Tarih: 29.05.2022 11:49

Yetersiz bakiye durumu

Facebook Twitter Linked-in

Adına covid19 denilen küresel salgında, uluslararası lojistik krizi, Çin’in stok yapma politikası gibi nedenlerle altın, gümüş, bakır, demir ve benzeri değerli diğer emtialarla birlikte zirve yapan pamukta tekrar üretime geri dönüş başlamış.

Organik tarımın dünyada artan bir trendi var.

Küresel piyasalarda Türk pamuğunun kıymeti büyük.

Dünyada yaklaşık 26 milyon tonluk pamuk üretimi var. Bunun yaklaşık yüzde 2,6’sı oranında organik pamuk üretiliyor.

2000-2015 yılları arasında dünya nüfusu 5’te 1 oranında artarken giysi üretimi 2 katına çıkmış.

Ürünlerin ucuzlaması ile bu giysilerin 3’te 1 oranında daha az giyilerek hızla atık hâle gelmeye başlaması küresel ekonominin dünyaya attığı kazık.

Dünyanın aynı yıllar içinde çöpe attığı giysilerin değeri 450 milyar doları aşmış.

Tekstil üretiminde en yoğun kullanılan liflerden biri pamuk ve toplam pamuk üretimimiz yaklaşık 800 bin ton, tüketim ise 2 milyon ton civarında.

İthalatımız yaklaşık 1,2 milyon tona ulaşmış.

Yıllar içinde pamukta üretimimiz azalırken, ithalatımız artmış.

Şimdi yeniden üretime dönüş var.

Çünkü Avrupalı firmalar ürünlerinin hammaddelerini de sürdürülebilir materyallerden temin etmek istiyorlar.

Bu nedenle pamuğun sürdürülebilir yöntemlerle yani içine organik biçimde üretilmesi çok önemli artık.

Bu nedenle hem sürdürülebilir pamuk kullanmak isteyen firmalar, hem de sürdürülebilir pamuk üretmek isteyen çiftçiler eğitimlerle desteklenmeli.

Not: Bilgiler, İyi Pamuk Uygulamaları Derneği tarafından (İPUD), İzmir’de düzenlenen, “Sürdürülebilir Pamuk Tedarik Zinciri Buluşması’ndaki konuşmalardan.

**

Daralan piyasalarda kendine yer açmak isteyen İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB), küresel ölçekte bir tanıtım ve pazarlama atağı başlattı.

İHKİB bu yıl hazır giyim firmalarının Amerika’dan Avustralya’ya 4 kıtada toplam 21 fuara katılımına öncülük ederken, en önemli ihracat pazarlarına 10 ticaret heyeti düzenleyecek.

Devir, müşterinin ayağına gitme devri.

**

Öte yandan Türkiye’nin üretim ve ihracatta dünya lideri olduğu besleyici değeri yüksek süper gıdalar ve geleneksel ihraç ürünlerinden çekirdeksiz kuru üzüm, kuru kayısı ve kuru incirin verim, kalite ve gıda güvenliğini arttırmak için çalışan kuru meyve sektörü gıda güvenliği için AB ile ortak çalışıyor.

Kuru incir Türkiye’nin prestij ürünü. Sadece bu topraklarda sarılop cinsi yetişiyor ve dünyaya gönderiliyor. 100 bin ton üretimin 70 bin tonu ihraç ediliyor.

Dünya genelinde 170’e yakın ülkeye 1,6 milyar dolar ihracat yapılıyor. İhracatımızda Avrupa Birliği ülkeleri ve ABD ön plana çıkıyor.

**

Meyve sebze ihracatçıları da Mayıs başında Hindistan’a gitti.

URGE projesi kapsamında ziyaret edilen Hindistan’a en fazla ihracatı yapılan elmanın önümüzdeki yıllarda ihracatı daha da yükselecek.

Elmanın yanında özellikle kiraz, narenciye ve çekirdekli meyvelerin de pazara girişte önemli bir potansiyeli var.

Ayrıca ülkeye ihracatı yasak olan taze üzüm, nar ve kivide de büyük bir talep olduğu gözlemlenmiş. Hindistan’ın ardından iş görüşmeleri Kanada ve İsrail ile devam edecek.

URGE, “Uluslararası Rekabetçiliğin Geliştirilmesinin Desteklenmesi Hakkında Tebliğ”de bahsedilen Uluslararası Rekabetçiliği Geliştirmek için tasarlanmış bir devlet desteği. 23 Eylül 2010 tarihli tebliğ ile yürürlüğe girmiş.

Bu kapsamda, sektörel ihtiyaç analizi, eğitim, danışmanlık, yurt dışı pazarlama ve alım heyeti gibi faaliyetler destekleniyor.

UR-GE Proje maliyetlerinin yüzde 75’i T.C. Ticaret Bakanlığı tarafından karşılanıyor.

**

Ekonomilerde küresel krizi fırsata dönüştürmek için sızlanmak yerine bir şeyler yapmaya çalışanları ve harekete geçenleri görmek moralimizi artırıyor.

Ancak esas ortak sorunumuz şu; Sağlıklı beslenme, sağlıklı giysi, sağlıklı yaşam, temiz hava, temiz su, temiz toprak özlemi artıyor.

Herkes barış içinde kardeşçe yaşamak, refahı adil paylaşmak istiyor.

Herkes gidişatın kötü olduğunu görüyor.

Herkesin ayağının altında arabayı yavaşlatacak fren var ama kimsenin uçuruma doğru giderken frene basmak gibi bir tavrı yok.

Frene tek tük basanlar var ama onlar da yetersiz bakiye.

Düşünce var, endişe var ama eylem az, hareket yetersiz.

Toplumu oluşturan bütün kesimler arasında sonucu kabullenilmiş ilginç bir kaderci zihniyet oluşmuş.

Bütün dünyanın ortaklaşa çözmesi gereken ortak bir sorunu varken, uçuruma doğru hızla yol alan otobüsün içinde herkes birbiriyle kavga etmeye devam ediyor.

Ne diyelim?

Olanda hayır vardır!




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —