Değişim şart, değişim şart dedikleri nedir bu şart olan değişim. Bu can attığımız sabırsızlıkla beklediğimiz değişim nasıl bir değişimdir. Nihai sonucu olumlu mu olumsuz mu meçhul, körü körüne tek bildiğimiz slogan değişim şarttır.
Nitekim 600 yıllık Osmanlı imparatorluğu yurtdışına gönderilen öğrencilerin değişim şart sözlerini andırır gibi hürriyet aşkıyla tutuşmasının nihayetinde yıkıldığı tarihi bir vakıadır.
Osmanlının yıkılmasından sonra asırlardır istibdat altında yaşayan Arapları görüyoruz yine değişim şarttır sevdasıyla tutuşup durdular.
Protestolar ilk olarak 18 Aralık 2010 tarihinde Tunus’ta başlamış daha sonra Mısır, Yemen, Cezayir ve Ürdün’e sıçramıştı.
Ayrıca Arap ülkeleri olmayan İran, Arnavutluk ve Ermenistan’da bile Arap Baharının etkisi ile küçük çapta olaylar gözlenmiştir.
Her ne kadar İyi partinin seçim propagandasının vido klipinde seçim propagandası olarak seçilmişse de Taksim olayları da bu minvalde gelişen olayların birer halkasını oluşturan başarısız kalan bir Türk baharı denemsinin tipik örneğiydi.
Peki bu baharlar sonunda değiştik mi ebetteki değiştik hatta biraz fazla değiştik gibi. Fakat değişimden yana olan bizzat Arap kardeşlerimizden duyulduklarımız ise değişmez olaydık tepkiler idi.
Ne yani körfez savaşından sonra Kürt düşmanı Saddam’ın infazıyla birileri gibi suretini ayda görmezsek de Saddam’ın öldürülmesi ve Irak sokaklarında heykelinin sürülmesi ile Irak’a bahar mı, demokrasi mi geldi. Bilakis kapkara kış kâbus çöktü kaos çöktü üstüne Irak’ın. Hala süren etnik ve mezhep savaşların gölgesinde Irak darmadağın duman olmadı mı?
Hüsnü mübarek gitti ise Mısır derin devleti Muhammed Mursi’yi muktedir mi yaptı beterin de beteri sisi geldi ihvan hareketi bir yüzyıl daha geriye itildi.
Hıms ve Hama’nın üzerinden silindir gibi geçilirken kılını bile kıpırdatamayıp Suriye olaylarında birkaç öğrencinin katledilmesi ile coşa gelen halk zafer mi elde ettiler. Bilakis yüzbinlerce insan hayatından oldu. Milyonlarca insan yerinden yurdundan olması ise on yılı aşan katliamlar göçler işin cabası.
Her ne kadar seçimlerin arifesinde beka meselesi rafadan tayfa gibi kalsa da Ortadoğu milletleri olarak bize uzatılan havuçla gerçek demokrasiyi birbirinden ayırt edemez hale geldik bu da bizim özrümüz bunu da böyle kabul edelim.
Solun yeşilinin bile mucidiyiz seçim kampanyasında Müzik çalıyor disa disa em xetta serfiraziye disa disa em her tişt ji bo azadiye derken adamın biri elinde maydanozla beliriyor keçamıni delal hanım u canıma min u kürrémini ‘z’ kuşağı béje hadi söyle bu nedir biri tuzık (maydanozgilerden bir ot), bir diğeri tolık (ebegümeci) diye tüm otların ismini söylerken adam yav size yazık bu yeşil soldur yeşil sol. Ji bona parazdına pirparé (semiz ot) u tolıké (ebegümeci) u tuzıké ji yeşil sol heye, vardır. Galiba değişim anlayışımız soğandan, maydanoza kadar topu, topu bir tutam ot kadardır.
Evet kimsenin değişime bir şey dediği yok ancak birileri için değişim göreceli olabilir. Hüda Par Batman vekil adayının seçim kampanyası propagandasında bizimkisi bir aşk hikayesi video klipi de bir değişim değilimdir ki nerdeyse like yapıyordum. Fakat gezi olaylarını seçim kampanyası için video klip yapan iyi parti kadar da iyimser değilim.
Yeşil solun kardeş payı yapar gibi bir bana bir sana (Kılıçdaroğlu’na) seçim propagandası beleşten Kürt oylarını Türk soluna peşkeş çekmesine hani bir zamanlar marjinaldik sözünü hatırlatıyor. Hadi söz meclisten dışarı olsun halktan biri tepkisini çok affedersiniz şöyle veriyordu. Öküzler çift zamanında hatırlanıyor, eşekler yük zamanında insanlar da seçim zamanında hatırlanıyor.
Kılıçdaroğlunun seçim propagandasında Kürtlere terörist muamelesi yapılıyor tezinin doğruluk payını nasıl anlayabiliriz. Her seferinde değişik bir adamın eşliğinde haydin Türkiye Haydin diyenlerin Kürt seviciliği de biraz fazlaya kaçmıyor mu?
Evet Kürtlere terörist muamelesi yapıldığı doğrudur. Kürtlerin kafatasları (brakisefal) ölçülürken yanılmıyorsak Kürtlere teröristlik yapılıyordu; kafalarına konan ecel değildi, talih kuşu hiç değildi.
Kürtler Şeyh Said olaylarından dolayı Suriye’ye sürülürken Maldivler’e tatile gönderilmiyorlardı herhalde.
Kürtleri Dersimde, Zilanda katledenler zannımca şimdiki tek adam dediklerinin partisi değil de o zamanın yüceltilen tek parti zihniyetinin bizzat kendisiydi.
Hani Ak Partinin yeni seçim kampanyasında yanlışa yanlış de doğruya doğru aynı o misal. Kürtler celladına aşık bir millet olabilir Cumhuriyet tarihinden beri kendilerine yapılan bütün kötümserlikleri aynı zihniyet uğruna yok sayabilir sekteye uğratılan Kürt açılımı bağlamında yapılan bütün iyileştirmeleri de yanlış politikalarının kurbanı edebilirler.
Kürt bölgelerine yollar döşenirken neden Kürtler terörist muamelesi görmüyordu da seçim zamanında terörist muamelesi görüyorlar deniliyor. Havaalanları inşa edilirken neden Kürtler terörist olarak görülmüyordu. Ki eşzamanlı o yollardan o havaalanlarından şehitlerin cansız bedenleri ailelerine geri dönüyordu. Dile kolay ateş düştüğü yeri yakar analar ise bağırlarına taş basar. Üniversiteler şehir hastaneleri camiler ve dahası. Saf olmamak gerek apaçıktır ki birileri Kürt-Türk kardeşliğini dinamitliyordu. Apaçıktır ki birileri bölünmeyi engelleyecek olan her türlü yaptırımı Kürt bölgelerindeki istikrarı kendileri için makul görmüyor.
Diyorlar ki Kul hakkı yiyenlere Allah aşkına oy vermeyin. Hadi kul hakkı yiyenlere bir de Allah’ın aşkını şart koşarak oylarımızı vermeyelim ya Allah’ın hakkı ne olacak?
Bize sığınanları seçim vadi ile kendi yurtlarına döndüreceğim demek kul hakkına dahil değil mi yeryüzü Allah’ın hakkından değil mi?
Hadi yanlışa yanlış de doğruya doğru.
Ya eşcinselliği savunmak hangi hakka giriyor haşa Allah’ın hakkına mı kul hakkına mı?
Yanlışa yanlış de doğruya doğru.
Kadın hakları adına en ufak anlaşmazlıklarda bile aile yapısını ifsat edecek çoluk çocuğu ortada bırakacak İstanbul sözleşmesinin hangi maddesi kul hakkını kapsar? Kadın hakları kul haklarından iken gereğinden fazla pozitif ayrımcılık altından ezilen erkek hakları kul hakkından değil midir?
Atatürk havalimanı, havacılıkta savunma sanayisinde yaşanan gelişmelerin polemik konusu olması kul hakkından mı kamu hakkından mıdır?
Bari yanlışa yanlış de doğruya doğru.
28 şubatta hanımların başlarından başörtüsünün çekilmesi o kişisel tercih değil miydi, kul hakkı değil miydi?
Yerel seçimlerde Kürtlerin oylarının meçhule gitmesi bir yağma, bir kul hakkı değil miydi? Onca oyun karşısında Kürtlere ne verdiniz? Verdiniz de haberimiz mi olmadı?
En azından yanlışa yanlış de doğruya, doğru…
Kaynak: Farklı Bakış