Evvela bir şeyle başlamak istiyorum.
Bir İsrailli bakan, “Kürtler bizim doğal müttefikimizdir,” dedi. Şimdi bunun bir geçmişi var. İsrail Devleti kurulduğunda, etrafında hep Araplar vardı. Arap olmayan iki devlet vardı: biri İran, diğeri Türkiye. İsrail, doğal olarak İran ve Türkiye ile Şah döneminde yakın ilişkiler kurdu. O kadar ki bu üç ülkenin istihbarat servisleri adeta tek bir servis gibi çalışırdı. İran’da rejim değişikliği olunca İran devre dışı kaldı. Türkiye’de ise bilhassa AKP dönemi ve Gazze olaylarından sonra Türkiye ile ilişkiler bozuldu. Şimdi, Arap olmayan Kürtler İsrail tarafından daima desteklenmiştir. Bu destek perde arkasından olur, bazen daha açık bir şekilde yapılır. Ama İsrail’in amacı, Ortadoğu’da bir Kürt devleti kurulmasını sağlamaktır. İşin geçmişi budur.
Gelelim bölgemize. Suriye ile ilişkilerde artık iyice talepkâr bir hale geldik. Esad’dan bir beyanat yok. Bizden ise iki günde bir, “Efendim, bekliyoruz,” diye açıklamalar geliyor. Yine bölge içinde bir gelişme, ne ölçüde devam eder bilmiyorum, ancak Trump’ın ekibinden Elon Musk, Birleşmiş Milletler’deki İran temsilcisiyle görüşmüş. Belki daha önce gizli görüşmeler olmuştur ama bu açık bir görüşme. Eğer Trump, Ortadoğu’da barış ve sükûnetin İran’dan geçtiğini düşünüyorsa, çok da haksız sayılmaz.
Ukrayna konusunda dün önemli bir gelişme oldu. Biliyorsunuz, Amerika Birleşik Devletleri, Rusya’nın içini vurabilecek uzun menzilli füzeleri Ukrayna’nın kullanmasına izin vermiyordu. Ancak dün itibarıyla bu kısıtlama kaldırıldı. Artık Ukrayna, rahatlıkla Moskova’yı vurabilecek füzeler kullanabilir. Bunun gerekçesi olarak da Kuzey Kore askerlerinin savaşa dahil olması gösterildi.
Amerika’da Trump ne yapacak? Ne yapacağı belli: Artık dünyada Amerikan ideallerinin ve demokrasinin yayılması için gayret sarf etmeyecek. Tabii en önemli mesele Çin. Şunu belirtmek isterim ki, Amerika’nın dünyaya ve kendi içine olan borcu 35 trilyon dolar. Bu borcun önemli bir kısmı, Amerikan hisse senetlerinin Çin tarafından satın alınmasından kaynaklanıyor.
Geçtiğimiz hafta, APEC olarak bilinen Asya-Pasifik Ekonomik İşbirliği Zirvesi yapıldı. Bu zirveye son kez Biden katıldı. Şimdi bunun da bir geçmişi var. Amerika’nın 3. Başkanı Monroe, “Latin Amerika Amerika’nındır. Buraya müdahale etmeyin,” diyerek tarihe geçmiş bir söylemde bulunmuştu. Ancak zaman değişti. Bu zirve vesilesiyle Çin, Peru’da 1 milyar 200 milyon dolara mal olan en büyük limanın açılışını yaptı. Artık Latin Amerika’da Amerika eskisi gibi hakim değil; aksine Amerika’ya ters düşen hükümetlerin sayısı giderek artıyor.
Bu arada, Bakü’de iklim değişikliği toplantısı yapıldı. İlginçtir ki Amerika’da, iklim değişikliğine karşı bir tutum sergileyen bir kişi enerji bakanı oldu. Üstelik bu kişinin boru hatlarıyla ilgili hisseleri bulunuyor. Gözden kaçmasın diye belirtmek istedim.
Yunanistan’da önemli bir gelişme yaşandı. Bence oldukça dikkat çekici. Türkiye’ye karşı yumuşak davrandığı gerekçesiyle hükümeti sert bir şekilde eleştiren eski Başbakan Samaras, hükümet partisinden ihraç edildi. Şimdi, Samaras geçmişte de benzer bir hamle yaparak hükümeti devirmiş ve başbakanlık koltuğuna oturmuştu.
Yunanistan’da hükümet yalnızca beş oy farkla iktidarda. İnşallah Samaras bu hükümeti de devirmez. Hepinize saygılar sunuyorum efendim.