Cumhurbaşkanı Erdoğan´ın; ?Bu bir havaalanı değil zafer anıtıdır? beyanı bilboardları süslüyor. Cumhuriyet´in 95. yılı ile tevafuk eden ön açılış törenine konu, İstanbul´un yeni havaalanı için yapılan tanım bu.
Cumhuriyet´in seçim sistemi ile 24 yıldır büyük şehirleri, 16 yıldır ülkeyi idare eden iktidar için, kendilerinden önceki dönemin en eleştiriye mazhar kısmı anıtlar idi bir vakitler. Hala da öyledir. ?Onlar anıt, biz icraat yaparız? diye mukayese çok da dillendirilmiştir fırsatı geldikçe. Bu bağlamda havaalanına anıt demek hiç de şaşırtıcı olmaz Akparti aklı için.
Bununla beraber bizatihi Zafer adında bir havaalanı da bina edildi mevcut siyasi iktidarın devri iktidarında. Dolayısıyla yeni havaalanı zafer anıtı ise, Zafer adlı havalimanı nasıl tanımlanacak o da ayrı konu. Haberlere bakacak olursak ?Zarar Havalimanı? daha uygun oluyor.
Amacım Cumhuriyet´in yıldönümünde ağız tadı kaçırmak değil. Ama teşbihler dikkatli yapılmalı. Kulağa hoş gelse de neticede ticari bir iş olan, ihale ile havaalanı yapma işini hayat memat işi yaparsanız, birileri de size olayların farklı zaviyelerini hatırlatır.
Ak Parti bu güne kadar istediği hemen herşeyi fazlasıyla yaptı. Taksim Meydanına Avm projesi müstesna. Onun da bedeli ağır oldu zaten. O yüzden birileri karşı çıktı biz yapıyoruz söylemi de geçerli değil.
Ayrıca iki gün önce alıntılandığımız Hazal Ocak haberine konu olduğu üzere; bırakın karşı çıkanların sözüne itibar etmeyi, Akparti tam 12.4 milyon m2 haksız inşaata göz yumup cevaz vererek işleri çok farklı mecraya da taşımış.
Gezi Parkında inşaat yapamayanlar, bir zahmet 12.4 milyon m2den bir kaç bin m2 tenzil edip haklarını helal etsinler. Ali İsmail Korkmaz´dan Abdullah Cömert´e, Mehmet Ayvalıdaş´tan Berkin Elvan´a kayıp canların hakkı ise tabii ki mahşere kaldı.
Kumun çakıl ve su ile karıştırılıp iş makinesi hafriyat kamyonu vb ekipman ile binaya dönüşmesinin, yola dönüşmesinin, camiye plazaya Avmye dönüşmesinin, zaferle falan ilgisi yoktur.
Geçtiğimiz ay ürettiği evlerin 5te 1ini yabancıya sattı diye övünen bir ülkenin, vatandaşı olarak ben endişe duyuyorum. Teknik olarak dünyadaki paralar bizdeki bütün evleri almaya yeter. Özyurdumuzda ecnebilere kiracı olmamız nasıl bir duygu yakında tadacağız.
En pahalı kıymetimiz betondan evlerimizdi, değerleri düştü. 100 bin liralık ev kredisi için 120 ayda, 120 bin lira daha çok ödemek zorundayız bir de. Bütün bu tablo içinde bizim bu betondan ticarete zafer atfetmemiz bekleniyor.
Bugün kutladığımız Cumhuriyet Bayramı başta olmak üzere hemen tüm bayramlarımız eskiden Sovyet tipi olmakla eleştirildi. Oysa unutulmasın Sovyet bakışı binaları, fabrikaları, yolları kültleştirmesi ile de hatırlanır.
Binalar insan içindir.
Sovyetler Birliği bina yapamadığından değil, madencilerine yıkanmaları için sabun veremediği için yıkıldı. Mutlu edemediği için yıkıldı.
Türkiye Cumhuriyeti tabii ki SSCB değil. Ama tarih aynı hataları aynı şekilde yaparak farklı sonuçlara erişilmeyeceğini bize söylüyor.
Bu ülke insanı mutlu olmaya ihtiyaç duyuyor. ?Hiçbir endişe duymadan mutlu olabilen insanlar, en büyük zafer olacaktır.?
Cumhuriyet, ?Res Publica? demektir. Yönetenlerin değil, halkın iktidarı olan Cumhuriyet´in Bayramı kutlu olsun.