Yaşasın Cumhur Yaşasın Cumhuriyet

Zeynep Kılıç Yazdı;

Yaşasın Cumhur Yaşasın Cumhuriyet

Yaşasın cumhur yaşasın cumhuriyet de yaşasın hangi cumhur yaşasın hangi cumhuriyet? Ala’Franga olanı mı ala’Turka olan mı ya da la şerkiye (ne doğulu) la ğarbiye (ne batılı)  illa Cumhur el’İslamiye, illa İslami Cumhuriyet mi?

Cumhuriyet kelimesini TDK’dan kısaca ele alsak halkın üstekileri seçme biçimi olarak Arapçadan dilimize geçmiş bir kelime olarak tanımlanmıştır. Fakat bu aslında Türkçeye, Osmanlı devletinde modernleşme döneminde Batıda ‘republica’ya karşılık olarak Osmanlıca Arapçasından tevarüs etmiş, Türklerden de diğer Arap ülkelerine geçmiş olduğu gerçeğini bize göstermektedir.

 TDK’daki tanımı halkın üstekileri seçme şekli olarak geçer. Bu kavram bir bakıma halkın kendini yönetecekleri seçmesiyle halkın kendi kendini yönetmesi anlamına gelir. Burjuvanın ulus-devlet modelini illeri sürmesinin akabinde cumhuriyet, ulus-devlet içinde daha spesifik bir şekil alarak günümüzün çağdaş demokratik yönetim modelini oluşturmuştur.

Bak şimdi burada aklım çok karıştı. Bir türlü halkın çoğunluğunun kendi kendini yönetme şekli olan bu demokratik model cumhuriyetle, ulus-devlet modelini birbirinden çıkaramıyorum. Daha doğrusu bağdaştıramıyorum.

 Cumhuriyet diyoruz, halkın katılımı diyoruz, çoğunluk diyoruz, ekseriyet diyoruz. Fakat dönüp dolaşıp en nihayetinde ulus-devletle daha baskın çıkıyoruz. Bilemedim aslında yani cumhuriyeti savunduğumuzda ulus-devleti mi inkâr ediyoruz şimdi. Ya da aksülamel Ulus-devleti savunduğumuzda da cumhuriyet gibi geniş bir kavramı mı amiyane inkâr ediyormuşum, valla ben de anlamadım ki. Ulus devlet bildiğim, bir ülkü uğrunda bir milletin bütünüyle kan birliğine, can birliğine, soy-sop asabiyet birliğine dayalı devlet değil mi? Yani içinde başka halkların, başka milletlerin tavşan kanı çayı demeyim de kene kanı gibi çayın içinde eriyen şeker gibi eridiği, eritildiği. Cumhuriyet ise bütün halkların milletlerin ulusların renga renk neşv u nema bulduğu  model değil mi, yoksa bütün bu tahayyüller benden mi. Ha Ulus-devlet modeline karşı efelik yapar gibi görünsek de valla küreselci asla değilizdir nesteizubillah. Fakat, doğru ulus-millet tanımının peşindeyiz bu tanım hakkıyla araştırılsa rengini, şevkini kimden alır, neden alır merak konusu açıkçası. İbrahim’in milleti kavramının; gücünü, kuvvetini nerden aldığı gibi. Ulus-devlette asabiyet birliği ön planda iken milleti İbrahim de din, inanç faktörü, yaşam tarzı ön plandadır. Bir aralar başka bir  enteresan soruya daha maruz kalmıştık. Bizim misakı milli sınırlarımız niye ecdad döneminde üç kıtayı aşmış iken ulus-devlet modeliyle bir yarımadaya sıkıştırıla durmuştur, diye. Yani tahayyüller, sorular kuruntular açıkçası sadece bununla da sınırlı değildir. Bağışlayın…

E şimdi batı membalı ‘republica’dan ithal bir kavram olan cumhuriyet sadece cumhuriyet olarak kalmamış. Bir de İslam’ı yanına alarak İslam cumhuriyeti diye bir kavram daha türemiştir. İslam demokrasisi, İslam sosyalizmi gibi kavramları andırırcasına. Bunu da yabana atmamak gerek. Hangi kavram diğerini aklıyor. İslam mı cumhuriyeti, cumhuriyet mi İslam’ı. işte bak ikinci bir çıkmaz sokak gene. Yani şimdi bunu nasıl algılayacağız nasıl uygulayacağız. Bizim modernleşme dönemindeki şair yazarlardan N. Kemal. Ali Suavi hatta ve hatta Avrupa’dan soyun ıslahı için damızlık erkek ithal projesiyle ünlü, Kürt asıllı olarak bilinen Abdullah Cevdet gibi yazar ve şairlerin çoğu bu kavramı yumuşatmaya çalışmışlar. Ve İslam’ın ilk yıllarında da halifeler halkın çoğunluğunun seçimiyle (biatıyla) seçilmişlerdi gerekçesine sarılıp farkında veya olmadan Batı membalı cumhuriyeti meşrulaştırma çabası içinde bulunmuşlardır. İşte bütün bunlar güzel gerekçeler olabilir. Ebubekir’i halk seçti doğru mu doğru tamam bunda müttefik olsak da olmazsak da hakeza Ömer’i de  halk seçti, Osman’ı, Aliyi de pekiyi ya Ademi kim halife seçmişti yer yüzünde in cin top oynarken. Bak gene labirentin bir başka çıkmaz sokağında duvara toslandı. O zaman yeryüzünde asıl yönetim hiçbir halk hiçbir millet yok iken teokratik olarak mı başlamış e mantıksal çıkarım öyle. Yani burada da şimdi hak var halk yok ama. Valla aklım çok karışık gene, irtica değilim mürteci de değil fakat cumhuriyetimin ne olduğu ne olmadığı her vatandaş gibi benim de hakkımdır. Ve bu hak her hak gibi mahfuz olmalıdır fakat eğer bundan bir şey anladıysam Arap olayım derler ya Arap olmak ne kabahat ise o da ayrı bir münakaşa. Fakat anlayacağımız cumhuriyet hem halkla hem hakla hemi de zati hakla kemal bulur yoksa kesmez biz gibi toplumları. Bütün bu deli sorularla birlikte yaşasın asli cumhur yaşasın asli cumhuriyet demem daha makul kaçar galiba, cumhur ile kalın cumhuriyetle kalın…

 

Kaynak: Farklı Bakış