Zaho Katliamını Kınıyor Sorumluların Açığa Çıkarılmasını İstiyoruz!

Hak inisiyatifi, birçok STK ile birlikte Zaho’ya yönelik saldırı ile ilgili olarak yapılan ortak açıklamayı kamuoyu ile paylaştı.

Zaho Katliamını Kınıyor Sorumluların Açığa Çıkarılmasını İstiyoruz!

20 Temmuz 2022 tarihinde, Irak Federe Kürdistan Bölgesi sınırları içindeki Dohuk ilinin Zaho ilçesinde gerçekleşen ölümcül topçu ateşi sonucunda 2’si çocuk 9 sivil kişi hayatını yitirmiş, en az 22 sivil kişi ise yaralanmıştı. Olaydan ötürü çok üzgünüz ve kayıpları saygıyla anarak yaralananlara acil şifalar diliyoruz.

Bu katliam insancıl hukukta sivillerin korunması ile ilgili temel ilkelerin korunması gerektiğini bir kez daha ortaya çıkarmıştır. Bu bağlamda, insancıl hukukun özünde yer alan Cenevre Sözleşmelerinin ortak 3. maddesi hükümlerini yeniden hatırlatmak isteriz. “Bir silahlı çatışma durumunda çatışmanın tüm tarafları, devlet olsun ya da olmasın, uluslararası insancıl hukuk kurallarına bağlıdır ve bu kurallara uyması gerekmektedir.” “Çatışma tarafları, sivil halkı korumak amacıyla, her zaman sivil halk ve savaşçılar arasında ayrım gözetecektir. Ne sivil nüfus ne de sivil kişiler saldırı hedefi olmayacaktır.”

Türkiye’nin hala taraf olmadığı Uluslararası Ceza Mahkemesi’ni kuran Roma Statüsünün savaş suçlarını düzenleyen 8.maddesinde de sıklıkla atıf yapılan bu ilkeye göre, savaşan tarafların statülerinden bağımsız olarak sivillerin zarar görmemeleri hedeflenmektedir.

Gerçekleşen elim saldırı sonrasında Irak Cumhuriyeti’nin resmi açıklamasını ve Türkiye’yi Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne şikâyetini de takip ediyoruz. Mağdurların etnik kökeninin bu olayda farklı olmasının Irak Hükümeti üzerinde yarattığı hassasiyeti de gözlemliyoruz. Failin ya da mağdurların milliyeti ve etnik kökeninden bağımsız olarak, her insanın yaşam hakkının savunulması ilkesinden hareketle, olayın Roboski katliamı gibi benzerlerinden farklı olarak, tüm taraflarca dikkat ve hassasiyetle ele alınması, etkili bir soruşturma ve kovuşturma süreçleri işletilerek, sonuçların şeffaf bir biçimde kamuoyu ile paylaşılarak sorumluların hesap vermesi sağlanmalıdır.

Türkiye’den bu olaya ilk demokratik tepkiyi veren ve ifade özgürlüklerini kullanan Diyarbakır Barosu’yla diğer bölge barolarına ve bu doğrultuda düşünen herkese yönelen linççi nefret söylemlerini de kınıyoruz.

 

Kaynak: Hak İnisiyatifi