Geçen hafta, Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk ile önemli bir görüşme gerçekleştirdik. Öncelikle nazik davetlerinden ve misafirperverliklerinden ötürü kendilerine çok teşekkür ederim.
Beni yakından tanıyan dostlarım bilir. Türkiye´deki klasik bürokratik anlayışa karşı oldum olası mesafeliyimdir. Ziya Selçuk, entelektüel duruşu ve mütevazılığı ile bu önyargımı kıran nadir insanlardan biri oldu. Buna çalışkanlığı ve samimi duruşuyla Personel Genel Müdürü Hamza Aydoğdu´yu da ilave etmeliyim.
Bilirsiniz, bu vatanın çocukları söz konusu olduğunda eğitim sistemine yönelik sert eleştiriler getiren bir yazarım. Kısacası bizim gazetelerin ve televizyonların ilgi ve alaka göstermediği bir şeyi yapıyorum.
Derdimiz, gayretimiz; ülkenin eğitim kalitesinin artması ve bu vatanın evlatlarının layık olduğu bir eğitim sistemine kavuşmalarıdır. Daha da mühimi; eğitimle ortak bir dil, ortak bir akıl ve ortak bir vicdan tesis edilmesidir. Aklıselim, kalbiselim, ahlak, erdem, irfan sahibi kaliteli bireylerin yetişmesidir.
2023 Eğitim Vizyon Belgesi´nde Hz. Mevlâna´nın anlattığı bir hikâyeye yer verilmiş. ?Adamın birisi dört kişiye birer dirhem verir. Dirhemi alanlardan İranlı ben bu parayı engûra vereceğim, Arap olan inep alacağım, Türk ise, ben üzüm isterim, Rum da ben de istafil isterim demiş. Aralarında anlaşamayan bu insanların her biri aslında aynı şeyi yani üzümü istemektedirler.?
Bazen derdi üzüm yemek olan insanlar, yanlış cümlelerle bir müşterekte ve gayede buluşamayabiliyorlar. Artık vakit gelmiştir. ?Çocuklarımız? ortak paydasında hemen tüm kesimler bir araya gelmeli ve yeni dönemde eğitimi hep birlikte şaha kaldırmalıyız.
Yıllardır eğitim sistemini eleştiren ve ortaya bir şey koymaya çalışan bir yazar olarak bu vakitten sonra -eleştiri hakkım bâki olmak kaydıyla- enerjimi, gayretimi; 2023 Eğitim Vizyon Belgesi´nin hayat bulması için harcamaya karar verdim. Bu çerçevede topyekûn bir eğitim seferberliği başlatmalıyız. Bir heyecan uyandırmak durumundayız.
Bakınız Ziya Selçuk göreve geldiği gün iki önemli hususun altını çizdi. Bunlardan ilki; temel sorunumuzun bir ?zihniyet? meselesi olduğudur. Öyle ki ?Bu mesele çözülmeden, insan tasavvurumuzun paradigmatik muhtevası anlaşılmadan dünya ile rekabet şöyle dursun, geleceğe yönelik belirlenen hedeflerin ve politikalarının başarı şansı çok düşüktür.
Zihniyet meselesi çözülmeden, insan ve toplum meselesi çözülemez. Hakikati/gerçeği parçalama çabasına girişmeyen, insanın evren içindeki kutsal yerini putlaştırmayan çift kanatlı bir varlık ve bilgi anlayışı, bahsettiğimiz zihniyet sorununa çözüm getirebilir.?
Bugün MEB´in başında olan biri eğitimi ?beşerilikten insanlaşmaya? doğru bir inşa eylemi olarak görüyor. Ve eğitim meselesine önce ?insan? diyerek başlıyor. Ve eğitimle ortak bir dil inşa edilmesi gerektiğini ifade ediyor. Ben bunun ülke için bir şans olduğunu düşünüyorum.
?Liyakat? esaslı okul yöneticiliği modeli
Diğer bir husus ise, bilhassa okul yöneticilerinin ehliyet ve liyakat esaslı adil bir sınav sistemiyle atanmalarına yönelik geliştirilen bakış açısı. Bu mesele de maalesef eğitimin kanayan yarasıdır. Okulların başarısını düşüren, çocuklarımızı her geçen heba eden ciddi bir çürümenin eşiğindeyiz. Bunun bir nedeni de maalesef adil olmayan bir sınav modeliyle getirilen liyakatsiz kişilerdir.
Milli Eğitim Bakanı´nın eğitim alanında çizdiği istikamet doğrudur. Söz konusu okullar olduğunda liyakat esaslı yeni bir okul yönetim modelini mutlaka hayata geçirmek durumundayız.
Türkiye yıllar sonra eğitim meselesine vakıf ve gerçekten bir şeyler yapmak derdinde olan bir bakana denk geldi. Böyle bir bakanın desteklenmesi gerekirken tam tersi aleyhinde kara propaganda yapılmaya başlandı.
Derdi üzüm yemek olmayan, çocukları düşünmeyen, eğitimi bir çıkar aracı olarak gören kesimlerin de bu süreçte maskesi düşmüştür. Ne olursa olsun maarif davasından geri adım atılmamalıdır. Eğitim, milli meselemizdir.
Gerek yaptığımız görüşmede gerekse 2023 Eğitim hedeflerinde gördüğüm odur ki; yeni dönemde eğitim alanında çok güzel gelişmeler olacak. Bu anlamda Ziya Selçuk desteklenmeyi hak ediyor.
