Yarım kalan vuslata ermeyen/eremeyen aşklar için söylenmiş Şark Bülbülü Diyarbekirli Celal Güzelses’e ait çok güzel bir türkü var;
Baxçamız beş ağaçtan
Sevdamız taştı baştan
Felek fırsat verirse
Başlarıx yengi baştan
Sevdası bitmeyen ve asla pörsümeyen aşıklar için son nefese kadar sevgiliye kavuşma umudu hep canlıdır.
Her bulamayış, her hüsran, aynı zamanda yeni aramaların/arayışların da başlangıcıdır.
Ömür biter yol bitmez misali, arayış bitmez!
Umudun bittiği yerde ise ömür bitmemişse bile yaşama sevinci bitmiştir.
Ceset, ruhun içine hapis olduğu bir zindandan farksızdır artık.
Kurtulmak istedikçe, çırpındıkça daha derin kuyulara düşer.
Bizim nesil ve bizden önceki bilmem kaç nesil Namık Kemal’den Ziya Paşa’ya, Mehmet Akif’ten Said-i Nursi’ye, Nazım Hikmet’ten Orhan Kemal’e, Necip Fazıl’dan Cemil Meriç’e… kadar ‘vatanı-memleketi-milleti-halkı’ kurtarma yolunda ömürlerini çürüttüler.
‘Ne vatan-memleket’ kurtuldu ve ne de ‘millet-halk’ huzura, refaha erdi.
Birkaç yüz yıldır adeta dipsiz bir bataklıkta patinaj yapıp duruyoruz.
Kürtçe, büyük ve zengin bir aileye mensup olanların yoksullaşarak çaptan düşmesi, fakir ve sıradan bir aileye mensup kişilerin ise yükselerek debdebe ve şatafat sahibi olmasını anlatan ‘Halk biz oldu, biz halk olduk’ anlamına gelen güzel bir atasözü var;
‘Em bune xalk, Xalk Bune em’
Evet!