karar.com'dan Sema Kızılarslan'ın konuya dair haberi…
İstanbul’da bebek acil hastalarını önceden anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk edip, ölümlerine neden oldukları iddia edilen 22’si tutuklu 47 sanıklı dava devam ediyor. Duruşmanın üçüncü gününde sanık ifadeleri alınmaya devam ediliyor.
Yenidoğan Çetesi lideri Fırat Sarı ilk gün oturduğu yerde değil. Duruşmanın birinci gününde en arka sırada oturan Sarı ortalara geçti. Yani seyirci kısmından daha da uzaklaştırılmış oldu. Polis önlemi en üst seviyede.
Dünkü duruşmada savunma yapan sanıklar arasında tutuklu hemşire Hasan Basri Gök, Duygu Hastanesi hemşiresi Deniz Korkmaz, Esenler Güney Hastanesi hemşiresi Hüseyin Günerhan, ambulans şoförü Hüseyin Gündüz ve 112 Acil Çağrı Merkezi hasta sevklerini yapan Fehmi Alperen bulunuyor. Sanıklar, suçlamaları reddederek görevlerini yasal çerçevede yerine getirdiklerini söylediler.
Sanık kürsüsünde sanık Cansu Akyıldırım var.
İddianamede TRG Hospital Hastanesi’nde başhemşire olan Cansu Akyıldırım ile TRG Hospital Hastanesi’nde çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanı olan Mehmet Gürül ile hastanedeki epikriz dosyalarında sorunlar olduğuna ilişkin iletişime geçtiği, Mehmet Gürül’ün örgüt yöneticisi Fırat Sarı’ya konuyu aktardığı ve Sarı’nın dosyaların tekrar gözden geçirilmesi gerektiğini belirtilmişti.
Reyap Hastanesi’nde hemşire olarak çalışan Sümeyye Nur Arslan’ın Cansu Akyıldırım ile epikriz konusunda iletişime geçtiği ve Cansu Akyıldırım’ın “Ben bu epikrizlerin hiçbir yerini savunamam Sümeyye” dediği dosyada yer aldı. İddianamede, TRG Hospital hastanesindeki hastaneden çıkmaması gereken epikrizlerin doktorlar tarafından doldurulmayıp başka hastanedeki hemşireler tarafından doldurulduğu ortaya çıkmıştı.
Sanık Cansu Akyıldırım: Savunmamı yapacağım evet. Soruşturmada ismi geçen hastanelerin bazılarında çalıştım. Üzerime atılı olan suçları kabul etmiyorum. Maddi çıkarım yok. Dolandırıcığı kabul etmiyorum. Herhangi bir örgüte de üye değilim.
Mahkeme Başkanı: Hastanenizde hayatını kaybeden bir bebek var. Bunu anlatır mısın?
Cansu Akyıldırım: Yabancı uyruklu bir bebek. Bebek geldiğinde mosmordu. Ben de kapıya en yakın olan kısma aldım. Oksijen verdim o arada Dursun Bey’i aradım; ancak ulaşamadım sonra İlker Bey’i aradım bebeğin durumunu anlattım İlker Bey’e. Dursun Bey 5 dakika sonra geldi lavabodaymış. Bebeği makineye bağladı. Çocuğa akciğer filmi çektik. O sırada bebeğe dokunurken elime bir şişlik geldi. Onu da Dursun Bey’e söyledim. Akciğer filmi çekilirken bebeğin kalbi durdu. Bebeğe 45 dakika boyunca müdahale ettik. Fakat bebek hayatını kaybetti.
'FIRAT SARI’YI BUNLARLA İRTİBATI KES DİYE UYARDIM'
Mahkeme Başkanı: İlaç satma olayını biliyor musun?
Cansu Akyıldırım: Bir gün sabah Fırat Sarı beni aradı işe bırakmak için evimden alacaktı. Evimin altındaki bir kafede çay içtik. Hasan Basri de yanımızdaydı. Ben ilaç olayını bilmiyordum. Hasan Basri Gök paraya ihtiyacı olduğunu hatta kredi çektiğini söyledi ve ilaç sattığını anlattı. İlaç satılma olayını orada öğrendim. Ben de o sırada Fırat Sarı’ya bunlarla irtibatını kesmelisin diye bir konuşma yaptım.
Yenidoğan Çetesi davasında üçüncü günde sanık kürsüsünde başhemşire Cansu Akyıldırım var.
Mahkeme Başkanı: Fırat Sarı ile samimiyetiniz nasıldı?
Cansu Akyıldırım: Fırat Sarı ile ilişkimiz vardı. 2021-2023 yılları arasında sevgiliydik.
Mahkeme Başkanı: Danışmanlık nedir, bu şirket ne yapıyordu?
Cansu Akyıldırım: Doktor Mehmet Gürül’le çalıştık. Herhangi bir sıkıntıda İlker Gönen ile görüşüyorduk.
Mahkeme Başkanı: Sadece danışmanlık mı yoksa tıbbi müdahale oluyor muydu?
Cansu Akyıldırım: İlker Bey, Mehmet Bey hangisi varsa o yapıyordu.
Mahkeme Başkanı: Sözleşmeyi kim yapıyordu?
Cansu Akyıldırım: Büyük ihtimalle hastane yöneticileri ile şirket arasında imzalanmıştır.
Mahkeme Başkanı: Hesap hareketleri var, ne diyorsun?
Cansu Akyıldırım: Kolluk fezlekesinde de anlattım. 2022-2023 yılları arası olabilir. Ben Birinci Hastanesi’nde çalışıyordum. Şirketten Fırat Bey bana aylık para atardı. Hemşirelere motivasyon olarak dağıtırdım.
Cansu Akyıldırım: Denetim raporlarını Fırat Bey'e iletiyordum. Danışmanlık hizmeti aldığımız için atıyordum. Yenidoğan yoğun bakıma lazım olacak ilaçları alabileceğimiz eczane yoktu. Gece kapalı oluyordu. O dönemde de sabah çok erken denetime geldiler. O yüzden böyle bir cevap verdim.
Mahkeme Başkanı: Dış nöbetçilerinin denetimde görünmesini istemediniz yani.
Cansu Akyıldırım: Sigortasız oldukları için alanda olmalarını istemedim.
Mahkeme Başkanı: Curosurf ilacıyla ilgili ne diyeceksin?
Cansu Akyıldırım: Hasan Basri beni alacağını ama öncesinde bir şey konuşacağını söyledi. Hasan Basri ile Doğukan’ın ilaçları sattığını öğrendim. 20 kutu satıp para aldıklarını söylediler.
Mahkeme Başkanı: Başka Curosurf satan kişi var mı?
Cansu Akyıldırım: Hasan Basri’nin deyimiyle Hakan Doğukan Taşçı’yla beraber sattıklarını söyledi ama gözümle görmedim.
Mahkeme Başkanı: Mehmet Gürül’le görüşmende “Entübeyi eklememiz lazım” demiş. Sen de “Valla bilmiyorum hocam” demişsin. Epikrizde yazılan kan gazıyla kayda geçen kan gazı aynı değilmiş.
Cansu Akyıldırım: Denetimle ilgili. Akciğer raporları hasta raporlarında var. Rutin olarak taburcu dosyalarına koymuyorduk. Bebeklerin entübe olduğu bilgisi yazmıyordu. Radyoloji doktorunun şablonunda yer almıyordu. Konuşma da buna yönelik. Dosyalar faturalandırıldığı için tekrardan herhangi bir şey değiştirilemeyecek. Kan gazlarına baktığımda basılı olan kan gazıyla basılanın aynı olmadığını Mehmet Gürül’e ilettim.
Cansu Akyıldırım’ın Avukatı: Bakırköy’de de yargıç var, bunu unutmayın.
Mahkeme Başkanı: Biz de burada maddi gerçeği ortaya çıkarmak için çalışıyoruz. Adaleti sağlamak adına elimizden geleni yapıyoruz.
Bağcılar Medilfe Hastanesi hemşiresi Çağla Durmuş, Yenidoğan Çetesi soruşturmasında şüpheli hemşirelerden biri olarak tutuklu sanık sandalyesinde.
Sağlık Bakanlığı müfettişlerinin hazırladığı "Uzman Görüşü" raporuna göre, Çağla Durmuş, soruşturmada adı geçen kilit isimlerden biri. Raporda, 26 Kasım 2023 tarihinde devlet hastanesinde doğan Ayaz K. isimli bir bebeğin kalp yetmezliği nedeniyle özel bir hastaneye sevk edildiği bilgisi yer alıyor. Ancak sevk edildiği hastanedeki yoğun bakım ünitesinin yetersiz olduğu ve bebeğe müdahale sürecinde ciddi ihmaller yaşandığı belirtiliyor.
Durmuş, şu an Mahkeme Başkanı’nın karşısında.
Mahkeme Başkanı: Savunma yapacak mısın?
Çağla Durmuş: Savunmamı yapacağım. Herhangi bir örgüte üye değilim. Ortada bir örgüt var mı, onu da bilmiyorum. Örgüt olduğunu da düşünmüyorum.
Hiçbir hastayı ihmal eden veya ölümüne neden olacak bir şey yapmadım.
Hastane maaşıyla geçinen biriyim. Kimseyi dolandırmadım. Bu iddiaları kabul etmiyorum.
Mahkeme Başkanı: Ölüme ilişkin olarak ne diyorsun?
Çağla Durmuş: Kabul etmiyorum.
Mahkeme Başkanı: İlker Gönen ile aranızdaki konuşmalara ne diyeceksin? "Hocam Karakoç ex şu anda kalp atılması 80 saturasyon 30 ama 80'nde adrenalin ile yani, ölü morlukları falan da oluştu, aileye de kötüleşti diye haber verdik, birazdan ex kabul ederiz.” diyorsun.
Çağla Durmuş: Bu konuşmada düşünmeyi bırakmaktan bahsediyorum. Sadece serzenişte bulunuyorum.
Mahkeme Başkanı: Malzeme eksikliğinden şikayet ediyorsun.
Çağla Durmuş: Malzeme sıkıntısı yönetimden kaynaklıydı. Bir dönem gerçekten sıkıntı yaşanıyordu.
Mahkeme Başkanı: Hemşire Akyıldız’la bir konuşman var. "İnşallah dosyalara bakmazlar" demişsin.
Çağla Durmuş: Efendim, o dosyalar taburcu işlemleri yapılmış, ancak henüz epikrizleri yazılmamış hastalara ait. Denetimciler bunu sıkıntı yapabilir diye belirtmiştim.
Mahkeme Başkanı: Epikrizler günlük yazılmıyor muydu?
Çağla Durmuş: Günlük yazılmıyordu efendim, bu hekime kalmış bir karar.
HAYATINI KAYBEDEN KARAKOÇ BEBEK İLE İLGİLİ İTİRAF
Mahkeme Başkanı: Karakoç bebeğin ölümüne ilişkin senin hakkında dava açıldı. Neler diyeceksin?
Çağla Durmuş: Karakoç bebek kötüleştiğinde ben o sırada bilgisayarda bazı işlemler yapıyordum. Bebek kötüleşti diye beni çağırdılar. Bebek kötüleştiği için entübe ettik. Hastaya müdahaleye başladık ve aynı zamanda mavi kod verdik. Bu süreçte damar yolunu açarak gerekli müdahaleleri yaptık ancak hasta dönmedi.