Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

Zorbalığa karşı çıkamayanları anlama kılavuzu

Salih Cenap Baydar yazdı;

Zorbalığa karşı çıkamayanları anlama kılavuzu

Hayatım boyunca insanların hadiseler karşısında iradi bir tutum aldıklarına, yani hangi safta duracaklarına hür iradeleri ile karar verdiklerine inandım.

Sevdiğim saydığım dostlarımın, yakınlarımın ahlaki, vicdani, insani açılardan çok yanlış pozisyonlar aldıklarını gördüğümde, onları uyarmaya çalıştım.

Zannettim ki yaşananları görüp anlamalarını sağlarsam tutumlarını değiştirirler.

Fakat ne kadar çabalarsam çabalayayım bir fayda etmediğini gördüm.

Bunu şöyle örneklendirebilirim:

Birkaç iri yarı mafya mensubunun bir delikanlıyı bir kuytuda sıkıştırıp parasını gasp ettiklerini, öldüresiye dövdüklerini görüyorsunuz.

Durun!.. Etmeyin… diye koşuyorsunuz ama adamlara ne söz geçirmek ne de güç yetirmek mümkün.

O zaman dönüp mahallede bu kötülüğe karşı sizinle beraber mücadele edecek dostlar arıyorsunuz.

Zannediyorsunuz ki dostlarınız, o zulmü görmedikleri için harekete geçmiyorlar, yoksa ne olup bittiğinden haberdar olsalar derhal yardıma koşarlar!

Fakat olan biteni anlattığınız kimseler yerlerinden bile kımıldamıyorlar!

Kimisi açık açık o adamlardan korktuğu için bir şey yapamayacağını söylüyor.

Kimisi o karanlık adamların ortağı ya da elemanı çıkıyor.

Kimisi o gencin yabancı olduğu ya da kendisiyle aynı inançları paylaşmadığı için dayak yemeyi hak ettiğini söylüyor.

Kimisi o delikanlının başka bir mafyanın mensubu olduğunu, fırsatını bulsa aynısını kendisini dövenlere yapacağını, o yüzden kurtarılmaya değmeyeceğini ileri sürüyor.

Kimisi dövenlerin kendi cemaatinden olduğunu, onlara karşı çıkarsa aforoz edileceği için karışmayacağını söylüyor.

Kimisi dövülen delikanlının bir marjinal grubun mensubu olduğunu, ortadan kaldırılmasından memnuniyet duyacağını söylüyor.

Kimisi zulmü bildiği halde bir şey yapmamanın ahlaki yükünü taşımamak için “bize bunları anlatıp huzurumuzu bozma, bilmek istemiyoruz, zaten senin doğru söylediğine neden inanalım” diyor.

Kimisi “kim bilir ne yapmıştır, dövüyorlarsa bir sebebi vardır” diyor.

Geri kalanlar da “kimse oralı olmazken, ben kendimi niye riske atayım” diye omuz silkiyorlar.

Yani kötülerin, vicdansızların, ahlaksızların, zorbaların saflarına girmelerinin sebebi, ne olup bittiğinden haberdar olmamaları değil!

Hayat şartları, çıkar ilişkileri, korkuları, endişeleri, hırsları, çevreleri, aidiyet duyguları, hissettikleri sosyal baskılar ve daha birçok etken onları böyle davranmaya mecbur bırakıyor.

İçinde bulundukları şartlar, onları gözlerini kapatıp kulaklarını tıkamaya zorluyor.

Çok güzel bir metafor okumuştum: Depresyonda olan insana "kafana takma" demek, direksiyonu yerinden çıkmış bir arabanın şoförüne sağa dön demek gibidir!”

Firavun'un, Hitler'in, Stalin'in, Mao'nun, Netenyahu'nun memurlarına, ya da halk içindeki destekçilerine “o zalimin zulmüne ortak olmayın” demek de bu durumu andırıyor.

İnsanlar bunu yapabilme kapasitesine sahipken yapmamayı seçmiyorlar, bilakis böyle bir kapasiteden yoksunlar!

Vicdansız olduklarından dolayı yanlış yapmıyorlar, yapabilecekleri başka bir şey olmadığı için vicdanlarını morfin misali gerekçelerle “uyuşturuyorlar”.

Beni bu konuda hayatım boyunca yanıltan, İmam-ı Azam Ebu Hanife, Mehmet Akif Ersoy, Ali Şeriati, Nelson Mandela, Malcolm X, Rachel Corrie, Norman Finkelstein, Bernie Sanders, Edward Snowden, Julian Assange gibi “çok özel” kimselerin varlığı oldu.

Bu son derece istisnai tiplerin yaptıklarını, sıradan insanların da biraz destek ve yol göstermeyle yapabileceğini sandım.

Yanılmışım! Yapamazlarmış…

Kendi güvenliklerini ve rahatlarını feda etme pahasına adalet için mücadele eden kahramanların sergilediği büyük cesaret, özveri ve fedakârlıkları sergilemek sıradan insanların harcı değilmiş.

Yine de unutmayalım: Bugün medeni dünyada iyi kötü bir adalet sisteminden ve insan haklarından bahsedebiliyorsak, bunu arzularının ve hırslarının elinde oyuncak olmuş sıradan insanlara değil, haksızlığa ve başkalarının acılarına bigâne kalamayan istisnai zatların çabalarına borçluyuz.

Medeniyet, anlık bencil çıkarlarına odaklanan milyarların değil, zulme karşı duran bir avuç kahramanın eseridir.



Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

HABERLER