Ömer Naci YILMAZ

Tarih: 11.12.2024 20:12

MERHAMETE MUHTAÇ TOPRAKLAR

Facebook Twitter Linked-in

Orta Doğu, tarih boyunca medeniyetlerin beşiği olmuş, ancak 20. ve 21. yüzyıllarda merhametin en çok yara aldığı ve sükût ettiği bir bölgeye dönüşmüştür. İnsanlık, bir zamanlar bu topraklarda refah ve huzur içinde yaşarken, şimdi kan ve gözyaşıyla yoğrulmuş, umutların tükenmiş olduğu bir yer halini almıştır. Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemi ile birlikte başlayan bu trajedi, sadece coğrafi sınırların değişmesiyle kalmamış, aynı zamanda insanlık değerlerinin de yok olduğu bir dönemin habercisi olmuştur.

Osmanlı'nın miras bıraktığı topraklardan koparılan halklar, ardında büyük acılar ve kayıplar bırakmış; etnik ve dini çeşitliliğin yeşerdiği bu topraklarda, insana dair ne varsa silinmeye başlanmıştır. Savaşların, çatışmaların ve dış müdahalelerin etkisiyle, bölge halkları kendilerini yalnız ve çaresiz bir şekilde bulmuşlardır. Aradan geçen yıllar, bu halkların sadece topraklarından değil, insani değerlerden de yoksun kaldığı bir dönemi işaret etmektedir. Özellikle İsrail'in bölgeye yerleştirilmesi, bu fitne ateşinin harlanmasında kilit bir rol oynamış ve Orta Doğu'yu kanlı bir kısır döngüye sürüklemiştir.

Emperyalizmin bölgeyi şekillendirme çabası, Orta Doğu'nun kaderini belirleyen önemli bir faktör olmuştur. Bölgede, halklarının taleplerini ve ihtiyaçlarını hiçe sayarak yönetime gelen kukla liderler, halklarının acılarına çözüm olamamış, aksine bu acıları daha da derinleştirmiştir. Her geçen gün, emperyalist güçlerin gölgesinde büyüyen bu zulüm, ne yazık ki bölgedeki halkların umutlarını daha da silmiştir.

Ancak, bu karanlık tabloya rağmen, bölge için hala bir umut ışığı bulunmaktadır. Osmanlı İmparatorluğu'nun erdemli yönetim anlayışının izlerini taşıyan Türkiye Cumhuriyeti, sadece bölge için değil, tüm insanlık için bir sığınak olma misyonunu bi hakkın yerine getirmektedir. Türkiye, bu topraklarda merhameti yeniden yeşertebilmek adına büyük bir sorumluluk taşımaktadır. Bugün, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, Orta Doğu'daki krizlere karşı insanlık onurunu ve değerlerini savunan, bölgeye barışı ve huzuru getirmek için çaba gösteren bir lider olarak öne çıkmaktadır.

Reis'imizin öncülüğünde, Suriye’nin özgürleşmesi adına ortaya koyduğu irade, bölge halkları için bir umut kaynağı olmuştur. Türkiye, Suriye'nin birlik ve beraberliğinin korunması, toprak bütünlüğüne saygı gösterilerek, tüm farklılıkların bir kenara bırakıldığı, özgür ve bağımsız bir Suriye Devleti’nin kurulması için kararlı bir tutum sergilemiştir. Bu çözüm önerisi, sadece Suriye halkı için değil, tüm bölge için kalıcı barışın kapılarını aralayabilecek önemli bir adımdır.

Yaklaşık on dört yıl boyunca Türkiye, Suriyeli kardeşlerine kucak açmış ve onları misafir etmiştir. Bu süreç, Türkiye'nin merhamet ve insanlık adına büyük bir sınav verdiği bir dönem olmuştur. Suriyeli kardeşlerimiz, burada aldıkları insani değerleri, erdemleri ve bir arada yaşama kültürünü, ülkelerine döndüklerinde Suriye’nin yeniden inşasında kullanacaklardır. Türkiye'nin misafirperverliği ve erdemli duruşu, Suriyelilerin kendi topraklarında barış ve huzuru inşa etmeleri için ilham kaynağı olmuştur.

Bundan sonraki süreç, sadece Suriyeli kardeşlerimizin değil, tüm bölge halklarının esenliğe kavuşacağı bir dönemin başlangıcı olabilir. Türkiye, maddi ve manevi tüm imkânlarını, özgür Suriye Devleti’nin yeniden inşa edilmesi için seferber etmeye devam edecektir. Dualarımız, bu topraklarda barışın, huzurun ve merhametin yeniden hüküm sürdüğü bir dönem için olacaktır. İnsanlık, Suriye'nin özgürleşmesiyle birlikte Orta Doğu'yu yeniden aydınlatabilir ve merhametle örülmüş bir geleceğe adım atabilir.

Bugün, Orta Doğu’nun ve tüm dünyamızın en çok ihtiyacı olduğu şey merhamettir. Merhamet, sadece Suriye'deki mazlumlar için değil, tüm insanlık için bir kurtuluş reçetesidir. Bu topraklarda merhamet yeniden yeşerdiğinde, Orta Doğu’nun acılı yüzü bir nebze olsun huzura kavuşacak, insanlar birbirlerine daha yakın olacak ve barış tüm bölgeyi saracaktır.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —