyük Kayıp
Ramazan boyunca oruç tutan, teravih kılan ve Kur’an’a yönelen birçok Müslüman, bayram geldiğinde eski hâline geri dönüyor. Oruç, sadece bir aylık bir ibadet gibi algılanıyor, Ramazan bitince huşu da, ibadet de, Kur’an da unutuluyor. Bu, büyük bir kayıptır. Ramazan, hayatımızı kalıcı olarak değiştirmeli, bizi hakikate ve istikamete yönlendirmelidir.
Eğer Ramazan, yalnızca ritüellerle geçirilip gerçek bir bilinç kazandırmıyorsa, aslında hiçbir şey ifade etmiyor demektir. Rabbimiz şöyle buyurur:
"Oruç, sayılı günlerdedir. İçinizden hasta ya da yolculukta olanlar, tutamadıkları günler kadar başka günlerde tutar. Gücü yetmeyenler ise bir fakiri doyuracak kadar fidye verir. Ama kim gönüllü olarak hayır işlerse, kendisi için daha iyidir. Bilseniz, oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır." (Bakara, 2/184)
Bu ayda kazanılan bilinç, bir ömür boyu devam etmelidir. Oruç, yılın sadece bir ayında değil, hayatımızın tamamında bizim şuurumuzu artıran, nefsimizi terbiye eden bir ibadet olmalıdır.
Hoş geldin Ya şehr-i Ramazan dediğimiz bu mübarek ayı gerçek manada idrak ederek elvada demeliyiz.Hoşça geldin hoşca gir demeliyiz. Ramazan, takva ayıdır. Oruç, yalnızca aç kalmak değil, aynı zamanda bir nefis tezkiyesidir. Kapitalizmin ve tüketim kültürünün esiri olmuş günümüz insanı için Ramazan, bir yeniden diriliş fırsatıdır. Eğer Ramazan ayı bizleri değiştirmiyor, daha bilinçli, daha duyarlı, daha paylaşımcı ve daha ahlaklı insanlar yapmıyorsa, o zaman onu gerçek manada idrak etmemişiz demektir.
Ramazan'ı, gerçekten bir arınma, diriliş ve yeniden varoluş ayı olarak değerlendirenler için bu ay, bayramdan sonra da sürecek olan bir hayat değişiminin başlangıcıdır. Müslüman, Ramazan’dan aldığı şuuru tüm yıla yaymalı ve bu bilinçle bir hayat inşa etmelidir. Aksi hâlde, Ramazan’ı yalnızca bir ritüel olarak yaşayıp, bayramdan sonra eski hâline dönenlerin durumu, Kur’an’ın şu ayetinde tarif edilenler gibidir:
"Onlar namazlarını gösteriş için kılarlar ve en küçük bir yardımı bile esirgerler." (Maun, 107/6-7)
Gerçek bir Ramazan bilinciyle, yalnızca oruç tutan değil, oruçla değişen, arınan ve Rabbine yaklaşan kullardan olmamız duasıyla…
Engin GÜLTEKİN
Eğitimci-Yazar-Sosyolog