Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan kesinlikle ülkemizin bugüne kadar tanıdığı en sonuç alıcı siyasi figürdür. Şimdiye kadar görüp tanıdıklarımızdan çok daha ileri bir siyasi zekanın sahibi odur. Boşuna 20 -bir başka hesaba göre 30- yıldır iktidarda değil.
Zihinlerini bu tür değerlendirmelere kapatmış pek çokları bu tespitime kızabilirler. Onları sadece bir dakikalığına şu soru üzerinde düşünmeye davet ediyorum:
“Acaba yeni sisteme geçilmesini sağlayarak ülkeyi tek başına yönetme yetkisini eline alırken AK Parti’nin liderliğini bir başkasına bıraksa, Türkiye siyaseti nasıl bir hal alırdı? Onun yerine kendi çevresinden kim gelirse gelsin, AK Parti iktidardaki varlığını şu son birkaç yıl boyunca sürdürebilir miydi?”
Usta bir satranççı gibi hamlelerini hesaplayabildiği aşikar.
Ülkeyi tek başına yönetmekle kalmıyor, siyaseti de arkasından sürüklüyor Tayyip Erdoğan…
Bu tespitimi paylaşmaya, henüz karanlık dağılmamışken kalkıp önceki 24 saatte kimler neler söylemiş, gazetelerde köşesi olanlar bugün neler yazmış öğrenmeye çalışırken karşıma çıkan değerlendirmelere bakarak karar verdim.
Görevi gereği kendisinin en yakınında bulunan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay sözgelimi, dün bütçe görüşmelerinin son oturumunda konuşurken şu iddialı cümleyi sarf etmiş:
“Buradan bir kez daha ifade ediyorum, dün olduğu gibi bugün de yarın da; asgari ücretlimizi de, memurumuzu da; işçimizi de, emeklimizi de enflasyona karşı ezdirmedik, ezdirmeyeceğiz. Devletimiz dimdik ayaktadır.”
Reklam
Merkez Bankası’nın doların 20 TL’ye doğru yöneldiğini görünce piyasaya yeniden müdahale ettiği gün bu sözlerin söylendiğini akılda tutalım.
İki hafta önce enflasyonun yüzde 21.31 ile bir kez daha ‘tarihi rekor’ kırdığının TÜİK tarafından ilan edildiğini de unutmayalım.
O iddialı cümlenin ardında asgari ücretin bir gün önce yüzde 50 artışla 4253 TL olarak açıklanmış olması yatıyor.
Aynı iddialı cümleyi her alanda tekrarlama fırsatı verecek bir iyileştirme furyasının memurlar ve emekliler için de düşünüldüğünü o cümle sayesinde öğrenmiş bulunuyoruz.
‘Beklenenin fevkinde’ olacağını kimin ağzından duymuştuk asgari ücretin?
Yüzde 50’lik asgari ücret artışını belirlemek için toplanan komisyona, gelenek farklı oluştuğu halde, kim başkanlık etmiş, yüzde 50 zammı kim ülkeye duyurmuştu?
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan…
Fuat Oktay’a cesaret verdiği gibi, son zamanlarda AK Parti’yi övmekte zorlanmaya başladıklarına tanıklık edilen görev tanımları “Her fırsatta AK Parti’yi övmek” maddesini de içeren medya mensuplarını yeniden aşka getiren de asgari ücrete yapılan zam oldu.
Reklam
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın bizzat açıkladığı asgari ücret zammı…
Sabahın ilk ışıkları henüz belirmemişken göz attığım gazetelerden yalnızca birini ‘örnek olay’ olarak huzurlarınıza sunuyorum.
Fuat Oktay’ın sözlerini de sayfalarına aktaran gazetenin iki köşe yazısından değerlendirmeleri paylaşarak…
İlkinden şu satırları okuyalım:
“Son üç aydır 5 milyar dolar cari fazla verdiğimiz, son kasım ayında 32 milyar lira bütçe fazlası verdiğimiz, olağanüstü artan yatırımlar nedeniyle son 10 ayda yaklaşık 2,5 milyon insanın ilk kez istihdam edildiği, turizmde ilk kez İspanya’nın geçildiği ve kişi başına turizm gelirinin 617 dolardan 840 dolara çıktığı, hâlihazırda 4.500 yeni fabrikanın yapılmakta olduğu, yıllık ihracat gelirinin 220 milyar dolara dayandığı ülkemizde döviz kurlarındaki artış manipülatif saldırı değil de nedir?”
Bu tür değerlendirmeler asgari ücret rakamından bir gün önce yapılabilir, yapılsa bile yazılabilir miydi?
Hiç sanmıyorum.
Diğer temsili satırlar da yine bugün aynı gazetenin bir başka köşesinde yer alıyor:
“Cumhurbaşkanı Erdoğan ağırlığını koydu, 6 milyon asgari ücretle çalışan vatandaşını enflasyona ezdirmedi. Maaşlarını net %50,5 zamla 4 bin 253 liraya yükseltti. İşvereni de korudu, 450 liralık gelir ve damga vergisinden muaf tuttu. Aylık 2,7 milyar liralık bu tutar bütçeden karşılanacak. Dikkat edin yıllık TÜFE’nin 2,3 katı maaş artışı yapıldı. Ocak ayından itibaren piyasaya fazladan 8,5 milyar lira çıkacak. Ekonomi canlanacak, borçlar rahat ödenecek. Son 50 yılın en büyük maaş artışı işçi-işveren Türkiye’nin yüzünü güldürdü.”
Yazının başlığı olan ‘Uçak kalkıyor yerinizi ayırtın!’ daveti yazının son paragrafında aynen tekrarlanıyor.
O bölümü de okuyalım:
“Allahınızı severseniz şu rakamlara bakın da Türkiye’nin nasıl mükemmel yönetildiğini görün. Bana enflasyon demeyin, o dünya sorunu bize mahsus değil. Ama stok yasasıyla onun da hakkından geleceğiz. Dövizi alınan tedbirlerle geberteceğiz!.. Türkiye uçacak, şimdiden yerinizi ayırtın yoksa açıkta kalırsınız…”
Türkiye’nin uçacağı, yeni sisteme geçilirken, 2017’de de, söylenmişti, ancak iddiayı uzun zamandır işitmez olmuştuk.
Şimdi tekrarlanabiliyor işte.
Hem de ‘reel sektör’ diye de anılan, günlük hayatın içerisinde yer alan esnaf ve ticaret erbabının temsilcileri İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) Başkanı Erdal Bahçıvan ile Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin (TOBB) Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu’nun ekonomide olan-bitene duydukları hayretlerini gizleyemedikleri açıklamaları birbiri ardına yaptıkları gün yazıldı bu değerlendirmeler…
Onların ne dediklerine dair haberi örnek yazıların çıktığı gazetede bulamadım, bir başka gazete imdadıma yetişti.
“Olanları şaşkınlıkla izliyoruz” başlıklı haber şu:
“(Erdal) Bahçıvan yaptığı açıklamada ‘Dün faiz indirimine giden Merkez Bankası’nın, bugün elindeki kıymetli döviz kaynaklarını piyasaya sürmesini şaşkınlıkla izliyoruz’ ifadesini kullandı. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu sosyal medya hesabından ‘Piyasaların ivedilikle istikrara kavuşmasını sağlayacak acil önlemler alınmasını ve öngörülebilirliğin temin edilmesini bekliyoruz’ diye paylaşım yaptı.”
Merak edilmesin, yakında onlar da hidayete erip hizaya geleceklerdir.
AK Parti’nin lideri de olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, sonuçta Darphane matbaasında biraz daha fazla mesaiye mal olacak bir ‘ücretlere zam’ hamlesiyle, bir süredir moralleri bozuk görüntüsü veren taraftarlarını yeniden cesaretlendirmeyi başardı.
Ben de işte ‘siyasi zeka’ diye buna diyorum.
Muhalefet iktidar gidiyor sevinciyle helvayı çok erken sipariş vermiş gibi.