Tarih: 17.02.2020 10:34

Yeni Rejimin Bekçileri

Facebook Twitter Linked-in

Neredeyse hiç dizi seyretmem ama bir diziden yansıyan sahne ilgimi çekti.
Bekçilere dair yazdığım yazının üzerinden fazla zaman geçmedi. 
İstanbul gibi ‘zamandan daha kıymetli çok az şey olan’ bir şehirde güvenliği “bir kimlik göster” diyerek sağlamaya çalışan bekçilerle insanlar arasında gerilimler giderek artıyor

Burada 2 tür tepkiden söz etmeliyiz…
AKP’nin özellikle kaybettiği İstanbul’da halkın çoğunluğunun muhalif olduğu bir gerçek. Hal böyleyken metro girişlerinde ‘bir kimlik görelim’ şeklindeki uygulamanın bu kesimlerde huzursuzluk yarattığına şüphe yok.

Diğer tarafta gerçekten de güvenlik sorunu yaratma potansiyeli olan insanların da, bu kimlik sorgulamasına fiziksel mukabele ettiklerini görmeye başladık.

Cebinde taşıdığı bıçakla bekçi yaralayan kriminal vakaları görmeye devam etmek istemeyiz.

Cebinde bıçak olan bir adama tesadüf edilmesi uygulamanın başarısına delalet etmez. 10 bin bekçi her gece belki 50’şer kişiden 500 bin kişiye kimlik soruyor. Bunlardan birinde böyle acaip bir durum olmasından daha doğal ne olabilir?
Oysa ki aynı gece kimliği sorulan 499.999 kişi boşuna rahatsız edildi, yolundan edildi, işine geciktirildi.

İstanbul Etiler metrosunda akşam henüz saat 8’de yapılan kimlik kontrolünden beklenen fayda ne olabilir? Vatandaşı üzmek, onu mutsuz etmek için bir sonraki adım evlere gelip kapı çalmak değilse nedir?

Evler insanların sorumluluğunda, sokaklar ise devletin mesuliyetindedir. Devlet vatandaşının hangisi sorun yaratabilir hangisi yaratmaz anlamak için çalışma yapmakla mükelleftir. Bunun kararını sınırlı bir eğitimden geçmiş lise mezunu bir kesime bırakmak ağır bir acziyettir.

Benzer kolaycı tavrı yıllardır trafik denetimlerinde gördük. Trafiği tehdit edip etmediğinden bağımsız biçimde yola çıkan araçları rastgele durduran trafik polislerinin ceza kestiği, ehliyetlerine el koyduğu sürücü sayısı artarken kaza istatistiğinde en ufak iyileşme olmadı.

Trafik denetimi, hele ki günümüz teknolojik imkanları ile, rahatlıkla tehlikeli araba kullananı ayrıştırmaya yeterliyken, tüm araçları durdurmak kolaycılıktır.
Ülkeye giren milyonlarca sığınmacının bazı semtlerin, ilçelerin, illerin demografisini bozabilecek kadar denetimden uzak yerleşimleri de aynı kolaycılığın bir sonucu değil mi?

AKP ülkeyi toptan yönetmeyi kafasına koymuş durumda.

Bireyselliğin, yaratıcılığın ve inovasyonun çağında bizi sürekli durduran bir yönetimle yüzyüzeyiz.
Üstelik biz hiçbir kusur işlememişken buna tabi oluyoruz.
Ne hikmetse ne trafik kazaları azalıyor, ne şiddet.

Başarısızlıkla malul politikalar kendisini bu kabil bir düzeltme ile korumaya çalışıyor.
AKP devraldığı ülkede olmayan metodları kalıcılaştırmaya çalışıyor.

Bekçilerin uğradığı şiddet bekçilerin varlığını gerekçelendiriyor. Bakın ne kadar kötü insanlar var sokaklarda söylemi sıradanlaşıyor.
İnsanlar sokaklardan uzaklaştırılıyor ve sokaklar daha da ıssız hale geliyor.

Özgürlüğün sadece oy vermek ve yönetilmek olmadığını, güvenliğin ‘bizim güvenilir olduğumuzu devlete ispat manasına gelmediğini’ anlamak gerekiyor.

Devlet bize güvenli yollar, şehirler, sokaklar, mahalleler sağlamakla yükümlüdür.
Bunun yolu adım başı kontrol değildir.

Kontrol edilecek olanı bulmak ve yaptığı kontrolün biri değilse de, ikincisi hedefi tutturmak zorundadır. Her gece yolda gezen herkese “nereye gidersin?” diyerek sağlanacak güvenlik, bir süre sonra gerçekten güvenlik problemi yaratacak insanlar için savunma alanına dönüşecektir.

Yanlıştan dönmek erdemdir.
Bekçilerden gerçekten randıman alınmak isteniyorsa hırsızlık istatistikleri, şiddet eğilimli eşlerden muzdarip kadınların evlerinin çevresi, ıssız sokak aralarında yürümekten ürkenlere destek verilmesi gibi mantıklı alanlara yatırım yapılmalıdır.
Güvenlik kameraları ile dolu metro istasyonları değil gözden uzak noktalarda olup bitenler sorgulanmalıdır.

[Sevgili Babam da emekli bir bekçidir. Ona ve eski meslek erbabına sorulsun bu işin aslı astarı. Mevcut acemiliklerden evladır.]

Vergilerimizle maaşları ödenen her bir bekçinin semtinde; hasıl olan güvenlik problemleri kamuya açık biçimde sunulmalı, ödenen paranın son kuruşuna kadar helal edilmesi sağlanmalıdır.
Bütün bunları göz ardı edip, ‘bekçiyle güvenlik tesis edeceğiz’ demek, ancak ‘bekçilerle sizi raha
tsız edeceğiz’ demektir.

 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —