Yunanistan´a 65 yıl sonra gerçekleştirilen en üst düzey ikinci ziyarette Cumhurbaşkanı Erdoğan, Meçhul Asker Anıtına çelenk sunduktan sonra Cumhurbaşkanlık Binasında mevkidaşı Prokopis Pavlopulos ile bir araya geldi. Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Sarayı´nda Yunan mevkidaşı Prokopis Pavlopoulos ile baş başa görüşmesinde, Türk ve yabancı gazetecilere açıklamada bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Özellikle Lozan konusunda zannediyorum hala anlaşılmayan bazı incelikler var. 94 yıl önce yapılmış bir anlaşma ve bu anlaşma sadece Türkiye ile Yunanistan arasında yapılmış bir anlaşma değildir." ifadesini kullandı.
Söz konusu anlaşmanın 11 taraf ülkesinin bulunduğunu, hatta Lozan Anlaşması´nda Japonya´nın, İngiltere´nin, Portekiz´in olduğunu anımsatan Erdoğan, bütün bu ülkelerle beraber hepsini kapsayan bir anlaşmayı konuştuklarını vurguladı.
Türkiye ile Yunanistan arasında bir çok şeyler değişti, değişiyor. Mesela Lozan´da buradaki Türklerle ilgili ´Müslüman azınlık´ ifadesinin geçtiğinden bahsediyorsunuz. Doğrudur ama aynı zamanda AİHM´de Türk ifadesi orada geçmektedir. Bu kararlarıyla da orada vardır.
Buradaki Müslümanların yaşam koşullarının ne durumda olduğunun iyi değerlendirilmesi gerektiğine işaret eden Erdoğan, Batı Trakya´da yaşayan Müslümanların kendi seçtikleri baş müftüyle değil atanan bir baş müftüyle yönetilmeye çalışıldığını söyledi.
Yunanistan´da gerek başbakanlığım, gerek cumhurbaşkanlığım döneminde hala Batı Trakya´da baş müftüsünü oradaki imamlar, din adamları seçememiştir. Bu nasıl oluyor da Lozan anlaşmasının uygulamada olduğunu söylüyoruz? Demek ki Lozan uygulamada değil.
Yunanistan´ın açıklanan kişi başına milli gelirine baktığınız zaman 18 bin dolar civarındadır. Batı Trakya halkının ortalama kişi başına milli geliri 2 bin 200 dolar civarındadır. Yatırım noktasında, atılması gereken adımlar noktasında gerekli olan destekler onlara verilmemektedir, bir ayrımcılık orada söz konusudur. Türkiye´de benim Rum vatandaşlarıma yönelik böyle bir uygulama göremezsiniz. İbadethaneleri noktasında en ufak bir ayrımcılık göremezsiniz ama Batı Trakya´da bırakın bunları, Türk kelimesinin yazılmasını dahi hazmetmek mümkün değil.
Özellikle askeri konularda sıkıntılar yaşandığını belirten Erdoğan, "Siz NATO´dan çıktınız, tekrar NATO´ya girişinizi biz sağladık. Eğer biz engel olsaydık siz NATO´ya giremezdiniz. Çünkü bir ülkenin muhalefeti NATO´ya girmenizi engelleyebilirdi. Ama biz öyle bakmadık. Biz komşu diye baktık. Bugün de öyle bakıyoruz." diye konuştu.
Kıbrıs konusunda Yunanistan gibi Türkiye´nin de garantör olduğunu anımsatan Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
Kıbrıs´la ilgili görüşmede siz yoktunuz ben içerisindeydim. Yunanistan gibi Türkiye de garantör ülke. Final görüşmelerinin bizzat içerisinde oldum, Koffi Annan´la beraber süreci birlikte yürüttük. Oradaki görüşmelerde, çözüme gitmek gerekirken, orada alınan kararlar yürürlüğe girmedi. Kıbrıs´ta Türkler referandumda yüzde 60 evet oyu verdiler ancak Güney´de Rumlar hayır oyu verdiler. AB´nin verdiği sözler de yerine gelmedi. Verecekleri desteklerin hiçbirini uygulamaya sokmadılar. Bugün bile bunlar yerine gelmiş değil. Bizler bu noktadaki sadakatimizi aynen sürdürüyoruz. Bizim hedefimiz Kıbrıs´ta kalıcı, adil bir çözüm bulalım. Aynı şeyi Ege´de bulalım. Biz olması gerekenleri bir an önce yapalım. Kolay değil, Lozan´ın üzerinden 94 yıl geçti. 94 yılda birçok şey değişti."
Erdoğan, Yunanistan Cumhurbaşkanı Pavlopoulos´un Lozan Antlaşması´nın bir hukuk metni olduğu yönündeki sözleri üzerine, şunları kaydetti:
"Ben hukuk profesörü değilim ama siyaset hukukunu iyi bilirim. Siyaset hukukunda da özellikle ´anlaşmaların güncellenmesi´ diye bir şart vardır ve bunu da biz yaparız. Yeter ki ülkeler bu konuda mutabık kalsınlar. Bunun dünyada çok örnekleri var. Ben tabii sizler bu konuyu açtığınız için bunlara girdim. Sizler açmasaydınız da Sayın Çipras´ı kabulümde girerdim bu konulara. Sizlere de bu denli zaman ayırmanızdan dolayı teşekkür ediyorum. Biz de çok sıkıntılar yaşadık, onun için sistem değişikliğine gidiyoruz. 2019´da nasip olursa bir sistem değişikliğine gideceğiz. Bu da işte seçim hukuku ile ilgili yanlışlar nedeniyle yeni bir sürece girmenin adımıdır."