Yargıda dokunulmazlık konusunda iki farklı tutum

SEDAT ERGİN- 01.08.2018

Yargıda dokunulmazlık konusunda iki farklı tutum

HALKI kin ve düşmanlığa tahrik etmek ve terör örgütü propagandası yapmak suçlamasıyla yargılanmakta olan bir şahıs milletvekili seçilirse ne olur?

Yargıtay´da CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu´nun başına gelenler kafanızı karıştırmasın. Türkiye´deki birinci derece mahkemeler, bu gibi durumlarda Anayasa´ya uygun bir şekilde ve yargıdaki yerleşmiş teamüller doğrultusunda hareket ederek, o milletvekili hakkında hemen dokunulmazlık mekanizmasını işletiyor.

Türkiye´de yargıda ortaya çıkan ikiliği gösterebilmek açısından sözünü ettiğimiz dosyayı isterseniz daha yakından inceleyelim.

*

Pir Sultan Abdal Derneği´nin eski başkanlarından Kemal Bülbül, 22 Ocak 2018 günü Ankara´da polis tarafından gözaltına alındı ve üç gün süreyle Ankara Emniyeti´nde alıkonuldu. Üçüncü günün sonunda yapılan sorgulamasında, kendisine yöneltilen sorulardan biri, Facebook hesabında Afrin harekâtı konusunda eleştirel bir paylaşımın yer almasıydı. Bülbül, bu paylaşımı kendisinin yapmadığını söyledi.

Bir diğer soru, yine Facebook hesabındaki bir paylaşımda ?Yezid kavmi?nden söz edilmesiydi. Bu ifadeyle kimlerin kastedildiği kendisine soruldu. Bu paylaşımın da kendisine ait olmadığını söyledi Bülbül. Keza, evinde bulunan PKK´yı konu alan yasaklanmış bir kitap da bir diğer suçlamayı oluşturdu.

Çıkarıldığı mahkeme, kendisini adli kontrol şartıyla serbest bıraksa da geçen nisan ayında Kemal Bülbülhakkında Türk Ceza Kanunu ve Terörle Mücadele Kanunu´na muhalefetten toplam sekiz yıla kadar hapis cezası talebiyle dava açıldı. Bülbül, halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etmek ve aynı zamanda terör örgütü propagandası yapmakla suçlandı. Hazırlanan iddianamede, Bülbül´ün Facebook adresinde gazeteci Metin Göktepe, ?Cumartesi Anneleri´nin pankartı ve Berkin Elvan´ın annesini gösteren üç fotoğrafın yer almasına da delil değerlendirme bölümünde yer veriliyor.

*

HDP, bu davanın sanığı Kemal Bülbül´ü 24 Haziran seçiminde Antalya´dan milletvekili gösterdi. Bülbül seçimi kazanınca, avukatı Levent Kanat TBMM´ye başvurup Bülbül´ün milletvekili seçildiğine dair bir yazı aldı. Avukat, hemen ardından dokunulmazlık kazandığı gerekçesiyle Bülbül hakkında açılmış olan davanın durdurulması talebiyle mahkemeye başvurdu.

Savcılığın mahkemeye verdiği mütalaa, Bülbül´ün tezini destekledi. Savcılık makamı, Bülbül milletvekili seçildiği için Anayasa´nın 83´üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca kendisi hakkındaki kamu davası yönünden ?durma kararı´ verilmesini talep etti.

Ankara 15. Ağır Ceza Mahkemesi de aynı yorum üzerinden hareket etti. Mahkeme, önce Anayasa´nın ?Seçimden önce veya sonra bir suç işlediği ileri sürülen milletvekili, Meclis´in kararı olmadıkça tutulamaz, sorguya çekilemez, tutuklanamaz ve yargılanamaz. Ağır cezayı gerektiren suçüstü hali ve seçimden önce soruşturmasına başlanılmış olmak kaydıyla Anayasa´nın 14 üncü maddesindeki durumlar bu hükmün dışındadır? şeklindeki hükmünü hatırlattı.

Mahkeme, Anayasa´nın 83´üncü maddesi ikinci fıkrası çerçevesinde Bülbül´ün milletvekili seçildiği an itibarıyla yasama dokunulmazlığını elde ettiğine, bu çerçevede hakkındaki kamu davasının durmasına hükmetti. Mahkeme, ayrıca tüm adli kontrol tedbirlerini de kaldırdı.

Hemen belirtelim ki, Ankara 15. Ağır Ceza Mahkemesi 17 Temmuz 2018 tarihli bu kararını oybirliğiyle aldı.

*

Bu karar özellikle Türkiye´de yargıda dokunulmazlık konusunda yerleşmiş olan teamülü hatırlatması bakımından yakın zamandan çarpıcı bir örnek oluşturuyor. Enis Berberoğlu´nun durumunda da istinaf mahkemesinin verdiği bir mahkûmiyet kararı söz konusudur ve henüz temyiz işlemi Yargıtay´da sonuçlanmadığı için dosyası kovuşturma aşamasındadır.

Üstelik Anayasa´nın aynı 83. maddesinin dördüncü fıkrası ?Tekrar seçilen milletvekili hakkında soruşturma ve kovuşturma, Meclis´in yeniden dokunulmazlığını kaldırmasına bağlıdır? hükmünü taşıyor. Bu ifade, ikinci fıkrada getirilmiş olan dokunulmazlığın kazanılmasına ilişkin hükmü daha da kuvvetlendirmektedir.

Buna karşılık Yargıtay 16. Ceza Dairesi, Anayasa´nın hükmünün bu kadar berrak olmasına karşılık, Berberoğlu hakkındaki yargılamanın durması talebini reddetmiş, tutukluluğunun devamına karar vermiştir.

Bu yönüyle Türkiye´de yargıda Anayasa´nın 83. maddesinin nasıl anlaşılması ve yorumlanması gerektiği konusunda bir ikilik ortaya çıkmış bulunuyor.

Anayasa Mahkemesi´nin Enis Berberoğlu´nun geçen yıl tutuklandıktan sonra yaptığı  bireysel başvuruyu kendi içtihadı doğrultusunda ivedilikle sonuçlandırması, buradaki problemli durumun aşılmasının da önünü açacaktır.