YARGI TARAFSIZ VE BAĞIMSIZ MI?

Taha AKYOL ANALİZ ETİ...

YARGI TARAFSIZ VE BAĞIMSIZ MI?

Bir vilayetimizde bir savcı, kız çocukların kıyafetine soktuğu Abdullah Gül, Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan görsellerini Facebook hesabından yayınladı. Bundan daha açık ve net “siyasi taraflılık” örneği olabilir mi?

Münferit bir olay olsaydı üzerinde durmazdım. Münferit bir olay değildir, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı konusundaki ağır sorunların dışavurumlarından biridir.

Arkadaşımız Akif Beki, olayı köşesinde yazdı:

“Partizanlık kamu görevlerinde, hele yargıda asla hoş görülemez.

Üstelik bu, partizanlığı da aşan taşkın bir militanlık, coşmuş bir fanatizm... Neresinden baksanız yenilir, yutulur olmayan bir iğrençlik... Nasıl tolere edilebilir!..”

YARGIDA YENİ YAPI

Bir savcı iktidarı eleştirseydi aynı derecede yanlış yapmış olurdu ama saniyesinde işten el çektirilir, Türkiye’nin öbür ucunda bir ilçeye atanırdı.

Çünkü kritik davalarda, hoşa gitmeyen hakimlerin o dosyadan alınıp yandaki odaya veya uzak bir il ve ilçeye atanmasının örnekleri çok.

İktidar vaad ettiği “coğrafi teminat”ı, yani hakimlerin başka yerlere atanmasını önleyecek kanunu hâlâ çıkarmadı…

Sadece bu değil…

FETÖ-darbe soruşturmasında 4 bin hakim ve savcı görevden çıkarıldı. Haklarında hiçbir delil olmayanlar ya da mahkemede beraat edenler bile görevlerine iade edilmedi!

Boşalan 4 bin kadroya yeni hakim savcılar almak için sınavlarda başarı puanı düşürüldü, düşük puanla sınavı geçenler, nitelikleri bilinen mülakatlara girdiler…

Ve öyle bir tablo ortaya çıktı ki; alt derece mahkemeleri ağırlaştırılmış müebbed hapis cezası veriyor; istinaflar onaylıyor… Ama bu kararlar yirmi yıllık hakimlerin bulunduğu Yargıtay’dan veya AYM’den ya da AİHM’den dönüyor.

‘YARGI ETİĞİ’

Adalet Bakanı Sayın Gül, esasa henüz dokunamamış olsa da bazı düzeltmeler yapmak için samimiyetle çalışıyor. Samimiyetini nereden mi biliyorum; çabasındaki süreklilikten…

Gül’ün inisiyatifiyle 11 Mart 2019’da törenle “Türk Yargı Etiği Bildirgesi” yayımlandı. Birkaç maddesini aktarıyorum:

2.5: “Yargıya güvenin sağlanması ve sürdürülebilmesi için bağımsız olmak kadar bağımsız görünmenin de önemli olduğu…”

3.2: “Tarafsız hareket etmekle yetinmeyip objektif bir bakış açısıyla tarafsızlıklarına ilişkin her türlü kuşkuyu bertaraf edecek bir duruş…”

Bu o kadar önemlidir ki, yargının tarafsız ve bağımsız olmakla yetinmeyip bunun “görülmesi” gerektiği konusunda AİHM 34 yıldır kararlar vermektedir. (Campbell ve Fell/İngiltere, 28.6.1984, paragraf: 81)

Anayasa Mahkemesi’nin de kararları vardır.

Siyasette ‘yargımız bağımsızdır’ diye ne kadar söylersek söyleyelim, yürütme makamı olan Beştepe’deki yargı törenleri böyle bir “görüntü” veriyor mu?! Mahkeme kararları hakkında siyasi irade beyanları böyle bir “görüntü” veriyor mu?

Bizim Cevdet Paşa 148 yıl önce, 1871 yılında hazırladığı Adlî Islahat Layihası’nda “asıl lâzım olan kamunun güveni olup bu dahi hakimlerin kendi hallerinden emin (hakim teminatı) olmasına ağlıdır” diye yazıyordu. (Tezakir, Tetimme, s. 101)

Hakim teminatını hâlâ güven verici düzeye çıkaramadık.

HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ

Dünyaya da “bizde yargı bağımsızdır” güvenini vermek istiyoruz, değil mi? Ama dünya Avrupa’nın en yüksek hukuki danışma organı olan Venedik Komisyonu’na inanır. Nitekim Şansölye Merkel, açıkça “Venedik Komisyonu’nun raporunu çok ciddiye alıyorum” diye açıklama yapmıştır. (23 Mart 2017)

Komisyon raporunda, CB sisteminde yargı bağımsızlığının çok gerilediği belirtiliyor.

En saygın anayasa hukukçularından Prof. Kemal Gözler, akademik eserinde, yargının üst üste dört defa kanun çıkarılarak nasıl siyasi etki altına alındığını yazmıştır. (Türk Anayasa Hukuku, s. 995-996)

Hukuk çevreleri akademik esere itibar eder.

Bir savcının partizan mesaj atması, bu büyük aysbergin üzerindeki bir noktadır. Uzun süre böyle devam edemeyiz. Nitekim iktidar da ‘reform’ görüntüsü vermek için törenlerle paketler açıklıyor. İyi ama esasa ilişmiyor.

Bu ülke hepimizin. Hangi “yüce dava” olursa olsun, hukuk ve adaletin bütün davalardan, ideolojilerden üstün olduğunu içimize sindirelim, Türk yargısını bağımsızlıkta, tarafsızlıkta ve kalitede gelişmiş ülkeler düzeyine çıkaralım.

Siyaseti hukuktan üstün tutanlar Türkiye’ye zarar verir.