Yılbaşına iki kala bitmeyen “yılbaşı” ve onun simgelerine dair saldırgan söylemleri genel olarak kendini yerli ve milli addedenlerden duyuyoruz.
Bu yerli milli söylemin daha ziyade dini referanslara dayalı olması her şeyden önce bu ülkenin %99,99 Müslüman olduğu varsayımını dikte ediyor.
Diyanet halkın %100’ünün vergisini tüketen bir kurum olarak geri kalan binde biri de gözetmeden bu ocağı ateşte tutuyor.
Diyanet‘in artık kanıksanan tutumunun verdiği özgüvenle bazen sokaktaki Noel Baba dekorlu bir emekçiye atarlanmak, bazen de Çin malı Noel Baba figürüne eziyet etmek gibi, akıl ötesi davranışlar hak ettiğinin çok altında bir eleştiriye mazhar oluyor.
Yerli olmanın faydaları üzerine bir oturuşta 300 gerekçe sayabilecek siyasi iktidar yandaşları, yazık ki bu toprakların bir sakini olan Noel Baba yani namı diğer Saint Nicholas’a yapılan bu vefasızlığa sessiz kalıyor.
Bu topraklara 1071 yılında giren Türkler tam 1000 senedir varlıklarını muhafaza ediyor. Bu büyük bir başarıdır. Ama aynı zamanda büyük mesuliyettir.
Anadolu dediğimiz topraklar, (ki Yunanca Anadolu’nun kelime anlamı Doğu manasındadır) Türklere vatan olmuştur. Bu vatanın tüm mirası da bizlere emanet edilmiştir.
Anadolu’nun özellikle şimdinin Yerli-Millicileri tarafından yere göğe konulmayan Osmanlı hakimiyeti döneminde, nüfusunun azımsanmayacak bölümü Hristiyan idi. Pek de hoşlaşılmayan Cumhuriyet dönemi ile beraber bu nüfus giderek bu toprakları terk etti.
Osmanlı’nın dinsel mozaiği yazık ki milliyetçi dalgaya yenildi. Adına birileri tehcir, birileri zorunlu göç, birileri felaket ya da soykırım desin sonucu değişmeyen gerçek, devamı olduğumuz Osmanlı’nın nüfusunda %10’u bulan Ermenilerin bugün deryada damlaya dönüşmesidir.
İstanbul-İzmir Rumlarından, Mardinli Süryanilere kadar ülkemizin tablosuna renk veren Hristiyanlar terk-i ülke etmiştir.
Bütün bu yaşanan süreci, seçimlerde cennet anahtarı ya da tapusu dağıtarak oy talep etmekten çekinmeyen mevcut iktidarın, çifte standartlı tarih anlatımı olarak da okuyabiliriz. İktidarın bir çok icraatında tabanın konsolide edilmesi için verdiği dini mesajların yılbaşı eleştirisindeki pervasızlığa da cüret sağladığına şüphe duymuyorum.
Elinde “kefere” icadı kamera ve mikrofonla yine ”kefere” icadı sosyal medyalarda yayınlamak üzere başörtülü bir kızcağıza “Sen nasıl Müslümansın da yılbaşı kutlayabiliyorsun?” sorusunu nakşeden sözde muhabir de her zaman iktidarın her dediğine yancılık eden gazeteye boşuna mensup olmuyor.
Peki daha Türkler Anadolu’ya girmemişken, daha Müslüman olmamışken ve hatta Müslümanlık ortada yokken Antalya ile Demre ilçesi Patara köyünde 15 Mart 270’de doğup, yine 73 sene sonra aynı yerde vefat eden Aziz Nikolas denilen zatın, dünyanın her köşesinde ve senede bir gün iyilik timsali bir rol model olmasından neden rahatsız oluyorsunuz?
Daha ortada Müslümanlık dahi yokken inançlı bir Ademoğlu olan Aziz Nikolas’ın 3 kızı kötü yoldan kurtarmak, yanlışlıkla idama mahkum eden askerlerin canını korumak gibi faaliyetleri olmuş. Pagan Roma İmparatorunun hapse atıp İstanbul’umuzu Doğu Roma’ya başkent yapan Konstantin’in hapisten kurtardığı Azizimiz İznikte şimdi müze-camii olan Ayasofya’daki konsüle de iştirak etmiş.
İthal veya yerli otomobilin olmadığı bir çağda Antalya Demre’den, Bursa İznik’e 55 yaşında gidebilen ve üstelik geri de dönebilen bu sebatkar adamın Allah aşkına ne kötülüğünü gördünüz?
Epihanus Hatunla Johanna Beyden olma, Patara açıklarındaki Gemiler adasında medfun*(gömülü) Aziz Nikolas beyin, Noel Baba kılığında tam 1800 sene sonra dünyada ve ülkemizde gezinmesinden neden gocunuyorsunuz? Bunda ne kötülük görüyorsunuz?
Patara köylü Aziz Nikolas’ın Amerika’yı kuran Avrupalıların geçmişlerindeki Hollandalı Sinterklaas denilen iyilik kaynağı bir hatıranın canlanması yoluyla, Santa Claus’a yani Noel Baba’ya dönüşmesi ise başlı başına bir hikaye.
Demreli Aziz Nikolas’ı dünyaya Noel Baba yapanlara teşekkür etmeyi unutuyoruz. Siyasi İktidar ise kendi devirlerinde Nikolas’ın çalınan kemiklerini, İtalya’dan geri istediğini unutacak kadar bugünkü yılbaşı suikastlerine sessiz.
Noel Baba’yı Demre’den dünyaya iyilik dağıtan bir yerlimiz olarak göremeyenler için önerim biraz ülkelerini, biraz dünyayı tanısınlar. Bol bol kitap okusunlar. Ellerindeki telefonları ekseriyetle Budist ve Şintoist’lerin imal ettiğini, sosyal medyaları keşfedenlerin Protestan olduğunu unutmasınlar.
Yeni yıl yeni umut demek.
Bırakın da bu umudun birazını da, Demre Patara Köyünden Aziz Nikolas bey namlı Noel Baba dağıtsın.