“Para” gerek gündelik hayatın bütün alanlarında, gerekse siyasetten kültüre, sosyallikten dinselliğe kadar geniş bir çerçevede insanın ilgilenemezlik edemediği bir olgu olarak tarih boyunca tartışmaların odağında olmuştur. Bu açıdan insan için asgari müşterek bir ilgi alanıdır denilebilir. Farklı içeriklerle edebiyatta da yansımaları olan para, insanın hayallerinin umutlarının, hayal kırıklıklarının, başarı ve başarısızlıklarının kimi zaman sebebi kimi zaman sonucu olarak işlenmiştir. İnsanın tüm etkinliklerinin gerçekleştirilmesinde imkandır; dolayısıyla para hayatın davetsiz misafiri olmak gibi bir hüviyete sahiptir. Herkes parayı gözetmek durumundadır. Kimi zaman romantik bir negatiflemenin konusu olarak tebarüz etse de, parasal gerçekler romantizmi bir müddet sonra zayıflatmaya başlar.
Para bugün çok boyutlu bileşenler etrafında analiz edilmesi gereken bir fenomendir. Özellikle küreselleşme, kapitalizm ve neo-liberal politikaların hakimiyeti düşünüldüğünde, paranın kendi özgül ağırlığının ötesinde kazandığı anlam ve içerik daha net anlaşılacaktır. Hatta Jürgen Habermas’ın günümüzde herşeyin ekonominin diliyle ifade edilmeye başlandığı şeklindeki tespiti düşünüldüğünde, neredeyse tüm dünya ve hayat “para”yla eşitlenmiş gibi bir manzara ortaya çıkabilmektedir.