Emekli Büyükelçi Yalım Eralp, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın KKTC ziyaretini, Ada’da yaptığı açıklamaların etkilerini, BM ve AB’nin olası tutumlarını ve Rusya – Çin bloğunun sessizliğini Serbestiyet’e değerlendirdi..
Tamamını Serbest TV’de izlemek için:
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kıbrıs ziyareti ve oradaki beyanları bazı çevrelerde fırtına etkisi yarattı. İki bakımdan bakmak gerekir bu duruma.
Birincisi Maraş’ın KKTC’nin resmiyeti altında Rumlara açılması. Bunun amacı şu; böylece Kıbrıslı Rumlar, KKTC yönetimini bir bakıma tanımış olacaklar. Bu bakımdan Rumlar geçmişte kabul etmemişti.
İkincisi, böyle bir durum Güvenlik Konseyi kararlarına ters düşüyor. Güvenlik Konseyi’nin 286 no’lu kararı, KKTC ile ilişki kurulmaması yönünde. Bu karar BM yasasının 6. bölümü çerçevesinde kabul edilmiştir ve yol gösterici bir karardır. Fakat 7. bölüm çerçevesinde kabul edilen karar, bu yola girildiği takdirde ambargo yolunu açmaktadır.
Şimdi Fransa, Güvenlik Konseyi’ni toplama kararı aldı. Güvenlik Konseyi’nden bir karar çıkar mı? Çıkması bekleniyor. Hiçbir karar almaması söz konusu değil gibime geliyor.
Mühim olan kararın BM yasasının 6. bölümü mü yoksa 7. bölümü mü çerçevesinde ele alınacağı.
7. bölüm zorlayıcı tedbirlerdir ve bu karara karşı bir davranış içerisinde olursanız çeşitli ambargolara yol açabilir.
Diğer bir sıkıntı, Avrupa Birliği sıkıntısıdır. 2002 yılında Kıbrıs Rum Kesimi ile müzakereler başlarken AB bir karar aldı ve Kıbrıs Adası’nı AB’nin parçası ilan etti ama ek bir protokolle AB normlarının Türklerin olduğu bölgede geçici olarak geçerli olmadığını ilan etti. Dolayısıyla iki devletli çözüm dendiği zaman bir nevi AB’nin kendi toprağından bir parça çıkmış gibi olacak. Bu sebeple birçok Avrupa ülkesi buna karşı.
Rusya’nın şimdiki tutumu ise uyumlu. Rusya, Kıbrıs’ın bölünmesini istemiyor. Bunun ekonomik nedenleri var, siyasi nedenleri var. Bu tür devletlerin bölünmesi, ileride başka devletlerin de bölünmesine yol açar endişesi var.
Dolayısıyla Sayın Cumhurbaşkanı’nın bu ziyareti ve beyanları Batı’da ve Doğu’da böyle bir fırtınaya yol açmış gibi. Hatta buna ses çıkartmayan Çin’i de dahil etmek lazım. Uygur Türkleri onların aklında. Her devlet kendi toprak bütünlüğü çerçevesinde bu işi görüyor.
Kaynak: Farklı Bakış