Sait Alioğlu Yazdı;
"Ufuk insan profilinin, her alanda olduğu üzere siyaset alanında da oluşması pek zor olmamakla birlikte, onun bir proje dahilinde değil, apaçık bir şekilde insanların, grupların, bir bütün olarak toplumun siyaset alanının bir rant alanı olarak görmemesine ve o şekilde tavır ve tutum alınmasına bağlıdır.”(1)
Geçmiş dönemlerde, demokrasinin sözde bu kadar revaç bulmadığı ve onun ürettiği kültüre uygun davranışların ortaya konulmadığı savına binaen, büyük oranda İslam’dan ve onun toplum nezdinde bıraktığı kalıcı çizgiyi takip eden anaç insanların yapıp ettikleri ufuk insan profilini şekillendirmiştir.
Bu profil, katı Kemalist jakoben dönemlerde de, İslam kültüründen aldığı güçle insana hizmeti esas alan insanları ufuk insan seviyesine yükseltmiş ve onu o makama uygun görmüştür.
Bu profile uygun insanların önemli bir kısmının da mektep, medrese ve akademiden değil de, öteden beri tevarüs edegelen İslam kültürü çerçevesinde kendini konumlandıran alaylı bir eğitim, öğretim ve terbiyeden geçtiği düşünülürse, ufuk insan olmamın ne denli önemli ve zor bir iş ve görev olduğu; yükümlülük gerektirdiği görülecektir.
Bundan önceki yazımızda da vurgulamıştık. Böylesi önemli ve zor bir iş ve görev dikkate alındığında, ufuk insan sayısın bir hayli az olduğu kabul edilecektir.
Sayıca az oluşlarına bakıldığında, şimdiki siyasi ortamda da, ufuk insanların varlığı, bu azlığa ve icra ettikleri göreve binaen, reddedilemez bir değere sahip olduğu da kendiliğinden ortaya çıkacaktır.
Bir de, günümüzde siyasi arenada ufuk insanların önemli bir kısmının iyi ve iyiye yönelik çabalarının, basit ve günlük siyasi mülahazalarla iç edildiği de görülmektedir.
Bu sakil durumlar ister istemez, şevkleri kırmakta, umutları tüketmekte ve geleceğe yönelik karamsar tablonun oluşmasına sebep olmaktadır.
Bu sakil durumun adı da ne yazık ki, karşımıza, onu tepe tepe kullanan bedbaht politik zevattan dolayı demokrasi olarak çıkmaktadır. İşte, bu sakil durumları aşmak için yeni bir siyaset dili oluşturmak önem ve öncelik kazanmaktadır.
Bunu kim “ve nasıl” yapacak…
Burada, ortaya konulacak olan eylem için “neden” ibaresi değil de, kim ve nasıl ibareleri söz konusu olduğuna göre, bunu gerçekleştirmenin, başlıkta da belirtildiği üzere elzemliği yani lüzumluluğu kendiliğinden öne çıkmaktadır.
Belki de mevcut siyasi partilerin tüm elemanları, bazı sebeplerden dolayı bu işi algılamayabilir, böyle bir şeye gerek duymayabilir, duymuş olsalar dahi harekete geçemeyebilir, ama ufuk insan olmayı kendine dert edinen insanların ve grupların buna kafa yormaları sonucunda elbette bir yol alınabilir.
İşte, o, yol alabilecek insanların bir araya gelip, kemdi düşüncelerini diğer düşüncelerle harmanlayıp ortaya yeni ve orijinal bir düşünce yapısı ortaya koymaları elzem olmaktadır.
Bu ufuk insan profilinin, hem geleceğin ihyası, hem bugünün anlamlı kılınması ve hem de toplumsal zeminde bir çözüme kavuşturulması gereken kalıcı” sorunların izalesi için bir araya gelmeleri, düşünce ve çözüm üretmeleri gerekir.
Kaldı ki, bir açıdan mevcut durum icabınca, geleceğe yönelik ciddi ve elle tutulur projelerin yokluğu sonucunda, parlamenter sistem çalışamaz hale gelmiş bulunmaktadır.
AK Parti’nin, uzun yıllara dayanan iktidarının giderek umut olmaktan çıkması ve muhalefetinde(CHP) buna binaen elde ettiği seçim üstünlüğünün pek de kalıcı olmayacağı gerçeği de göz önüne alındığında, yeni bir siyaset dilinin varlığı kendiliğinden kabul edilecektir.
İcranın başı olmasına rağmen, kendi kurucu arkadaşları ile yolunu ayıran, ama –istisnaları var olmakla birlikte- sonradan oluşan kadrolarla “ancak buraya kadar” yol alan Erdoğan’ın, oluşan sıkışıklığı aşabilmek için, ana muhalefet partisiyle mücadele değil, müzakere ile bir çıkış yolunu aradığı ve araladığı(daha doğrusu tüm taraflar açısından aranan ve aranılan) bir vasatta, yeni bir siyaset diline ve parti bazında ideolojik angajman farkı gözetmeden ufuk insan profilini oluşturulması gerekmektedir.
Diyelim ki, o dil vücut bulsun ve ufuklara yelken açılsın…
Devam edecek…
Kaynak: Farklı Bakış