Eyüp Sultan Kız Anadolu İmam hatip Lisesi 11-C sınıfından Ayşenur Balaban kardeşimiz, yetenek kavramı üzerine akıllara takılan sorular sormuş ve cevaplarının peşine düşmüştür. Ünlü düşünürlerden örnekler vererek yetenek kavramını irdelemiş okuyucularımıza faydalı olacağını temenni ederiz.
"İnsanlar yaratılış bakımından aynı olsa da birbirlerinden farklıdır. Parmak izi, göz rengi, boy uzunluğu fiziksel farklılıklardandır. Ayrı zamanda mizaç, zekâ ve yetenek gibi fıtrattan tecelli eden soyut farklılıklar da bulunur. Anne ve babanın fiziki özellikleri kalıtım yoluyla çocuğa aktarılır. Peki bir soyut farklılık olan yetenek kalıtım yoluyla aktarılır mı? Yoksa yetenek emeğin ürünü mü? Yetenek kelime anlamıyla bir kimsenin bir işi anlama, yapabilme ya da bir etkiyi alabilme yeterliliğidir.
Guy De Mauppasant ise yeteneği şöyle tanımlar ?Yetenek özgünlükten doğar. Özel bir biçimde düşünmek, görmek, anlamak ve yargılamaktır.? Bilimsel olarak insanda doğuştan gelen bir yetenek bulunur fakat yetenek pratikleştirilmezse zamanla körelir. Bu teori hakkında Emine Zola´nın ?Kabiliyet olmadıkça sanatçı olunmaz ama çalışmadıkça kabiliyet bir işe yaramaz.? sözleri bulunmaktadır.
Yetenek öğrenilir teorisini ortaya koyan Polgar kendisinin yetersiz olduğu satranç alanında bir deney yapmak ister ve satranç oynamayı bilmeyen bir kadın ile evlenir. Satranç ile ilgili yüzlerce kitap alıp bilgi edinirler. Çocuklarına iki yaşlarından itibaren günde sekiz saat satranç pratiği yaptırırlar. Sonucunda en büyük kızları Suzan Dünya çapında en yüksek unvan olan ?Grand Master? unvanına sahip olur ve Polgar yeteneğin öğrenildiğini ispatlar. Bu örnek insanların yetenek ve özelliklerini genlerinden çok yetiştikleri ortam ve koşullara göre belirlendiği düşüncesini savunmaktadır.
John Locke ?a göre insan boş bir levha gibi dünyaya gelir. Tüm bilgilerimizin kaynağı alışkanlıklardır. Goethe ?İstekleriniz, içinizdeki yeteneklerin aynasıdır? sözüyle yeteneklerin isteklere göre şekillendiğini ifade eder. Orhan Pamuk´un günde on iki saat yazı yazdığını, en iyi programcılardan Steve Jobs ve Bill Gates´in günde on iki saat pratik yaptığını Shizuka Arakawa´nın altın madalya kazandıran hareketi yapabilmek için on dokuz yıl buz pateni çalıştığını ele alırsak Goethe´nin ne demek istediğini daha iyi anlarız.
Yetenek içimizde yatan tohum gibidir. Uykudadır veya ölüdür. Çoğu insan yetenek yanılgısına kapılır. Yeteneğinin başarılı olmaya yetmeyeceğine inanıp içindeki tohumu öldürür. Hâlbuki hiçbir insan yavrusu için konuşmak doğuştan gelen bir yetenek değildir. Sadece dikkat ve ilgi alanlarımızın belirli bir yöne kaymasına neden olabilecek genetik yatkınlıklar mevcuttur. Bu sebeptendir ki bebekler etrafındaki sesleri inceleyerek dil gelişimini üç yılda tamamlarlar. Özetle yetenek sadece kişinin kalıtıma dayanan ve öğrenmesini çerçeveleyen sınır olmamalıdır. Yetenek genetik yatkınlıklarımızın ve çevresel şartların etkileriyle oluşmaktadır ve büyük ölçüde emeğin ürünüdür."