AB ülkeleri verdikleri söze uymayınca, bir başka ifadeyle 4 milyonu aşkın mültecinin yüküne ortak olmayınca, Türkiye bir kez daha AB tarafından aldatıldığını gördü. Bunun üzerine de sürekli olarak ülkemize gelen ve hedefleri Avrupa ülkeleri olan göçmenlere ülkemizden çıkış yolunu açtık. Bunun sonucu olarak kısa sürede yüz binlerce göçmen Yunanistan’ın, bir başka ifadeyle Avrupa’nın kapısına dayandı. Bu durum sadece Yunanistan’ı değil tüm AB ülkelerini rahatsız etti. Mültecilerin ülkelerine gelmesini engelleme görevini AB ülkeleri bu defa Yunanistan’a verdiler. Bir bakıma Yunanistan mültecilere karşı sergilediği insanlık anlayışına ters tavrını aldığı görev gereği uygulamaya başladı. Bu bakımdan hiçbir şekilde hoş görülmesi mümkün olmayan insanlık dışı muameleyi yapan Yunanistan olmakla birlikte arkasında diğer AB ülkelerinin olduğunu unutmamak gerekiyor. Diyebiliriz ki, Yunanistan sınırındaki mültecilere karşı sergilediği tavır ile AB ülkelerinin anlayışına ayna tutuyor. Bu bakımdan Türkiye-Yunanistan sınırında yaşanan vahşet olarak nitelendirebileceğimiz tavrın tek sorumlusu Yunanistan olmayıp, AB ülkelerinin ortak tavrının ve yaklaşımının Yunanistan eliyle uygulanmasına şahit oluyoruz.
Bu bakımdan Yunanistan sınırımızda yaşanan insanlık dışı olayların faturasının tüm AB ülkelerine kesilmesi gerekiyor. Bu noktada AB ülkeleri mülteciler konusunda Türkiye’ye verdikleri sözü tutmamakla birlikte içine yuvarlandığı ekonomik darboğazdan çıkmasını sağlamak için özellikle Almanya yüklü miktarda yardımda bulundu. O yardım sayesinde biraz olsun nefes alabildi. Ekonomik sıkıntıdan tam olarak çıkamamış olsa da, AB ülkelerinin Yunanistan’a Türkiye’den çok daha bonkör de davrandıkları, davranacakları kesin. Buna rağmen Yunanistan kendi ülkesinde kalmayacaklarını bildiği halde mültecilere dikenli ve jiletli tel örgülerden duvar oluşturuyor. Mültecilere karşı her türlü kötü muameleyi yapmaktan geri durmuyor. Böyle olunca insanın aklına AB ülkelerinden alacağı paranın miktarını artırmaya mı çalışıyor sorusunu getiriyor. Yoksa yaptıklarının insani olarak izah edilebilir bir yanı yok. Olsa olsa maddeyi put edinmiş Batı toplumları için böyle bir beklenti onları insanlıktan uzaklaştırabilir. Özellikle son günlerde havaların birdenbire bahardan soğuk kış günlerini hatırlatması karşısında Yunanistan’ın mültecilere tavrında hiçbir yumuşama olmaması insanlığın sorgulanmasını gerektiriyor.
Yunanistan’ın kendine asaleten diğer AB ülkelerine vekâleten sergilediği insanlık dışı muamelenin sebebinin araştırılması gerekiyor. Çünkü AB ülkelerinin Müslüman ülkelerden gelen sığınmacıları ülkelerinde görmek istemeyişlerinin sebeplerinin başında bu mültecilerin büyük çoğunluğunun Müslüman olmaları sergilenen insanlık dışı muamelenin temelini oluşturuyor. Zaten bu durum kendi ülkelerinde Müslümanların ibadethaneleri ve işyerlerine karşı yapılan saldırılarla açıkça görülüyor. Mültecilere karşı sergilenen bugünkü insanlık dışı muamele İslam düşmanlığının bir başka boyutunu oluşturuyor. Olaylara bir bütün olarak bakıldığında Yunanistan’ın mültecilere karşı sergilediği tavrı bu İslam düşmanlığının bir yansıması olarak değerlendirmek yanlış olmayacaktır. Bu bakımdan olaylara bir bütün olarak bakmak, AB ülkelerinin yüzyıllar öncesinden gelen Haçlı zihniyetinin aynen günümüzde devam ettiğini, geçmişte Haçlı Seferleri olarak sergilenen bu düşmanlık günümüzde Müslümanlara tahammülsüzlük olarak ortaya çıkıyor. Kısacası, Yunanistan’ın tavrı AB tavrının bir yansıması olarak değerlendirilebilir.
