Yeniçağ yazarı Servet Avcı’nın, gazetesinin manşete çekerek sahiplendiği bugünkü (21 Şubat) yazısında sıraladığı yeni cumhurbaşkanı kriterleri şöyle:
Seçildikten sonra bir partinin, bir zümrenin, bir siyasî ekolün veya ittifakın değil, gerçek anlamda herkesin ama herkesin Cumhurbaşkanı gibi davranmaya kararlı…
***
Cemaat, tarikat veya STK’ların alanlarının dışına çıkmasına izin vermeyecek, devlet hiyerarşisini bu yapıların etkisine açmayacak… Bu anlamda katı tedbirleri hayata geçirecek… Hiyerarşiyi ve hukuk düzenini herhangi bir aidiyete bozdurmayacak…
***
Herhangi bir mezhep, ekol, siyasî görüşün pozitif ayrımcılığına prim vermeyeceği gibi herhangi bir mezhep, ekol ve siyasî görüşün negatif ayrımcılıkla itilmesine de izin vermeyecek… ‘Bölücülüğü ve terörü çağrıştırmayan’ her akıma eşit mesafede adaletle davranacak…
***
Adaleti kürsülerdeki yalnızlığından çekip alacak, o adaleti gerçekten ‘devletin dini’, aklı ve bilimi ise o ‘devletin mezhebi’, hâline getirecek…
***
Kamuya personel alımında, özel yetenek isteyen veya ülke güvenliği gibi hassasiyet gerektiren alanların dışında, mülâkatı kesinlikle kaldırmaya yeminli…
***
Onlarca yıldır her gelen iktidarla iş tutup kamu kaynaklarını hortumlayan haramîlerle yürümeyecek… Devletin tüm ekonomik ilişkilerini ve ihale düzenini ‘ayrıcalıklı’ kişi, grup ve holdinglerin pençesinden kurtarıp, adil, şeffaf, denetlenebilir bir zemine kavuşturacak…
***
“Helal, haram, kul hakkı, yetim hakkı” gibi kavramları kürsülerde ve dillerde edebiyat olmaktan kurtarıp, onu hem kendi hayatına hem de devlet hayatına hâkim kılacak…
***
İstişareye önem verecek, millet iradesinin en büyük temsilcisi Meclis’in ve parlamenter sisteme dönüşün önünü açacak…
***
Yakın çalışma arkadaşlarını, eşten, dosttan, dalkavuktan, evet efendimcilerden, yandaştan, hemşeriden değil, ehliyet ve liyakat sahiplerinden, temsil kabiliyeti olanlardan, namuslu ve dürüst insanlardan, gerekirse ‘hayır’ diyebilenlerden seçecek…
***
Kamusal alanda lükse, şatafata, israfa asla izin vermeyecek… Halkın bir bölümü bile olsa, sıkıntı çekiyorsa, o sıkıntının altına omuzunu koyacak, dert edecek, asla yok saymayacak…
***
Bu zorlu coğrafyada birliğimizin en büyük gücümüz olduğunu bilecek, kamplaştırma, ötekileştirme, düşman görme, yaftalama gibi illetlerden uzak duracak… Ayrımcılığın kısa süreli kârına kapılmayacak, kucaklayıcılığın devlet-ebet-müddet çizgisine katacaklarından emin olacak…
***
Adım atarken, gelecek seçimleri değil, gelecek nesilleri, partinin veya partizanların kârını değil, milletin topyekûn kârını, eş-dost-yandaşın çıkarını değil, kamunun çıkarını tercih edecek…
***
‘Milletinden korkmayan devlet, devletine güvenen vatandaş’ düzenini hâkim kılmak için kararlı davranacak… Hukuk devletinin üstünü değil, altını çizecek… Adalet kurumunun itibarını, bütün itibarların temeli sayacak…
***
Ülkedeki göçmen varlığının ve genel demografik değişimin ülkeyi bir şelalenin kırılma noktasına doğru sürüklediğini görme ferasetini gösterecek, hukukî ve insanî tedbirlerin önünü açacak…
***
Mustafa Kemal Atatürk’ün “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir” sözüne ve cumhuriyetin kurucu değer ve ilkelerine, millî devlete sadık kalacak…
Kaynak. serbestiyet.com