Kimsenin üzerine alınmadığı ve herkesin kendinde değil de karşısındakinde bulunduğuna inandığı önemli bir problem var toplumumuzda; dil problemi… Bireylerden sosyal gruplara, meslek gruplarından dini cemaatlere, akademiden siyası partilere kadar herkesin ve kesimin rahatsız olduğu ve muhataplarını suçladığı –ama her kesim ve kimsenin de masum olmadığı- kutuplaştırıcı, ayrıştırıcı/bölücü, ötekileştirici, hırçın, sert, düzeysiz “dil”… Sözün düşünceye, söylemin eyleme etkin ve öncül olduğunu kabul ediyor ve bu meseleyi önceliyoruz. Dolayısıyla toplumun kötü kaderi değişecekse eğer; herkesin ve kesimin kendi söylemlerine bakması ve dilini kabalık ve çirkinlikten arındırmasıyla başlar bu değişim. Gandi’nin veciz bir şekilde ifade ettiği gibi:
“Söylediklerinize dikkat edin; düşüncelere dönüşür…
Düşüncelerinize dikkat edin; duygularınıza dönüşür…
Duygularınıza dikkat edin; davranışlarınıza dönüşür…
Davranışlarınıza dikkat edin; alışkanlıklarınıza dönüşür…
Alışkanlıklarınıza dikkat edin; değerlerinize dönüşür…
Değerlerinize dikkat edin; karakterinize dönüşür…
Karakterinize dikkat edin; kaderinize dönüşür.” (Gandhi)
Bu dosyayı hazırlamaktaki amacımız da toplumu dilin afetlerinden korunmasına dönük bir farkındalık oluşturmaktır. Bunun için dil problemini, söz, söylem, üslup, retorik, jargon gibi kavramlar etrafında düzeyli bir şekilde ele almaya çalıştık. “Üslüb-u beyan aynıyla insan.” düsturunca.
Faydalı olacağını umuyoruz.
Selam ile…