Yerel siyasetin temel uğraşı alanı kentin yönetilmesidir. Kentte faaliyet gösteren kişi, kurum ve kuruluşların, yerel iktidar mücadelesi olarak da tanımlayabileceğimiz yerel siyaset; yerel düzeydeki kaynak ve olanakların kullanılarak, yereldeki yurttaşların mutluluk, refah ve adaletini sağlamak üzere, yerel iktidar ve otorite üzerinden toplumu idare etme sanatı olarak tanımlanabilir. Bir siyasal faaliyetin yerel siyaset olarak kabul edilebilmesi için, faaliyetin yerel düzeyde yapılıyor olması yeterlidir.
Yerel siyaset, küreselleşme ve yerelleşme tartışmaları neticesinde önem kazanmış bu da beraberinde siyasal katılımın farklı boyutları ile tartışılmaya açılması sürecini tetiklemiştir. Yerel ölçekte siyasal katılımın, katılımcılar açısından getirisi kendini gerçekleştirme olanaklarının artması şeklinde görülürken siyasal yapı açısından, sisteme meşruluk ve gerçekçilik olanaklarının sağlanmasıdır.
Yerel siyasetin Türkiye´de hiçbir zaman sağlıklı işlemediğini ifade eden Kemal Görmez, ?.. yerel siyasette hemşehri grupları, kimlik siyaseti yapanların öteki vatandaşlara göre hep daha etkili olduğunu? ifade etmiştir. 1980 sonrasında ise yerel siyaset kent rantının paylaşılması ekseninde şekillenmiştir. Yerel siyasetteki mücadele (hatta kavga) ise çoğunlukla bu rantı kimin kontrol edeceği üzerine yapılmaktadır. Bu mücadeleyi veren yereldeki siyasal seçkinler seçmen davranışlarını etkileyerek kendi rant düzenlerini kurma ve egemen kılma uğraşı içerisine girmektedirler.
Yerel Seçkinlerin Seçmen Davranışları Üzerine Etkisi
Türk siyasal sistemi üzerinde yakın dönemlere kadar etki eden bürokratik seçkinler ve aydın seçkinlerin etki düzeyleri günümüzde azalmıştır. Fakat, cumhuriyetin ilk yıllarında bürokratik seçkinlerin (tüm az gelişmiş ülkelerde olduğu gibi) yeni bir düzen kurma, batı kültürünü kitlelere benimsetme ve hatta ulusal bütünlüğü sağlama işlevi ile karşı karşıya kalmış olmaları onları siyasal sistem içerisinde güçlendirmiştir. Kışlalı´ya göre Ulusçuluk akımı da, geri kalmış ülke aydınları arasında doğal bir eğilim olarak ortaya çıkmıştır. Bu gibi ülkelerin önündeki en büyük engelin sömürge ya da yarı sömürge durumundan kurtulmak olması, ulusçuluk ideolojisini kendiliğinden gündeme getirmiştir.
Geçmişte bürokratik elitler ve aydınlar, seçmenin davranışlarını kendi ulusal görüşleri çerçevesinde etkileme ve yönlendirme çabasına girmişler, günümüzde ise çoğunluğunu sermaye çevrelerinin oluşturduğu, yerel eşraf ve sanayiciler, kanaat önderleri yerel siyaseti hem aktif roller üstlenerek hemşehrilerini etkileyebilmekte hem de herhangi bir siyasal yapıya dışarıdan destek sunabilmektedir. Temsili demokrasilerin zorunlu sonucu olarak ortaya çıkan siyasal elitler halkı ellerinin altında istenildiği gibi yoğurarak, istenilen fırınlarda pişirilen, istenildiği gibi şekil verilen iradesiz bir nesne olarak farz ettikleri uzun yıllardan bu yana ifade edilen bir olgudur.
Yerel Siyasal Mücadelede Kullanılan Araçlar
Siyaset yapmak için çeşitli araçlara ihtiyaç duyulmaktadır. Bunları; para, kitle iletişim araçları ve örgüt olarak sayılabilir.
Para
1848´lerin Fransa´sında Lamennaais´in ?Konuşabilmek hakkını kullanabilmek için altın gerekiyor, hem de çok altın biz ise yeterince varlıklı değiliz. Yoksullara susmak düşüyor? diyerek düşüncelerini savunabilmenin iktisaden güçlü olmayı gerektirdiğini vurgulamaktaydı.
İktisadi gücü elde tutan aktörler seçmen davranışlarına etki eden, çoğu kez de şekillendiren kitle iletişim araçlarını ya doğrudan ele geçirmekte ya da kitle iletişim araç sahiplerine finansman desteği sağlayarak seçmen eğilimlerini istenilen yöne kanalize edilmesini sağlamaktadırlar. Bu durumun sadece kapitalizm yaşanan dönemlere mahsus bir olgu olduğunu ifade etmek eksiklik olacaktır. Çünkü servet sahiplerinin her dönemde siyasal ağırlıkları olmuştur. (Marksistlerin önemli bir kısmı, para kimde ise siyasal iktidarın da onda olacağı görüşünü savunarak, kapitalist bir sistem içinde geçek bir demokrasinin var olamayacağı inancını savunmaktadırlar.)
Yerel siyasette profesyonelleşme, seçim propagandası yöntemlerinin gelişmesi ve çeşitlenmesi sonucu siyasi partilerin ve adayların seçim harcamaları artmıştır. Bu durum dar gelirli veya sabit gelirli vatandaşların seçimlerde aday adayı olarak dahi katılımlarında ortaya çıkan harcamaları kısmen veya tamamen bazı sermaye çevreleri tarafından para, hizmet veya mal olarak karşılanmasını gerektirmektedir. Yani yerel siyasetçiler iktidara gelebilmek için finansman sahiplerinin güçlerinden yararlanmak durumunda kalabilmektedirler. Bu durum da siyaseti finansman olarak destekleyen çevrelerin, sermaye odaklarının uzun vadede çıkar sağlama ve kentin yönetiminde sahne arkasında çeşitli roller üstlenmeleri gibi bir sonucu doğurmaktadır.
Paranın ve çıkar ilişkilerinin yerel demokrasi üzerinde bıraktığı olumsuz etki, seçmenlerin geleceğe yönelik umutlarını da olumsuz etkilemekte, siyasal ve toplumsal ahlak normları hakkındaki inançları zarar görmektedir.
Kitle iletişim Araçlarının Kullanımı
Günümüzde kitle iletişim araçlarının toplumları yönlendirmedeki başarısı, ideolojileri yaymadaki işlevleri, yeni imajlar yaratmadaki başarısı tartışılamaz hale gelmiştir
Görsel medya için en önemli şey izlenme oranları iken yazılı medya için tirajlardır. Her ikisi için de ortak olan yön haberlerin güvenilir olmasıdır. Eğer haberler güvenilir değilse o medya unsuru değersizdir. Bu nedenle medya ağı içerisinde bulunan her bir kitle iletişim aracı kendisini diğerlerinden daha güvenilir kılacak verilere ihtiyaç duymaktadır. Demokratik toplumlarda başlıca kitle iletişim araçları temelde şirket gruplarıdır. Bir televizyon şirketinin ya da gazetenin güvenilirliği zedelenirse, rekabet yüzünden piyasa paylarını da yitirecektir.
Yerel medya için en zor olan şey bir yandan yerel siyasette iktidarı elde tutan siyasal yapıya yakın durmak ve böylece bilgiye erişebilecek kanalların açık kalması sağlamak ve maddi yardımları alabilmek öte yandan bağımsızlığını koruyabilecek kadar tarafsız ve mesafeli olmaktır.
Medyanın ülke siyasetleri ve yerel siyaset üzerindeki etkisi son otuz yılda meydana gelen teknolojik ilerlemelere paralel olarak artmıştır. Kamuoyu oluşturmadaki etkisi her geçen yıl biraz daha artan medya araçları 1960´lı yıllardan sonra skandal siyasetinde önemli roller üstlenmişlerdir. Dünyanın dört bir yerinde peş peşe patlak veren skandallarla ülkelerin siyasi sistemleri sarsılmış, birçok ülkede siyasi liderler sıkıntılı dönemler yaşamışlardır. Alman Hristiyan Demokratların lideri Helmut Kohl, Hindistan da Kongre partisinin lideri Narasimha Rao, ABD Başkanı Clinton ise yakın tarihte skandal siyaseti ile sarsılmışlardır.
Skandal siyasetinin en üst aşaması yargının ya da parlamentonun soruşturma başlatmasıdır; bu soruşturmalar sonucunda davalar açılmaktadır. Bunun sonucu olarak hapse giden siyasi liderlerin sayısı giderek artmaktadır. Castells´e göre bu süreçte savcılar, yargıçlar ve soruşturma komisyonu üyeleri medyayla karşılıklı faydaya dayalı bir ilişki içindedir. Medyayı hesaplı sızıntılarla beslerler bunun karşılığında medya da onları korur. Medyanın kahramanları haline gelirler, hatta bazen medyanın desteği ile başarılı siyasetçiler olarak isim yaparlar.
Ülke siyasetlerinde yaşanan bu ve benzeri skandalların yerel ölçekte olanları da yerel siyaseti etkilemektedir. Örneğin Şişli eski belediye başkanı Gülay Aslıtürk´ün yolsuzluk skandalı, İSKİ Genel Müdürü Ergun Göknel´in rüşvet skandalı, İstanbul´un eski belediye başkanı Bedrettin Dalan´ın imar yolsuzluğu bir çırpıda hatırlanabilen olaylardır.
Medyanın takip ettiği skandal siyaseti politikasında fiilin işlenip işlenmediği, işlenmişse fiilin boyutu çoğunlukla geri planda kalmakta, haber olarak sunulan hemen her şey kamuoyunda doğru olarak algılanabilmektedir. Skandalların etki güçleri medyanın yaptığı yayınlar ile artırılmakta ve bir anda aslında lokal olan bir sorun bütün bir ülkeyi etkiler hale gelebilmektedir. Medyanın, siyasal gündemin belirlenmesi sürecinde, çok çeşitli roller de üstlenebildiği bir gerçektir. Medya, eş zamanlı olarak olaylar ve hikâyeler üretirken, olayları haberleştirerek aktif bir rol içine girebilmektedir. Mevcut enformasyonu toplama ve yeni enformasyon aktarmanın ötesinde, hangi konuların politik gündemin bir parçası olacağını belirlemeye çalışmakta ve diğer politik aktörlerin yapabileceği gibi, gündemleri etkileyerek politika sürecinde, politik oyuncular haline gelebilmektedir. Böylece medya, sadece bazı konuları öne çıkararak gündemin içeriğini etkilemekle kalmamakta, aynı zamanda politika sürecinin tabiatını ve eylemlerini de etkilemiş olmaktadır.
Medyanın siyaseti etkileme yollarından bir başkası olan imaj oluşturma çalışmalarından söz etmemek eksiklik olacaktır. Seçmenlerin oy verme eğilimlerinin şekillendirilme yollarından birisi olan imaj oluşturma çabası, seçmen üzerinde istenilen olumlu etkiyi bırakabilme çabalarının toplamıdır. Hitap ettikleri topluma uygun imajlar tasarlayan ve başarıyla uygulayan siyasetçiler rakiplerini kolayca alt edebilmektedirler. Fiziksel özellikler, yürüyüş, duruş, eğitim, giyim tarzı, sempatik tavırlar vb. gibi özellikler kişinin imajını oluşturan önemli faktörlerdir. Siyasetçiler arasındaki yaygın bir görüşe göre siyasetin yarısı imaj oluşturmak diğer yarısı ise insanları gerçeklerden bağımsız olarak o imaja inandırmak sanatıdır.
Günümüz siyasetinde profesyonel reklamcılar tarafından oluşturulan imajların yaygınlaştırılması ve zihinlere yerleştirilmesi işlevi ise kitle iletişim araçları tarafından sağlanmaktadır. İyi rol yapabilen, hitap ettiği grubun hoşuna gidecek davranışlar sergileyen bir aday aslında kendinde olmayan özellikleri ile kamuoyunu etkileyebilmektedir. Kitle iletişim araçlarının gücü ileri demokrasinin yaşandığı tüm batı ülkelerinde fark edildiği gibi Türkiye´de de fark edilmiş ve 30 Mart 2014 yerel seçim çalışmaları döneminde, yerel seçimlerde seçmen davranışları üzerinde etkili olmak isteyen partiler tarafından hem ulusal ölçekte yayın yapan basın organlarına hem de yerel yayın yapan çeşitli basın organlarına ilanlar verilmiştir.
Sayı ve Örgüt
Her bireyin tek oya sahip olduğu siyasal sistemde, sayı gücü çok önemli bir hale gelmektedir. Siyasal partiler hem ülke genelinde hem de yerelde iktidar olabilmek veya iktidarlarını koruyabilmek için kitleleri ikna etmek zorundadırlar.
Sayısal olarak çok olan kitleler ise ancak bilinçli bir şekilde bir araya gelerek örgütlü bir yapıya bürünmeleriyle toplumsal ve siyasal bir güce dönüşmektedirler. Sendikalar, kooperatifler, dernekler ve nihayet siyasal partiler bunun örnekleridir. Örgütlenmemiş çoğunluğa karşı örgütlenmiş azınlık her zaman daha etkin olmaktadır.
Türkiye´de özellikle iki binli yıllarla beraber güçlenen yerel idareler, yerel siyasetin önem kazanmasına neden olmuştur. Bu durum siyaseti, özellikle büyükşehir olan illerde önemli bir uğraşı alanı haline getirmiştir.
Siyasetin kendinde var olan güç olgusu çoğu kez onu cazip kılan en önemli unsur olurken kendisi gibi yaşayan, düşünen insanlara hizmet etme güdüsü de önemli faktörler arasında sayılabilir. Bütün bunların gerçekleşmesinin yolu ise kendi gibi yaşayan ve düşünenlerin siyasete olan ilgisini artırmak ve siyasal katılımını sağlamaktır. Bu sadece oy vermek şeklinde olabileceği gibi aktif roller üstlenmek şeklinde de olabilmektedir.
Yerel halkın siyasal katılımını sağlamak ve onların siyasal tercihlerini kendi düşünceleri paralelinde şekillendirmek için çaba sarf eden belediye başkanı, meclis üyeleri, encümen üyeleri, iktidarda olan siyasal partinin il başkanı, muhalefette olan siyasal partinin il başkanı gibi siyasal aktörler zaman zaman kayırma, iltimas, çeşitli bayındırlık işleri vb. gibi ilişkilere de girerek seçmen eğilimleri üzerinde etkili olabilmektedirler.
Yereldeki seçmenlerin eğilimlerini etkilemek üzere devrede olan kentin önemli sanayicisi, tüccarı ve sermeye çevreleri para, kitle iletişim araçları ve üzerinde etki alanı oluşturdukları örgütlü yapılar ile seçmenlerin eğilimlerini etkileyerek şekillenmesinde aktif roller üstlenmektedirler. Bu faktörlerden en etkini olan medyanın yerel siyaset üzerindeki etkisi son otuz yılda meydana gelen teknolojik ilerlemelere paralel olarak artmıştır. Kamuoyu oluşturmadaki etkisi her geçen yıl biraz daha artan medya araçları 1960´lı yıllardan sonra ülke bazında skandal siyasetinde önemli roller üstlenmiştir. Bu durum daha sonraki yıllarda yerel siyasette de etkin bir kullanım alanı bulmuştur.
Yerel siyaseti şekillendiren siyasal aktörler, kent kamuoyunu etkileri altına alarak onları istedikleri yöne kanalize edebilecek faktörlere de sahip olduklarından, siyaset belli zümre ve çevrelerin kontrolü altında olan bir alana dönmekte ve demokrasi tanımında var olan ?halkın, halk için, halk tarafından yönetilmesidir? ifadesi karşılığı olmayan bir tanıma dönmektedir. Yerel demokrasinin gerçek anlamda yerleşmesi ve siyasal katılımın artırılması için;
Nepotizm ve Kronizm, lobicilik, rant kollama faaliyetleri, politik dalavare ve benzeri durumlar yerel siyasete olan inancı azaltmakta ve siyasal katılımı olumsuz yönde etkilemektedir.
Belediye başkanı, belediye yönetiminin başı, temsilcisi ve yürütme organı olması dolayısı ile güçlü bir yerel siyasal aktördür. 6360 sayılı yasa ile büyükşehir olan illerde Büyükşehir belediye başkanı olan siyasetçinin siyasal gücü, il yönetimde tek güçlü siyasetçinin hâkim olduğu bir siyasal yapılanmayayol açmış olup bu durum otoriterleşme sakıncası taşımaktadır.
Yerel siyasal aktörlerden olan belediye meclis üyelerinin mesleklerine uygun komisyonlarda ve fakat yerelin müşterek menfaatlerini gerçekleştirmek üzere belediyenin bürokratları ile işbirliği içerisinde çalışması sağlanmalıdır.
Sivil toplum örgütlerinin bir ülkenin demokratikleşme sürecini etkileyebilmesi, siyasal alanda katılımcı bir yönetim anlayışının olmasına bağlı olduğundan, yerel siyasal kararların alınması sürecinde ilgili sivil toplum örgütleri ile iletişim kurulmalıdır.
Kent konseyi, kent yaşamında; kent vizyonunun ve hemşerilik bilincinin geliştirilmesi, kentin hak ve hukukunun korunması, sürdürülebilir kalkınma, çevreye duyarlılık, sosyal yardımlaşma ve dayanışma, saydamlık, hesap sorma ve hesap verme, katılım ve yerinden yönetim ilkelerini hayata geçirmeye çalışmak üzere organize olan yapılardır ve Belediye kanununun 76. Maddesi ile yerel yönetim yasasındaki yerini almıştır. Fakat yerel siyaseti belirleyen aktörler içerisinde olan Kent Konseyleri belediye başkanı ile kurulan çeşitli organik bağlar nedeni ile belediyenin faaliyetlerine eleştirel bir bakış geliştirmek ve hesap sorabilmek yerine belediyenin herhangi bir idari birimi gibi faaliyet göstermektedir. Bu durumun düzeltilmesi yerel demokrasiye olan inancı artıracaktır.
Yerelde siyaset yapmak isteyen siyasi partilere ve adaylara seçim çalışmalarını yürütebilmeleri için maddi destekler verilmelidir. Aksi halde yerel siyaset alanı ya sadece parası olan burjuvaya kalacak veya yerel siyasal elitlerin bir şekilde desteğini alabilen kişiler tarafından yapılabilir bir hale gelecektir.
Yerel siyaset, yerelin siyasal dinamikleri ve insan kaynakları ile şekillenmeli, siyasi parti liderlerinin kendi vizyonları, liderlik yetenekleri yerel siyaseti etkilememelidir.
Yerel siyasetin güçlenmesi ve siyasal katılımın artırılması için siyasetin manipülasyonlardan uzak tutulması çok önemlidir. Bu nedenle siyasal liderler, yerel siyasal aktörlerini belirleme sürecinde, yerelde çok titiz çalışmalar yaptırmalıdır.