Tarih: 09.08.2018 09:37

Yol Hikayeleri (2) Dersim-Tunceli

Facebook Twitter Linked-in

 

Sabahın erken saatlerinde düştük yola. Elazığ´dan hiç görmediğim Dersim´e geçmek üzere. (Dersim Farsça gümüş kapı demektir.) Dersim´i bugüne kadar görmememin nedeni materyal yokluğu ile alakalı bir durum değil elbet. Burada çok da dostum olduğu halde, fırsatım olmadı bugüne kadar.

Mihmandarımız Sinan Şahin..

Mihmandarımız sevgili Sinan Şahin kardeşim yol boyu anlattı, biz dinledik. Dersim´in neredeyse tamamı Alevi. Dolayısıyla konular da inanç eksenli oldu. Anlattıkları çok etkileyiciydi. Paylaşmayı bir görev addediyorum.

Dersim Aleviliğinde; güneş doğduğunda ışığın vurduğu ilk köşe (çenga bone) öpülürmüş (kelexo bırneme). Dualarda ilk öncelik darda olanlara yapılırmış. ?Yetişsin Hızır. Sen varsın, ki varsın (to estaki esta) doğa bereketini eksiltmesin, sonra da en son bize el uzat? denirmiş. Buradaki güzellik, herkese uzandıktan yetiştikten sonra, kendileri için talepkâr olmaları.

Ay tutulması ile ilgili anlattığı da bir o kadar ilginç geldi. Bir gün ay tutulması olur. Köydeki bir amca birden doğanın karardığını fark eder ve o hızla dışarı atar kendisini. Ayın darda (tengede) olduğunu söyler köylülere. Ayı bu kararmadan kurtarmak için de, hemen ahıra gidip hayvanlardan birini alır. Evdekiler ne olduğunu sorduklarında; ?çabuk ay dardadır (tengedero)? der ve kurbanı keser. Ay karanlıktan kurtulur, tekrar nurlu şeklini alır. Ay ışığı gün ışığı gibi etrafı aydınlatır. Dualar edilip lokmalar dağıtılır. Velhasıl ?ayı dardan kurtardık? der amca.

Muşlu yakın bir arkadaşım anlatmıştı. Annesi kendisine ziyarete gelir İstanbul´a. 1 ay kadar kalır kendisinde. Muş´a geri dönüş için evden ayrılmadan önce, tüm ev eşyalarını öpmüş, helallik istemiş. ?Sizi kullandım. Sizi yordum. Zahmet verdim. Teşekkür ederim. Hakkınızı helal edin? diyerek ayrılmış evden valide.

Keban barajı resitali eşliğinde, enfes doğa manzaraları ile ilerliyoruz. Yolun bitiminde arabalı feribotla Elazığ´dan Pertek´e geçtik. Fotoğraflarda görülüyordur, enfes manzaralar var. Karşıya geçtikten hemen sonra çift şeritli yoldan Dersim´e doğru yol alıyoruz. Yol çalışmaları var. Halk yolun yanlış yerden yapıldığından, doğaya zarar verdiğinden şikayetçi. Keban Barajı da mevsim değişikliğine neden olmuş. Kış hiç çetin geçmemiş. Ki yazın da hiç nem olmazken, bizim şehre girmemizle nemi hissettik. Sıcaklık neredeyse 40 derece.

Dört dağ içinde değil, dört tarafı dağ içindedir. Harçik ve Munzur suyunun birleştiği noktada iki parça olarak yerleşiktir. Kurulan ve kurulmakta olan barajlarla sütten kesilmemiz sağlanmaya çalışılıyor diyor yöre halkı.

Kahvaltı için konaklıyoruz, Munzur nehir manzaralı Celal Doğan tesislerinde. Rafting yapılan çok akıntılı bir yer burası. Fotoğraflarda kahvaltıdan bir kaç yöresel lezzet paylaştım. Munzur suyu, bir içimlik su dediklerimizden. Munzur adıyla pet şişede satılıyor.

Dersim dağlık bir bölge olduğu için, sesler müthiş yankılanıyor. Ben yazıma başlarken, kulaklarımın pasını Ahmet Kaya müzikleri temizledi. Kaya´dan ?Dersim dört dağ içinde? türküsünü dinleyip de empati yapmamak çok güç. Allah rahmet etsin kendisine. Benzer bir ses henüz gelmedi.

Kahvaltıdan sonra Sinan´a bizi bir Cemevine götürmesini rica ettik. En tepeye kurulu Tunceli Cemevine götürdü bizi. İmam Ali, Zülfikar, Pir Sultan Abdal figürleri dışarıyı, 12 imam figürleri de içeriyi süslemiş. 12. imamın görüntüsü siliktir her cemevinde. Geleceğine inanılan ve beklenen bir kişidir.

?Burada cami var mı?? diye sordum. Dört cami varmış. Birini resimledim. Paşalar Camiini sizinle paylaşıyorum. Bu arada namazımızı da Cemevinde kıldık. Cemevinin bahçesinde Pir Sultan Abdal´ın dev bir anıtı var.

Yol kahvesinde konaklıyoruz. Çay içerken halkla sohbet ediyoruz. Burası emeklilerin uğrak yeri. Emekliler maaşlarını alamamaktan korkar haldeler. ?Maaşımızı sigortalasak mı?? diye bana sordular gülerek.

Alevi Zaza (kendi ifadeleri ile kırmanc veya dımli) halkı ile konuştuğumuz Kürtçe farklıydı. Anlaşamadık. Benim gibi Arap olan da yoktu. Suriyeli göçmenler herhalde bu güzelliği henüz keşfetmediler.

Çok kişiyle tanıştık. Sohbet ettik. Dersimliler bizi bağırlarına bastılar. Çok misafirperverdiler. Yoldaşları olabildik mi, bilemiyorum. Okur yazar oranı, en yüksek kent. En çok göç veren kenttir. Çok medeniler. Kadınları da şık, kültürlü, donanımlı ve girişkenler.

Ferhat Tunç´un evinde, kendi portres..

Bu arada Dersim´e gelip sevgili Ferhat Tunç´tan bahsetmemek olmazdı. Sağ olsun, bizi evinde misafir etti. Kendisinin bugün Didim´de konseri var. Kendisine başarılar diliyorum. Evini, evimiz gibi kullandık.

Şehir yurtdışından gelen buranın ?yerli ve milli? insanlarıyla çok hareketli. Pülümür çayı hem mesire yeri hem de yüzme için kullanıldığından ?Pülümür beach? ya da Dersim Plajı denecek hareketliliğe sahip.

Bir yanda ormanın göbeği, akan sular, doğanın envai rengi, havada uçuşan kuşlar ve natural sesler, ruhunuzu dinlendiriyor, adeta boyut değiştiriyorum?

Bu arada bir dipnot: Girdiği tüm genel seçimleri kazanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, buradan hiç vekil kazanamamış.

Gezimizi gece yarısına doğru Seyit Rıza meydanında noktalıyoruz. Seyit Rıza´nın sözlerini buraya almamak olmaz: ?Ben sizin yalan ve hilelerinizle baş edemedim, bu bana dert oldu. Ama ben de sizin önünüzde diz çökmedim, bu da size dert olsun? demiş, sonrasında da idam edilmişti.

Ülkede benzeri olmayan bu güzel kente iyi ki gelmişim diyorum. Hayran kaldığım bir şehir oldu. Dersim´e giderseniz; sadece yanına gittiğiniz kişinin değil, tüm Dersimlilerin misafiri olduğunuzu fark edersiniz.

Yarın Ovacık seyahatimizi yazacağım?




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —