MUSTAFA AYGÜN

Tarih: 27.10.2023 09:34

ADIM ADIM YOK OLUŞA

Facebook Twitter Linked-in

ADIM ADIM YOK OLUŞA 

İnsanlık, tarihi boyunca görmediği bir krizin pençesinde. Tarihi süreçte salgın hastalıklar, sonu gelmeyen savaşlar, kıtlık, doğal afetler vb. insanlığı yeniden tasarlayan dinamikler olmuştur. Ancak bu dönemin krizini diğerlerinden çok farklı. 

Bireysel ve sosyal iki yönlü mükemmel bir toplumsal fırtına ile karşı karşıyayız. 

Dünya politikasına yön verenler için dinin ve geleneksel olanın mümkün olabildiğince insanların hayatından dışlandığı, bu sebeple oluşan varoluşsal boşluk ve anlamsızlık hissinin sanal bir dünya yaratılarak doldurulmaya çalışıldığı bir dönemden geçiyoruz. 

Çoğu seçim yolu ile gelen devlet adamları, öncekiler gibi askeri vesayetin, diplomat ve bürokratların değil çok iyi teşkilatlanmış, toplumun ihtiyaç duyduğu mal ve hizmetleri ve para akışını diledikleri gibi manipüle edebilecek piyasa teknokratlarının ve patronlarının vesayeti altındadır. Haliyle bu durum, bünyeye giren her yeni şey, bünyenin tepki göstermesine ve mukavemet orantılı olarak yapısında bozulmalara neden olmaktadır. 

Küresel sermayenin ülkeleri tek tek benzerleştirmesi, yeni dönemin en belirgin unsuru olsa da bu durum doğu, batı ve Ortadoğu için farklı işletilmektedir. 

Batı, toplumun temeli olan aile kurumundan vazgeçmiş görünüyor. Kutsalları pasifize ederek yeni kutsallar oluşturmada mahir olan küresel sermayeciler, din ve gelenek kıskacından kurtulur kurtulmaz, toplumun temeli olan aileyi kendilerine hedef seçmişlerdir. Bunun olası sonuçları hesaplanmış olacaklar ki LGBT+ eğilimlerine, dünya sathında yaygınlaştırıcı propagandalara hız vermişlerdir. Uluslararası film-dizi platformlarında, sosyal medya reklamlarında bu durumu rahatlıkla görebilirsiniz. Bunun yanında bireyselleşme ve bu yolla yalnızlaştırma çalışmaları da devam etmektedir. Birey kutsanırken ailesinden, toplumundan ve geleneklerinden koparılarak köksüz, amaçsız sadece dünyalık zevki için yaşayan ve kendisine verilen gizli, açık komutlarla yönetilen robotumsu insanlara dönüştürülmek istenmektedir. Bu yolla aile, toplum, din gibi “gerici” etmenlerden beslenen ve bir arada daha güçlü toplumsal mukavemet gösterecek topluluklardan oluşan boşluk, uluslararası sermayece desteklenen ve bedeli para olan sahte güzelliklerle ve zevklerle doldurulduğu açıktır.

Seküler dünyanın yeni kurumlarından olan sendikalar bile bu merkezlerin eline geçmiştir. Siz son yıllarda toplumda ses getirebilecek greve veya toplumsal karşı duruşa rastladınız mı? 

Küresel sermayenin hâkim olmadığı devletlerde de siyasi iktidarlar kısmen aynı rolü oynamakta veya o yöne doğru meyletmektedirler. Zinanın suç olmaktan çıkarılması, kadınların metalaştırılması, cinsiyetsiz toplumu desteklenmesi, paranın ve mesleki başarının aşırı şekilde kutsanması, özgürlük söylemlerinin aşırı şekilde bireye indirgenmesi ve bunun sonucu olarak yalnızlaştırılması hep bu sürecin bir sonucu. Diğer tarafta sebepsiz savaşlar çıkarılması, yeni diktatörler türetilmesi, devletlerin parçalanarak tampon devletçikle üretilmesi, demografik yapıların bozulması, askeri güçlerin ülkelere yerleşmesi ve kendine yandaş ve bağımlı devletçiklerin kurdurulması, yerel sakinlerin göçe zorlanması savaşın getirdiği ekonomik buhran ve var olan kısmi özgürlüklerin de yok edilmesi gizli veya açık şekilde bu amaca hizmet etmektedir. 

Dünya nüfusunu azaltma projesi kapsamında çıkarılan savaşlar, bölgesel çatışmalar ve iç karışıklıklarla insanlığın birbirini yok etmesine zemin hazırlanırken, hayatta kalmayı başarabilenlerin açlıkla ve ölümle korkutularak ucuz iş gücü olarak kullanılması amaçlarının köleleri haline getirilmektedir. Kukla veya korkutulmuş iktidar sahiplerinin halkın aleyhine çalışmaya zorlanması, yolsuzluklara göz yumulması ve halkın parasının üretim yerine tüketime yönlendirilmesi bu kirli oyunun parçaları.

Sermaye sahiplerinin yeni dünya düzeni dedikleri, kanımca insanlığı ve dünyayı yok oluşa götüren süreç, gücü elinde bulunduranların dünyayı esir almasından başka bir şey değil. İsrail’in yaptığı züllüm ve barbarlığa, medeni olduğunu iddia eden dünyanın sesini çıkarmaması bunun en açık ispatı


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —