Tarih: 23.04.2020 17:55

Zorunlu Bir Veda

Facebook Twitter Linked-in

21 Şubat 2017’de başlayan Ocak Medya yolculuğum 23 Nisan 2020 itibariyle sona eriyor. 1300’ü aşan yazı maratonunda bugün son durağa varmış bulunuyorum.
1300 yazıyı haftada bir yazsa idim, neredeyse 30 yıl edecekti. Haftada 2 bile olsa, bu 15 yıl demekti.

3 yılda bu kadar içeriğe ulaşmak her gün 1’den de fazla yazmayı gerektirdi. Gerçekten de röportajlar, portreler ve aylar süren Ocakbaşı kolajları ile mümkün oldu bu yüklü külliyat.

Gazete almak için evden çıkılıp sadece gazete satan büfelere gidilen günlere bir nazireye dönüştü giderek benim için bu macera.

Gazetenin rakip tanımaz şampiyon olduğu günlerin efsane köşe yazarlarını anmanın bir yolu idi bir taraftan.

Her şeyin sabun köpüğü gibi yok olduğu günlerde kalıcı ve dikkat çekici cümleler kurmanın zorluğuna rağmen bunu denemenin keyfini yaşadığımı itiraf etmeliyim.

Her gün yazdım fakat hiç sıkılmadım.
Hiç ne yazayım diye düşünmedim.
Bu ülkede ve zamanın bu kesitinde yaşamanın şansızlığı ya da şansı denebilir buna.

8 Mart 2020’de sitemizin kurucusu Sn. Fehmi Koru’nun bir gün önceki biraz pesimist tını içeren yazısının ilhamı ile şu satırları yazmıştım

“Her şeyden önce her gün yeni bir gün. Tıpatıp aynı cümleleri dahi etsek, değişen günün ortamında farklı manalara gelecektir meramımız. Aynı suda iki defa yıkanılmayacağı nasıl bir gerçek ise, nehrin suyu gibi zamanın akışı da bizi, kelimelerimizi yeniliyor her daim.

Fehmi beyin yazılarına ara verdiğini ifade etmesine karşılık ben kendimi şu cümlelerle devama ikna etmiştim:
“Tek bir deniz yıldızının bile değerli olduğunu unutmamak ve akılda tutmak.
Her gün yazarak adeta kendine has bir toplumsal/siyasi harita çizmek.
Çok umutlu olarak değil, umudu kaybetmemek adına yazmak.
Tane tane anlatmak.
Kızmadan ve sükûnetle.
En olmadık yerlerde yazıların yankılandığını görmek.”

Sn. Koru’nun açtığı Ocakta bana yer verme nezaketinin aslında hiçbir hukuka ve rabıtaya dayanmayan ve zaman içinde pekişen bir karşılıklı güvenden ötesi olmadığını o yazıda bir kez daha şu cümlelerle ifade etmiştim:

“Bakmayın Türk Basınının duayeni Fehmi Koru’ya, ‘Fehmi Abi’ diye seslenmeme, Ocak Medya kurulana kadar kendisi ile selamlaşmış bile değildim.
Ocak Medya’nın açıldığını duyan arkadaşım, bana yazma enerjim için bu plarformu işaret ettiğinde tanıştım Sn. Koru ile…”

Hilafsız bir hakikat olan bu samimi yazınsal biyografide yazmanın bir şeyleri (en azından 2020 Türkiye’sinde) değiştirip değiştirmeyeceği dışında hangi konularda Sn. Koru ile ters düştüm hiç bilmiyorum.

Kendisine ilettiğim 1300’ü aşkın içeriğin %99,99’una dair bir virgüle dahi müdahale edilmediğini ifade etmeliyim.
Yine de her fani varlık gibi bu maceranın da bir sonu olacaktı.
Bu son bugüne tekabül etti.

Bu vefa ve saygı çerçevesinde devam eden Ocak Medya serüvenimde ta ki iki gün öncesinde ‘Korona Söyleşileri’ çerçevesinde yaptığım röportajlardan birinde adı bende saklı olan bir ilim insanı ile yaptığım söyleşinin, genel yayın yönetmenimden, sitede yayınlanamayacağını öğrenmem ile birlikte bir yolun sonuna geldiğimin buruk gerçekliğiyle karşılaştım. 

Hemen hemen hiçbir yazıma müdahale edilmemişti bugüne kadar. Doğru olduğunu düşünmediğim bu yaklaşımı ne Ocak Medya’ya yakıştırabildim ne de kendime kabul ettirebildim.
Sonuç olarak Ocak Medya yolculuğumu bu satırlarımla sonlandırmış olacağım.

Yine de bitirmeden başlayamazsınız, başlamadan bitiremeyeceğiniz gibi.

Veda bazen gecikir bazen erkendir. Oysa veda tam zamanında olandır.

Üstelik bazen giden değil kalan terk eder. Giden de bu yüzden gider.

Yine de ‘Baki Kalan Bu Kubbede Hoş Sada’ için geçen 3 yıl ve 2 ay ve 2 gün için başta Fehmi Koru olmak üzere Ocak Medya’ya emek veren herkese ve okurlara teşekkürü borç biliyorum.

Bu son yazıyı bir vedanın karamsarlığı ile değil ortak umudun nişanesi olan bir dize ile bitirmek isterim:
“Yarın farklıdır bugünden,
Adı değişir hiç olmazsa.
Kara bir suyu
Geçiyoruz şimdilerde
Basarak yosunlu taşlara.
Sen bugünden yarına
Birazcık umut sakla.”

Yayıncının notu:

Ocak Medya’nın neredeyse ilk günlerinden beri yazılarını ve başka alanlardaki katkılarını okuduğunuz Veysi Dündar’ın ‘Korona Söyleşileri’ başlığı altında çıkan röportajlarının sonuncusu Cemil Kılıç’la yapılmıştı. Röportajı ‘Korona Söyleşileri’ kapsamı dışında ve içeriğini de yayın çizgimizle bağdaşmaz bulduğumuz için yayınlamadık.

Veysi Dündar’ın bu kararımız sonrası yazılarına son vermesi bizler açısından elbette üzücü; ancak kendisinin bu tercihine de saygı duyuyoruz.

Veysi Bey’e bugüne kadar hiç kesmeden sürdürdüğü değerli katkılarından dolayı teşekkür ederiz.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —