Z Kuşağı

Faysal Mahmutoğlu Yazdı;

Z Kuşağı

İki şeyin elden gitmeden değerini anlamak zordur; biri sağlık diğeri gençlik.” Hz. Ali

Dünya genelinde ekonomik ve sosyal hareketlerle oluşmuş zaman aralıklarına jenerasyon denilir. Başka bir ifade ile kuşak kavramı; aynı yıllarda doğmuş olup aynı çağın koşullarını, benzer sıkıntıları, yazgıları yaşamış kişiler topluluğu olarak tanımlanmaktadır.

Her dönemin egemen değerleri, kültürel kodları ve bunların şekillendiği düşünce ve davranış kalıpları vardır.

Tarihin her döneminde kuşaklar, bir sonraki kuşakları kendilerine benzemedikleri için eleştirmiştir. Milattan önce 350’de yaşayan Aristo; “Gençlerin, coşkulu fikirleri var çünkü hayat boyunlarını bükmedi ve hayatın kısıtlarını görmediler. Dahası, bu umutlu yaratılışları kendilerini önemli şeyler ile eşit görmelerine neden oldu- bu coşkulu fikirlerini oluşturdu- işe yarar işler yerine, soylu işler yapmayı tercih ettiler.” diyerek gençliği eleştiriyor.

X kuşağına mensup birisi olarak, Y ve Z kuşağını anlamaya çalışıyorum. 60’lı yıllarda doğanlar X kuşağı… Bunlar kanaatkâr, adaletli ve toplumcu bir kuşak olarak tanımlanmaktadır. Sağ-sol çatışmalarını yaşamış, 80 askeri darbesine muhatap olmuş ve “kayıp kuşak” olarak da bilinen bu kuşak, otoriteye karşı temkinli bir yapıya sahip. Özal kuşağı” olarak da anılan bu kuşak, daha çok para, daha yüksek standartta bir yaşam tutkunu.

80’li yıllarda doğanlar için Y kuşağı deniliyor ki, bunlar aklını kullanabilen, özgürlükçü ve teknolojiye yatkın bir kuşaktır. Politik suskunlukla bilinen bu kuşak, çevreye ve dünyaya daha duyarlı. Kadınların daha çok iş yaşamına dahil olduğu, kariyeri önceleyen eğitim seviyesi yüksek bir kuşak.

Z kuşağı 1995 sonrası doğanları temsil ediyor. Zeki kuşak, internet kuşağı ve google kuşağı olarak da adlandırılmaktadır. Aşırı bireyselleştikleri ve yalnız yaşadıkları için the new silent generation (yeni sessiz kuşak) şeklinde de anılırlar. Bu kuşaktan yaklaşık 7 milyon seçmen olduğu belirtilmektedir. Yani seçmenin yüzde 16’sını oluşturan bir kitle olarak bu kuşağın 2023 yılındaki seçimde önemli rol oynayacakları düşünülüyor. O yüzden siyasi partiler, stratejilerini özellikle bu kuşak etrafında belirlemeye çalışmaktadırlar.

Şimdi bu kuşağa biraz daha yakından bakalım.

Z kuşağı, teknolojinin kucağında doğan “sokak oyunlarıyla tanışmayan” bir gençlik.

Özellikleri:

Yaratıcı ve iş bitirici olmak,

Kendi kendilerini yönlendirmek,

Grup çalışmalarına rahatlıkla uyum sağlamak,

Bilgiyi çok hızlı işleyebilmek ve

Zeki olmak.

İnsan hakları, cinsiyet ayrımcılığı gibi konularda duyarlılığı ön planda olan Z kuşağı, haklar konusunda eşitlik temelli bir anlayışa sahip. Bu kuşak için ırk, din, dil ve mezhep gibi unsurlar çok önemli değil.

Farklı din ve mezhep mensubu biriyle evlilikte sorun görmeme oranı yüzde 80’nın üzerinde.

Bu kuşağın önemli bir bölümü demokrasi, ifade ve düşünce özgürlüğü ile liyakat gibi konuları önemsiyor. AB’ye X ve Y kuşağına göre iki kat daha fazla destek veriyor.

Günde ortalama altı saat sosyal medyaya takılıyor.

En önemlisi, bu kuşak kendisini belli bir ideolojik gruba ve siyasi partiye mensup görmüyor, ideoloji ve parti aidiyetleri yok. Kendilerini Atatürkçü, muhafazakâr veya milliyetçi gibi belli kategoriler içinde tanımlamıyor. Siyaset kurumuna güvenmediği gibi sorun çözücü olarak da görmüyor.

Bütün yaşamları boyunca Z kuşağının en çok duyduğu ses AK Parti iktidarının sesi oldu. Tüm haber bültenlerinde iktidar yöneticilerin sesini duydular. Televizyonu açtıklarında karşılarında iktidar yöneticilerini buldular. İktidar sesinin dışında tüm seslerin kısıldığı bir zaman diliminde büyüdüler.

X ve Y kuşağına göre okullarda daha fazla din bilgisi dersi aldılar. En çok caminin olduğu, en çok İmam Hatip okulunun olduğu ve en çok İlahiyat fakültelerinin açıldığı bir dönemin gençliğidirler. En çok hapishanelerin açıldığı, tutuklu ve hükümlü sayılarının rekor kırdığı, sınav birincilerinin mülakatla elenip işsiz kaldığı, üniversite mezunu her üç gençten birinin işsiz olduğu ve medyanın iktidar propagandasını pompaladığı bir zaman diliminde yetiştiler. Bu gençliğin yüzde 60’ı dini ibadetlerini yerine getirmiyor ve yüzde 30’u herhangi bir dine inanmıyor. Din tacirlerini gördükçe, iktidar yolsuzluklarını, yanlışlarını din ile kapatmaya çalıştıkça inançsızlıkları daha da kökleşiyor. İçi boşaltılmış kamusal dindarlık bu gençliği deizme yöneltti. Dindar nesil yetiştirme projesi deizm duvarına çarptı.

Devamı >>>