Tarih: 20.11.2017 14:51

Yeniden Büyük Hayaller Kurmanın Zamanı

Facebook Twitter Linked-in

Zaman daralıyor ve hızlı akıyor. Dünyanın bu çarkı ağır işliyor. Müslümanlar hayatın içinde değil, dışında. Çünkü üzerine abanılan ve içinden çıkılmayan bir süreç yaşanıyor.

Müslümanların gönül ve ruh birliktelikleri var. Birbirlerini anlama, ilişkilerini sürdürme, tanıma bakımından diğer milletlere göre çok daha şanslıdırlar. Bu milleti birbirine bağlayan nedenler çok. Zorunlu hâlleri var. İbadetlerinde, günlük yaşayışında, ilişkilerinde vs.

Müslümanların hayal dünyaları da daraldı. Kapana sıkışmış gibi. Çıkış yolu bulamıyor. Yenilmişlik duygusu ağır basıyor. Bundan ötürü de değerlerinden ve hatta hayattan vaz geçmiş görünüyor. Kendisini dünyanın çarkına kaptırmış gidiyor.

Çözümsüzlüğün nedeni vazgeçiş. Gelecek duygusunun olmayışı. Geleceğe ilişkin hayal kuramayışı. Müslümanların temel sorunu bu. Böyle olunca ne ideal kalıyor, ne hedef, ne düşünüş, ne de çile.

 

Hayat ve geleceğe ilişkin yürüyüş tıkandı kimi kesimlerce. Bu uzun süredir böyle. Bir zamanlar iktidar olabilmek için Amerika ve İsrailsiz olmaz diyenlerin niyeti ne olursa olsun hedeften kopuştu. Dahası şu Siyonizm güdümlü cemaat hareketi de bunun bir sonucuydu. Birlikte yol alındı, koalisyon olundu, onlara olanaklar sonuna kadar sunuldu, onlar da kullandı. İşin içindeydiler. Onlar da o zaman imam hatip okullarının gereksizliğini savundular ve bunda da başarılı oldular. Sadece imam hatip okulları değil hemen bütün sivil kurumlar için bu geçerliydi. Dahası öyle bir söylem geliştirildi ki dini değerler ve ilkeler ile siyasanın yapılamayacağı bile söylendi. Bundan kasıt reel politik düşünüşün ağır basmasıydı. Çıkarı ve geleceği olmayan bir düşünüştü. Ne yazık ki sonuçları ortada.

Çıkar hırsı ve pragmatizm insanı sonu olmayan yollara sürükler ve uçurumlara götürür. Gelinen durum bunun bir göstergesi.

Geçen yüzyılın başında ana eksenden kopuş ve uzun süren sapma bu milletin hayrına olmadı. Düşünce birliğinden uzaklaşıldı. Her grubun bir yönü ve gidişi oldu. Hiç biri sağlıklı bir gidiş değildi, olamazdı.

Millet olma bilincimizi yitirdik. Devlet olma duygumuz küçüldü, sınırlandı. Küçük olana odaklandık. Büyük hedeften iyice uzaklaştık. Müslüman olmanın gerekliliği olan ümmet ruhu tükendi. Kimsenin kimseye sevgisi, bağı ve ilişkisi kalmadı.

Kendimize küçük küçük putçuklar oluşturduk onları kutsamayı sürdürüyoruz ve avunuyoruz. Büyük hedeften yoksun kaldık.

Yeninden milletimizi, ümmetimizi, devletimizi ve medeniyetimizi oluşturmanın hayalini kurmamız gerekiyor. Daraldıkça, küçüldükçe öğütülüyoruz. Kendi kendimizi öğütüyoruz. Bunları ortadan kaldırmanın düşüncesini bile geliştiremiyoruz.

Yetememizlik duygusu daha ağır basıyor.

Geçmiş zamanda düşlenen hayaller, adım adım yürünen ve ilerlenen yoldan sapıldı. Yaklaşık yetmiş yıllık emekler boşa çıktı. Küçük kazançlar büyükmüş gibi algılandı. Oysa bu küçük ayrıntılar zaman içinde eridi gitti. Bir başka yöne gidildi. Zaten en küçük sapma insanı ana hedeften uzaklaştırıyor.

Kendi kavramlarını oluşturamayan, düşünemeyen geçmiş birikimden vazgeçiş asıl yıkım oldu.

Bu sapaktan kurtulmanın zorlukları yaşanıyor. Çünkü kitleler bu sürüklenişten razı olmuş gibi görünüyor. İstense de dönüşü zor olacak.

İnsanlar yol yorgunu. Düşünme gücünü, yeteneğini, bilincini yitirdi.

Hayal kurma özelliklerine sahip olamıyor artık. Kısa süreli, çıkarı önceleyen düşünüş biçimi ağırlıkta. Çile göze alınamıyor. Kolaycılık daha baskın.

Gelecek düşü olanlar zorlukları göze alacaklar. Kendi çıkarlarını öncelemeyecekler. Büyük hedefe uzun vadede varılacağı bilincinde olacaklar. Müslümanların başka seçenekleri yok.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —