Muş ve Siirt´ten hayvanlarını otlatmak için Korkut ilçesindeki yaylalara gelen besiciler, koyunlardan sağdıkları sütle peynir yaparken, çocuklar da ailelerine yardım etmelerinin yanı sıra oyun oynayarak zaman geçiriyor.
Muş´a bağlı ilçe ve köyler ile Siirt´ten hayvanlarını otlatmak için Korkut ilçesindeki 2 bin rakımlı yaylalara çıkan besiciler, burada kurdukları çadırlarda yaşamlarını sürdürüyor.
Besiciler yaylalarda büyük bir özenle hayvanlarının bakımlarını yaparken, kadınlar da koyunlardan sağdıkları sütten peynir elde ediyor.
Yaylanın en neşeli bireyleri olan çocuklar ise anne ve babalarına yardım etmelerinin yanı sıra yük hayvanlarına binerek gezintiye çıkıyor, çeşitli oyunlar oynuyor.
Göçer Şahin Tokal, AA muhabirine, her yıl havaların ısınmasıyla kiraladıkları yüksek yaylalara geldiklerini ve hayvancılık yaparak geçimlerini sağladıklarını söyledi.
Yaklaşık 3 bin hayvanlarının bulunduğunu ve 9 kişilik bir aile olduklarını anlatan Tokal, tüm aile bireylerinin yaylada işlerin yürümesine yardım ettiğini dile getirdi.
"Doğal güzelliklerle iç içeyiz"
10 çocuk annesi 55 yaşındaki Hamide Karabulut ise sabah namazını kıldıktan sonra çobanlara yemeklerini hazırladıklarını, daha sonra koyunlarını sağarak sütü kaynaklarını anlattı.
Bu sütten elde ettikleri peyniri satarak geçimlerini sağladıklarını belirten Karabulut, "Boş zamanımız yok. Günümüz hep çalışmakla geçiyor. Yaşam çor zor. Tek geçim kaynağımız hayvancılık. Bu iş dedemizden, babamızdan bize miras kaldı. Biz de yapmak zorundayız." dedi.
Yayladaki gençlerden 18 yaşındaki Gülistan Karabulut ise sabah erkenden kalktığını, akşama kadar ev işleri yaptığını ve hayvanlarla ilgilendiğini anlattı.
İşlerinin zor olduğu kadar güzel ve renkli yanlarının da bulunduğunu ifade eden Karabulut, "Havanın serin ve temiz olması, dağı, suyu çok güzel. Doğal güzelliklerle iç içeyiz. Ama elektriğin olmaması, yağmurun yağması ve dünya ile bağlantımızın olmayışı zor geliyor." diye konuştu.
Siirt´in Kurtalan ilçesinden gelerek Korkut ilçesine bağlı Tanköy´de çadır kuran Cahit Çelik ise büyük zorluklarla elde ettikleri süt, yağ ve peyniri satarak geçimlerini sağladıklarını söyledi.
Tüm ailesinin hayvancılıkla uğraştığını ve yaklaşık 2 bin koyunlarının bulunduğunu dile getiren Çelik, şehir gürültüsünden uzak, yüksek dağlarda doğayla iç içe bir yaşam sürdürdüklerini ifade etti.
"40 yıl önce çadıra gelin geldim"
14 çocuk annesi 60 yaşındaki Sabriye Çelik ise çadırda doğup büyüdüğünü ve hayatını yaylalarda hayvanların bakımını yaparak geçirdiğini anlattı.
Çelik, şöyle konuştu:
"Sabah erkenden kalkıyorum. Çayı kaynatıyorum, çobanlara yemek hazırlıyorum. Koyun sağıyorum, boş zamanımda ise çobanlara kışlık çorap ve eldiven yapmak için yün eğiyorum. 40 yıl önce çadıra gelin geldim, halen zor koşullarda çadırda yaşıyorum. Buna rağmen hayatımızdan memnunuz. Herkes hayvanlarına bakıyor, geçimimizi bu şekilde sağlıyoruz. Burada su sıkıntısı da yaşıyoruz. Her gün bulaşık ve çamaşırları yıkamak için eşeklerle yaklaşık bir kilometre uzaklıktan su taşıyoruz."
Okulların tatile girmesinin ardından ailesiyle yaylada kalan ortaokul 3. sınıf öğrencisi Berivan Çelik, yayla hayatını sevdiğini ancak öğretmeni ile arkadaşlarını da çok özlediğini dile getirdi.