Tarih: 13.09.2019 07:21

ypg'ye silah gönderen abd ile'serbest ticaret' olur mu?

Facebook Twitter Linked-in

Kendi kendime sık sık bu köşede bir daha ABD ile ilgili yazı yazmayayım diyorum. Çünkü böylesine ikiyüzlü, çıkarcı, bir ülke ile yan yana görünmeye bile insan tahammül edemiyor. Ne var ki, yöneticiler bizim gibi düşünmüyor, ABD’nin yaptıklarından bizim kadar ya rahatsız olmuyorlar ya da dış politika böyle gerektiriyor ki ülkemize yönelik faaliyetlerde bulunun terör örgütlerine sürekli silah gönderen ABD ile Suriye sorununa çözüm bulmaya çalışılıyor. Bir yandan her gün her seviyeden yönetici ABD’nin bu ikiyüzlü tavrından şikâyet ediyor, ardından da ticaretimizi 100 milyar dolara çıkarmak için serbest ticaret anlaşması görüşmelerinin başlayacağı açıklanıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan bu durumu, “Dostum Trump ile konuyu gündeme aldık” sözleri ile açıklıyor.

Bir yandan, “YPG mevzilerine ABD’den zırhlı kulübe” gönderildiği açıklanırken, aynı zamanda özellikle de Suriye’de oluşturulması düşünülen güvenli bölge konusunda ABD’nin böyle bir bölgeyi Türkiye istediği için değil, terör örgütünü korumak için oluşturmaya çalıştığı söyleniyor. Yine, “Sözde müttefikin durumu ibret verici” hatta “ABD’nin yanımızda olmasını bekleriz” denirken Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, ABD’nin güvenli bölge konusunda Türkiye’yi oyalamaya kalkıştığını, şimdiye kadar attığı adımların da “kozmetik” olduğunu ifade ederken, yani ABD’nin müttefikliğinden söz etmenin mümkün olmadığı yetkili ağızlarca ifade edilirken aynı anda ABD ile ticaret hacmimizi 100 milyar dolara çıkarmak için iki ülke arasında serbest ticaret görüşmelerinin başladığının açıklanması, hatta bu hususta ‘dost Trump’ ile görüşüldüğü açıklamasının yan yana gelmesini insan çelişki olarak görüyor. Çünkü Türkiye’nin Suriye konusundaki talebi kabul görmezken ekonomik ilişkileri artırma kararları alan Trump’ın bundan sonra aynı oyalama yoluna müracaat etmeyeceğinin garantisi olabilir mi? Çünkü yapılacak anlaşma ABD çıkarlarına hizmet etmediği sürece ne yürürlüğe girebilir ne de geçici olarak kabul edilmiş görünse bile Trupm ya da bir başka ABD Başkanı’na güvenmek mümkün değildir.

Bunun da ötesinde terör örgütlerine destek vererek dost değil düşman olduğu açıkça görünen bir ülke ile ticaret alanında verilecek sözlere güven doğru olur mu? Güven duyarak bir anlaşma imzalanması mümkün olsa bile askeri olarak ülkemiz aleyhinde bütün gücüyle çalışan bir ülkeye ticaret alanında güvenmek mümkün olabilir mi, bundan bir fayda beklenebilir mi? Ticaret hacmimizi artıracağız diye düşmanla birlikte yürünebilir mi? Denebilir ki, ABD ile Suriye konusunda aramızda istediğimiz şartlarda açıklanmamış bir mutabakat sağlandı, bunun sonucu olarak da serbest ticaret anlaşması yaparak bu mutabakatı pekiştirmek istiyoruz. Olabilir ama bu durumun topluma açıklanması gerekmez mi? Bir yandan her gün ABD’nin yaptığı düşmanlıklar dile getirilirken öbür yandan ticaret hacmimizi 100 milyar dolara çıkartılmasının beklenmesinin gerçekçi olup olmayacağının toplumda tartışılması gerekmez mi? Askeri alanda yalan söyleyen ticaret söz konusu olduğunda yamukluk yapmaz diye düşünmek sanıyorum sağlıklı bir yaklaşım olmaz.

ABD ile ister ticaret ister askeri alanda bir anlaşma imzalayacaksa öncelikli olarak bu ülkenin Türkiye’nin güvenini yeniden kazanması gerekir. En azından Türkiye’nin Suriye’de istediklerini laf olarak değil, uygulamalı olarak hayata geçirmesi gerekir. Güven böyle sağlanabilir. ABD’nin Suriye politikasında Türkiye’ye bir yaklaşım olmadan ticaret hacmimizi artıracağız diye yola çıkmak, istemeyiz ama yeni bir yanılmanın ve aldanışın temellerini atmak anlamına gelir




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —