5 Aralık Perşembe günü, yani Türk kadınına seçme ve seçilme hakkının verilişinin yıldönümü idi. 1934 yılında kadınlara sağlanan bu hak, o zamanlar için gerçekten çok ilerici bir gelişmeydi. Fransa, İtalya, Belçika, Yunanistan ve İsviçre gibi batılı ülkeler Türkiye´den çok sonra kadınlara bu hakları verdiler.
Bugün müslüman olduğunu söyleyen ülkelere baktığımızda, ne kadar iyi durumda olduğumuzu daha iyi anlamış oluruz.
Kadınlarımıza bu hakkı vererek, resmileştiren o zamanki hükümeti ve M. Kemal Atatürk´ü yürekten kutluyorum.
Peki bugün, yani 2018 yılı Türkiye´sinde, kadınların durumu nasıl?
Kendilerinin müslüman olduklarını söyleyenlerin tutumlarına, konuşmalarına, tavır ve davranışlarına bakacak olursak, durumun hiç iç açıcı olmadığını görüyoruz.
İlahiyatçı hocalarımıza bile tak etmiş olacak ki, kendilerini bu konuda yazılar yazma ihtiyacında hissediyorlar.
Durum gerçekten bu kadar vahim mi?
Ne yazık ki, evet.
Peki kadınlar, neden din ve özellikle İslam nedeniyle baskı altında tutuluyorlar?
Kadınlar, din korkusuyla neden sindirilmeye çalışılıyor?
Daha açık olarak şu soruyu soralım: ?Kadın ya da erkek olmanın, insanın kendi elinde olmadığı bir hayatta, kadınlar sadece kadın oldukları için neden ikinci sınıf insan muamelesi görmektedirler?´
Evet, tam soru bu olsa gerek.
Kendilerini müslüman olarak adlandıranlar hemen savunmaya geçecekler ve bunun aksini iddia edecekler.
?Ne münasebet efendim. Biz kadınlara çok değer veriyoruz. İslam, kadınlara değer veren bir dindir. İslam, kadınların mal gibi alınıp-satıldığı bir dönemde, kadına hak ettiği değeri veren en yüce dindir´ gibi.
İşte bu yüzden zaten yazımın başlığı İslam´da kadın değil, yeryüzünde ve İslam´da kadın.
İslam´da kadın konusu, bana göre, kadınların ele alacağı, haklarını kendilerinin arayacağı bir konu olmalı. Tabi, bu fırsatı ve imkanı bulurlarsa.
TV kanallarına bir göz atın. Kadın adaylar konusu ele alınan programlarda bile erkekler konuşmacı.
Özelde böyle programlar, genelde müslüman toplumlarda kadının durumu konusunda, benim gözlemlediğim hep şu olmuştur: ?Kadının değeri, kadınların hakları bizden sorulur mantığıyla yaşayan erkek güruhu´.
Temelde böyle bir bakışaçısı olunca, bunun üzerine İslam´ın yaklaşımını eklemek çok kolay. Dini kullanarak, cehennemle korkutarak kadınlar sindiriliyor.
Sindirilmeye alışmış olan kadınlar da, hem dinden ve hem de kültürden gelen olumsuzluklar yüzünden kendilerini ortaya koyamıyorlar. Tek-tük olumlu örnekler olsa da, genele baktığımızda durumun çok acı olduğunu görüyoruz.
Kendilerinin müslüman olduğunu ifade edenler, sizlere şunları hatırlatayım;
Bu kadar, açık-net bilgiler ve deliller varken, kendilerini müslüman olarak tanımlayan ve aynı zamanda da kadınları baskıyla sindirmeye çalışanlar olmasının dinle-İslam´la bir alakası yoktur.
Yeryüzünde kadınlar, erkeklerle eşit haklara, özgürlüklere sahiptirler.
İslam´ın geldiği dönemde Arap yarımadasında kadınların hor gorülmesi, aşağılanması, ikinci sınıf insan durumuna sokulması sebebiyle İslam, kadınların durumunu iyileştirmiştir.
Daha açık şöyle ifade edelim:
İslam´ın kadınlara sunduğu imkanlar, haklar en yüksek seviye değil; en kötü durumdan kurtarma sebebiyle en alt seviyedir.
İslam´ın kadınlarla ilgili tavsiyeleri, o zamanki durumu düzeltmek içindir. Kötü durumdan, iyi duruma çıkarmanın ilk aşamasıdır diyebiliriz.
Kadınlar ve erkekler eşit bireylerdir. Yukarıdaki örneklerde de, bu eşitliğin sağlanmasının başlama aşaması olduğunu görmekteyiz.
Kadın ve erkek diye ayırımın olması bile cinsiyetçiliktir.
Kadınların sorumluluğu, bağımsızlığı, iyi yada kötü olarak sıfatlandırılması kesinlikle erkeklerin selahiyetinde değildir.
İslam´ı kullanarak kadınları sindirmeye çalışanlar, kendi kişiliklerinde sorun yaşayan erkeklerdir. Yoksa bir erkek neden bir kadına baskı yapsın ki, öyle değil mi?..
Sevgi ve Bilgiyle kalın