Geçen Cuma günü Altılı Masa’da yaşananlar Demirel’in “Siyasette 24 saat çok uzun bir süredir.” sözünü haklı çıkarttı. Meral Akşener’in masayı devirerek kalkması, kimileri için sürpriz olsa da toplumun bir kesimi tarafından, Akşener’in bu siyasi teamüllere aykırı hamlesi beklenen bir gelişme olarak yorumlandı ki, bu da akıllara Süleyman Demirel’in, “Siyasi partiler iyi ahlak dernekleri değildir” sözünü getirdi.
Zira siyaset erbabı, Akşener’in en önemli özelliğinin vefasızlık olduğu görüşünde hem fikir. Akşener’in partisinin TBMM’de grup kurarak Hazine yardımı alması ve böylece seçimlere katılabilmesi, Kılıçdaroğlu’nun teşvikiyle CHP’den ayrılıp İYİP’e geçen 15 milletvekili sayesinde oldu.
İYİ Parti Altılı Masa kurulduğu ilk günden itibaren rahatsızlığını çeşitli vesilelerle hissettirdi. Masa’ya sonradan katılan partilere mesafeli davrandı. Kılıçdaroğlu’nun Masa’nın tüm bileşenlerini eşit olarak görmesini içselleştiremedi. “Ben aday değilim ama aday şu olsun” dayatmasında bulundu. Üstelik dayattığı isimler CHP üyesi ve CHP’den seçilmiş iki belediye başkanı. Adeta CHP’nin tapulu arazisine gecekondu yapmaya kalkıştı.
Uzunca bir süredir sürecin sıkıntılı sürdüğü, İyi Partili yetkililerin arızalı açıklamalarından anlaşılıyordu. Bir yılı aşkın bir süredir toplanıp ortak aday belirlemeden önce mutabakat metninin yayınlanması kanaatimce sorunluydu.
İngilizcede öncelikleri tespit edilemeyen mantıksız uygulamalar için kullanılan bir deyim vardır: “Putting the cart before the horse / Arabayı atın önüne koşmak.” Altılı Masa, tam da bunu yaptı. Atı arabanın önüne koyacağına, arabayı atın önüne koştu.
Kılıçdaroğlu’nun aday olmak istediği yaptığı helalleşme ziyaretlerinden, ‘hesap soracağım’ tarzı söylemlerden ve yaptığı dış ziyaretlerden anlaşılıyordu. Aynı şekilde Akşener ve İYİP içinde bir kanadın Kılıçdaroğlu’nun adaylığına sıcak bakmadığını sağır sultan dahi duymuştu. ‘Noter değiliz’ açıklaması Kılıçdaroğlu’na itirazdı. Esasen bu itiraz, her ne kadar “seçilebilecek aday” argümanıyla meşrulaştırılmaya çalışıldıysa da bütün kamuoyu, bu tutumu Kılıçdaroğlu’nun kimliğine yapılan ilkel bir itiraz olarak algıladı.
İYİP Masa’dan kalktıktan sonra, iktidara muhalif tüm kesimlerde büyük bir hayal kırıklığına neden oldu. Aynı ölçekte tepki ve öfke seli oluştu. İYİP için rüzgâr bir anda ters esmeye başladı. İYİP’ten istifalar art arda geldi. Artık barajı aşamayacağı dile getirildi. Çünkü İYİP’in seçmen profili iktidar karşıtlığında konumlanan kentli seküler bir kitle. ‘Bizi yüz üstü bıraktın’ diyerek Akşener’i suçlamaya başlayan insanlar kendilerini ihanete uğramış gibi hissetiler. Meral Akşener’in siyasi geçmişi mercek altına alındı ve son tutumu “siyasi harakiri” şeklinde değerlendirildi.
İktidar deprem yaralarını sarmakla meşgul imajını verirken, koltuk kavgası yapan bir muhalefet tablosu ortaya çıktı.
Kazanacak aday argümanı hiç inandırıcı gelmedi. Zira anketler her zaman gerçeği yansıtmıyor. Örneğin, 1983’te anketler Turgut Özal’ın partisini birinci göstermiyordu. 1994 yılında Tayyip Erdoğan’ın Belediye Başkanlığını kazanacağını hiçbir anket tahmin etmemişti.
Cumartesi ve Pazar günü siyasi trafik hız kesmeden devam etti. Ve profesyonel sorun çözücüler devreye girerek bir çözüme varılmasını sağladılar ve Meral Akşener iki gün önce tekmeleyerek devirdiği masaya geri döndü. Akşener’in imajı için de Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın Cumhurbaşkanı yardımcılığı şeklinde -işlerlik kazanma ihtimali olmayan- bir ara formül geliştirildi. Tam bir hukuk garabeti.
Esasen siyaset her an yeni gerilimlere ve yeni pazarlıklara gebedir.
Sonuç olarak CHP Genel Başkanı oybirliği ile cumhurbaşkanı adayı oldu. Meral Akşener ise büyük güç ve itibar kaybetti.
Kılıçdaroğlu ihtirası olmayan, yetkilerini paylaşamaya hazır, istişareye önem veren bir siyasetçi. Altılı Masa ve Millet İttifakı onun sayesinde kuruldu. Takım çalışması ruhunu esas alarak Masa bileşenleri arasında Akşener’in itirazına rağmen eşitliğe riayet etti. CHP’yi dönüştürdü. Canan Arıtman’ın CHP’sini Canan Kaftancıoğlu’nun yönetici olduğu bir CHP’ye dönüştürdü. Kutuplaştırma yerine toplumsal barışa önem verdi.
Aday ilan edildikten sonraki Grup konuşmasında partililere veda etmesi, Şeyh Edebali’nin Osman Gazi’ye söylediği “ oğul artık beysin ” sözünü hatırlattı.
Parti Genel Başkanları Cumhurbaşkanı yardımcısı oldu. Bu ortak akıl çemberini oluşturacak niteliktedir. Seçime sarılmaları açısından olumludur. Zira Cumhurbaşkanıyla birlikte kendilerine de oy isteyecekler.
Kılıçdaroğlu eğer seçilirse Türkiye’nin ilk Alevi ve Dersimli Cumhurbaşkanı olacak.
Devletin “medenileştirmek” için adını bile değiştirip (Tunç eli-Demir yumruk) , bombaladığı Dersim’de bir pir ailesine mensup Kılıçdaroğlu’nun kimliği hep tartışma konusu olmuştur.
Adaylık ilanının, partileri rejim karşıtlığından dört kez kapatılmış Millî Görüş davasının asıl temsilcisi Saadet Partisinde, Atatürk posteri önünde, Berat gecesi ve Temel Karamollaoğlu tarafından ilan edilmesi tarihi bir öneme haiz.
Millet İttifakının birlikteliği, ekonominin iyi yönetileceği beklentisi (Ali Babacan faktörü) borsanın yükselmesini sağladı. Türkiye’nin risk puanı 44 baz puan indi. Bu da ekonominin geleceği açısından ümit vericidir. Demokrasi kazandığında ülke kazanıyor.
CHP liderinin vaat ettiği değişim ve dönüşüm, ekonomiden toplumsal sorunlara dek uzanan yeni bir bakış açısı ve yönetim mantığını içermektedir. Bu da İyi Parti’nin arzu ettiği değişimle örtüşmemektedir.
Her daim resmi politikayı temsil eden İyi Parti, Kürt meselesinde bloke edici rol oynamaya devam ediyor. Akşener katıldığı bir TV programında; “Kemal Bey isterse HDP ile görüşebilir ancak talepleri masaya gelemez” dedi. Yani demek istedi ki, “Ben HDP’nin milyonlarca oyuyla Cumhurbaşkanı Yardımcı seçilirim birkaç da bakanlık alırım ama Masa’da onların talebini dinlemeyi zül sayarım. Bu tavır Kılıçdaroğlu’nun işini zorlaştırıyor, Erdoğan’ın işini kolaylaştırıyor.
Unutmamak gerekir; Erdoğan’ın her türlü ahval ve şerait içinde manevra yapacak bir B planı vardır. Bu arada bu yazıyı bitirirken, Anayasa Mahkemesi HDP ile ilgili olarak iki kararını açıkladı: Birincisi, HDP yetkililerinin sözlü savunma yapması için belirlenen 14 Mart tarihi, 11 Nisan’a ertelendi. İkincisi, HDP’nin Hazine yardımı ödenen hesaplarına geçici bloke konulmasına dair kararı kaldırdı.
Kaynak: Farklı Bakış