Türkiye’de siyasal tarih anlatısı her zaman problemli ola geldi. İdeolojik kurgunun gereği olarak tarih 'argüman hazinesi' haline getirilmeye çalışılıyor. Her türlü çarpıtma, yalan, iftira uygulanarak olaylar kullanışlı araç mesabesine indirgeniyor.
Sol-Kemalistlerin bu konuda ne kadar mahir olduklarını anlatmaya gerek bile yok. Geçtiğimiz gün farklı birçok sol grup tarafından ölüm yıldönümünde anılan Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın hayatlarına yaklaşım buna örnek olarak gösterilebilir.
Bu üç isim de silahlı örgüt yapılanmasıyla Türkiye’de ‘devrim’ gerçekleştirmek isteyen kimselerdi. Silahlı yapıların mantığı gereği cebren ve şiddete başvurarak faaliyet gösteren bu üç ismi kimse bu özellikleriyle anmaz. Onlar ideolojik tarih anlatısının bir sonucu olarak romantik devrimci kurgusallık içinde ‘daracığındaki üç fidan’dırlar!
Sol bu yalanı bütün bir memlekete dayatıyor. Yanlış anlaşılma olmasın kimsenin mücadele metodu ile doğrudan sorunumuz yok. Bizim açımızdan mesele, olmayan bir şey üzerine inşa edilen abartılı, gerçek dışı tarih anlatısında saklı!
Solun algı oluşturma ve manipülasyon gücü bir tek kendi kitlesini konsolide etmesini sağlamıyor. Sözde siyasi bilince sahip muhafazakar veya eski İslamcılar dahi solun söylemine ‘kendi meşreplerinden’ eklemlenebiliyorlar.
Solun eli silahlı ‘fidanlarına’ legal bir siyasi parti olarak CHP dahi sahip çıkıyor. Kemal Kılıçdaroğlu, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarını mezarı başında anıyor. Muhafazakar-dindarlar ise günahsız bir şekilde katledilen, meşru olmayan yollara tevessül etmediği halde mağdur edilen kendi insanlarının adını anmaktan bile geri duruyor! Deniz Gezmiş'e sahip çıkan muhafazakarlar İskilipli Atıf Hoca'yı görmezden gelebiliyor! Şehid İskilipli'ye kin kusanların militanlarına şirin Anadolu çocuğu muamelesi yapılıyor. Güler misin ağlar mısın?
Artık müdaheneciliğin de ötesinde olan bu kimlik krizi içindeki muhafazakarlar hemen öykünmeciliğe başvuruyorlar. Solun kurgusal anlatısını ‘yerlileştirilerek’ kendi mahallesine satan utanmaz tiplerin hezeyanlarına sol-Kemalistler epey gülüyorlardır muhakkak!
15 Temmuz’dan bu yana artarak devam eden yerlilik-millilik safsatası içinde Deniz Gezmiş’e dahi yer var! Hepten çorbaya dönen muhafazakarların kurgusal tarih anlatısının en başarılı örneklerini ise AK Parti Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) üyesi Metin Külünk ortaya koydu.
Külünk’ün sosyal medya paylaşımlarını ‘ağzı kulaklarında‘ olarak haberleştiren Oda TV aslında neyin ne olduğunu Külünk’ten daha iyi biliyor. Deniz Gezmiş'in 'tam bağımsızlık' mücadelesinin(!) mantığı İslami olana düşmanlık üzerinden şekilleniyordu.
Deniz Gezmiş’ten kurgusal ideolojik anlatısına argüman çıkarmaya çalışan muhafazakar siniklik mide bulandıracak görüntüler ortaya koyuyor. Kendi mahallesinin insanlarının adını anmaktan imtina edenler, solun gerçek dışı tarihsel söylemlerine eklemlenebiliyorlar. İnsan ne söyleyeceği bilemiyor bazen!
Kaynak: Haksöz Haber