Afganistan’da yeni dönemle birlikte Taliban’ın dünyaya vereceği mesaj ve icraatları Müslümanlar adına yıpratıcı veya yapıcı olabilecek bir yol ayrımına işaret ediyor.
Kamuoyuna servis edilen olumsuz görüntülerden özellikle kadın konusu ve özgürlük alanı ile ilgili yansıyanlara bakılırsa Taliban yönetimine şuan için bir tepkinin olduğu ortada.
Ancak bunun tersi de söz konusu. Bazı çevrelerde bir İslam devrimi havasında karşılanan Taliban hareketinin Afganistan’a ne getireceği de heyecanla bekleniyor.
Taliban rejiminin uluslararası aktörlerle olan ilişkisi de anlaşılmaya çalışılıyor. Son dönemde Çin’le görüntü verse de ABD ve Çin ikilisinden hangi bloğa yakınlaşacağı merak konusu olarak takip ediliyor.
Taliban’ın Müslüman kimliğiyle dünyaya vereceği kötü imajdan ve her türlü olumsuz mesajdan açıkçası herkes tedirgin. Umarız İslam’a ve Müslümanlara ağır bedeller ödetecek icraatları olmaz. Tüm dünyada yapılan olumsuz propagandalarla temenni ederiz korktuğumuz herhangi bir durumla karşı karşıya kalmayız.
Müslümanlığı tercih etmesi muhtemel kişileri önleyici bir durum meydana gelmez. “İşte girmek için can attığınız İslam budur” konulu bir anti propaganda çalışması olmaz. Son tahlilde İslamofobi’nin tandırına odun taşımaz.
Toplum mühendislerinin ve din sosyologlarının 2050-2100 projeksiyonunda değerlendirdikleri, gelecekte yükselen değer olarak İslam dinine yönelmesi muhtemel kimselere karşı engel olma ve bir ön alma hareketi olarak Taliban’ın önü açıldığına dair yorumları küçümsememek gerekir. Yani her zaman senaryoda bekletilen Amerikan projelerinden birine daha mı şahit olacağız? Bunu zaman gösterecek.
Dünyanın jandarması konumundaki Amerika, Afganistan’ı görünürde istemediği halde, eliyle teslim ettiğine göre bir sürü soru işareti var. Kaldı ki Afganistan’da yeni yönetimin nasıl şekilleneceği, masada ne konuşulduğu, arka planda hangi hesapların yapıldığı gibi hususlar meçhul.
Son birkaç gündür yaşananlara bakılırsa, Afganistan’da başlayan Taliban dönemiyle birlikte seküler, katı, laikçi çevrelerde din ve dini değerler konusunda bir kara propaganda hâkim olmaya başladı.
İslam’a, Müslümanlara ve İslam hukuk sistemi/şeriata, her fırsatta ağız dolusu hakaretlerden çekinmiyorlar. Esasen ülkemizdeki dindarlara ve iktidara karşı söyleyemediklerini Afganistan üzerinden ifade etmeye çalışıyorlar. Ve tabi, “Hepiniz Talibansınız!” diyerek.
Taliban, İslam adına yaptığını iddia etse de savunduğu değerlerin dinin ahlâki ilkelerine ne kadar uygun olduğu dikkatle tetkik edilmelidir.
Bugün ne laikçi seküler din düşmanı kesimin söylediği gibi; “Kahrolsun şeriat! Şeriatçılar iş başına geldi!” gibi ifadelerle bağırıp çağıran tipler gibi Taliban karşıtıyız ne de o safdil kardeşlerimizin söylediği gibi “Afganistan’da Müslümanlar yönetime geldi” diye sevinecek durumda değiliz.
Ancak şu hususun da altını çizmek gerekir. Taliban öncesi dönemde ülke büyük bir refah ve özgürlük içerisinde miydi? Hâlihazırda yıkık virane olmuş ve yıllarca komünizm ile kapitalizmin savunucuları arasında sıkışmış bir halktan ve coğrafyadan bahsediyoruz.
Kabul edelim ki; Taliban’ın başarısı Afgan cihadının ve Afgan yerel dinamiklerinin bir sonucudur. Ancak başarısızlığı tüm Müslümanlara fatura edilecektir.
Afgan İslam Cumhuriyeti ilan etmekle her şey çözülmüş sayılmıyor. Bir şeye İslami demek onun dinin en doğru yorumunu barındırdığı anlamına da gelmez. Bu noktada halkın huzuru ve özgürlüklerin temini önemlidir. İslam’ın yüksek değerlerinin ön plana çıkartılması önemlidir.
Örf ve adetler içerisinde yozlaşmış bir şeriat yorumu Müslümanların imajına ciddi zararlar verebilmektedir. Bu nedenle derinlikli düşünebilen İslam’ın özünü sahih bir şekilde kavrayabilen bireylere ihtiyaç duyulmaktadır. Bu durum, Afganistan özelinde tüm İslam âlemi için de geçerli bir beklentidir.
Bütün bu uyarılar ve tespitler sonucunda mevcut Taliban yönetimine farklı bir cepheden bakarak temkinle yaklaşmak durumundayız. Bugün için hamasi ve duygusal yaklaşımlardan uzak durmak önemlidir.
Ama şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki Amerika her şeye rağmen başarısız oldu. 20 yılı aşkındır yaptığı zulmün içinde boğulup arkasına bile bakmadan ülkeyi boşaltmaya ve işbirlikçilerini tahliye etmeye başladı. Amerika evi gibi kanıksadığı Afganistan’dan çekilmek zorunda kaldı. İşbirlikçilerine de köpekleri kadar değer vermediğini gösterdi.
Ancak genel olarak bölgemiz Amerika için bir bataklık olmaya devam etmektedir. Afgan cihadı ve Afgan mücahitleri; bir nesli fikren, manen ve psikolojikman beslemiştir.
Evet! Bedelinin ağır olabileceği yeni ve zor bir döneme giriyoruz. Bu süreçte ülkemizde lehte ve aleyhte tutum ve davranışlardan kaçınmak gerektiği gibi ilgililerin de sonuçları iyi hesaplamaları gerekiyor.
Son olarak; elinde Kaleşnikof ve yerel giysileri ile bir Afgan mücahidinin görüntüsü ile son teknoloji modern silahları ve gücüyle kitlelere dünyayı dar eden emperyalistler mi hangisi daha tercih edilebilir? Karar sizin.