Hamd alemlerin Rabbi olan Allah'a mahsustur.
Eğitim lisanımız deyince aklımıza bin bir şey gelir. Ah keşke şöyle hocalarımız olsaydı, böyle öğretmenlerimiz oldu da bizmi okumadık, tarzında nice hayıflanmaları elbette hepimiz duymuşuzdur.
Aslında önümüzde insanlığın en büyük rehberinin metodlarını almak varken, biz o metotları ne denli uygulayabildik acaba? Gelmiş geçmiş asırlar boyu dinamikliğini kaybetmeyen ashabını yetiştiren sevgili Peygamberimiz ...
Ah O ne güzel eğiticidir , O ne güzel örnektir deyip de bir gün hayıflandık mı acaba?
Ashabını ilahi kelamı ile feyiz dolu sohbetiyle güller açan lisan-ı ile terbiye ederken, biz eğitimciler o terbiyeden bir nasip aldık mı acaba?
Eğitim-öğretimin en büyük sermayesi lisan iken, o lisanı öğrenmeden öğretmeye mi kalkıştı acaba? Peki nedir o mükemmel olan eğitim lisanı dediğinizi duyar gibiyim.
O vakit Allah'tan bir rahmet ile onlara yumuşak davrandın, şayet sen kaba, katı yürekli olsaydın hiç şüphesiz etrafından dağılıp giderlerdi, ayeti fısıldadı kulaklarıma. Eğitimci ile öğrenci arasında katılığın faydasızlığını, yumuşaklığın ise ne büyük bereket kaynağı olduğu hakikatini gösterdi bizlere. Belki de eğitim yuvalarında hapishane modeli ile zilin çalmasının saniyelerini bile içten içe sayan neslin temel problemi bundan kaynaklanmış olabilir, düşüncesi geldi aklıma.
Diller, lisanlar ilahi hakikatlerin bedîî, ruhani güzelliklerin sergilendiği hikmet pınarları olmalıdır. Çünkü cazibe hikmettedir. Kaba lisan gönül kırar ve muhatabı kişiden uzaklaştırır.
Resulullah efendimiz bir topluluktaki suçlu şahsı bilse bile onu rencide etmemek için âdeta belirsiz hale getirir ve o kusurdan bütün topluluğu sakındırırdı. Şimdi eğitim yuvalarımız tam anlamıyla bu kusuru kapatır mı, yoksa sınıf ortamında o kusuru gözler önüne mi serer orası meçhul..
Ne kadar ciddi mevzular üzerine olursa olsun, eğitim asık suratlı bir faaliyet olmak zorunda değildir. Zaman zaman öğretmen öğrenci arasında zekânın mahsulü latifelere de ihtiyaç vardır.
Bir defasında ihtiyar bir kadın Peygamberimize gelerek:
- Ya Resulallah cennete girmem için Allah'a dua et dedi.
Peygamberimiz cennete yaşlı kadınlar giremez, buyurdu. Kadın ağlayınca Alemlere Rahmet Efendimiz yaşlı kadınlar cennete o halleri ile değil, genç ve güzel olarak girerler buyurdu.
Hoş latifeler insanı rahatlatarak yoğunluğun içerdiği ağırlıktan uzaklaştırır. Sürekli ciddi durmak zihni yorar unutulmamalı!
Eğitimci mesajını verirken muhatabın sadece kulağına seslenmek ile yetinmemeli. Beden dili ile jest ve mimikleri ile gözlerine de hitap etmeyi bilmelidir. Donuk donuk durduğumuz tahta önünde kuru bilgiyi vermek ne denli etki verir artık siz düşünüverin.
Dört tarafını dikenli tellerle çevirdiğimiz eğitim yuvalarına neden hapishane görünümü verme çabasındayız? Batıdan aldığımız komutan asker dizilimine göre birbirinin ensesine bakan öğretme temelli bir modelden neden çıkamamaktayız? Neden ecdadımızın, Peygamberimizin eğitim modelindeki halkayı kurup, yüz yüze bakan öğretmeni ve öğrenciyi, o öğretmeni de alıp o halkanın içine neden koyamamaktayız?
Alemlere Rahmet Peygamberimizin metodları sayfalara sığmaz...
Lisanın edebini bir mümin Kur'an-ı Kerim'den alır. Kur'an lisan-ı talim etmektedir. Firavuna yumuşak söz söyleyin, belki o aklını başına alır diyen, Yüce Allah güzel neslimizin güzel talebelerini yumuşak sözle aklını elbette alır. Bizler suyun devamlı aynı noktaya akmak suretiyle sert bir taşı delmesi gibi, telkine devam edip bilgiyi zihinde ve gönülde perçinleştirmeliyiz.
Yüce ALLAH Lisanlarımızı Cennet rayihaları açan güller eylesin . Kardeşlerine batan dikenler olmaktan muhafaza buyursun. Rabbimiz bizlere lisan nimetini en hayırlı şekilde kullanan kullarından eylesin..
Selam ve dua ile...