Ahmet Varol yazdı;
Uuslararası ilişkilerde bazen hava kızışır. Yöneticiler birbirlerine ağır üsluplarla uyarılar yapar, sert eleştirilerde bulunur, hatta tehditler savururlar. Bir ülkenin yöneticisinin yaptığı açıklamadan dolayı hedef alınan ülkedeki büyükelçisi Dış İşleri Bakanlığı’na çağrılır. Kendisine ültimatom verilir. Zavallı büyükelçi de temsil ettiği ülkenin başındaki şahsın yerine fırça yer ve bir şey diyemeden kalkıp gider.
Bazen de durum tam tersi olur. Hava yumuşar. Sorunların barış ve görüşmeler yoluyla çözülmesi gerektiği vurgulanır. Liderler birbirlerine meşhur “zeytin dalı” uzatırlar. Daha önce yerin dibine geçirdikleri yönetimlerle yakınlaşma sağlamak için görüşmeye hazır oldukları mesajları verirler. Bakarsınız heyetler ziyaretleri başlatmış ve yakınlaşma sürecine girilmiş.
Bugünlerde de dünyada bazı yakınlaşmalar ve ilişkilerde yumuşamalar dikkati çekiyor.
Bunların başında Türkiye-Mısır yakınlaşmasını zikretmek gerekir. Sisi’nin gayri meşru darbeyle yönetimi ele geçirmesinden bu yana araları bozuk olan bu iki ülke son zamanlarda bir yakınlaşma sürecine girdi. Dış İşleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Türkiye ile Mısır arasındaki ilişkilerin yeni bir döneme girdiğini söyledi. Bu arada Türkiye’den bir heyetin Kahire’ye gönderildiği duyuruldu. Bu yazıyı yazmamızdan önce Mısır hükümeti adına yapılan açıklamada da Türk heyetiyle iki gün süreyle görüşmeler yapılacağı ve görüşmelerde gerek ikili ilişkilerin ve gerekse bölgesel meselelerin ele alınacağı dile getirilmişti.
Türkiye-Mısır yakınlaşması diplomatik ve stratejik açıdan değerlendirildiğinde kendine göre gerekçeleri olacak ve normal sayılacaktır. Ama bu elbette Sisi cuntasının değiştiğini göstermez ve değişme temayülünde olduğuna dair bir işaret de almış değiliz. Dolayısıyla biz resmi politikaya göre yön belirlemek zorunda olmadığımız için Sisi cuntasına bakışımız ve onun zulüm uygulamalarına tepkilerimiz değişmeden devam edecektir.
İkinci önemli yakınlaşma epeyden beridir süren Viyana görüşmelerinden dolayı ABD ile İran arasında vuku bulan yakınlaşma ve nükleer teknolojinin denetlenmesine izin verilmesi karşılığında İran’a uygulanan ambargonun kaldırılması konusunda 2015 anlaşmasının yeniden aktif edilmesi için bazı ilerlemeler kaydedilmesidir. İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani bu konuda son derece ümitli olduğunu ve İran’a uygulanan ambargoların kısa süre içinde kaldırılmasının beklendiğini beyan etti. Fakat ABD tarafından yapılan açıklamalar onun, ambargoyu bir kerede değil kademeli olarak kaldırma yanlısı olduğunu, bunun için de İran’ın anlaşmaya ne kadar bağlı kaldığının görülmesi konusunda ısrarlı olduğunu ortaya koyuyor. Bu arada karşılıklı olarak siyasi tutukluların mübadelesi konusunun ise Viyana görüşmelerinin gündeminde olmadığı bildirildi.
Siyonist işgal rejiminin dış istihbarat teşkilatı Mossad’ın başkanı Yossi Cohen, Viyana’daki pazarlık sürerken, geçtiğimiz günlerde ABD ziyareti yaparak Başkan Biden’la görüştü. Ziyaretin asıl amacının İran’la anlaşmanın yeniden aktif edilmesi karşılığında bu ülkeden daha çok şey istenmesi konusunda ABD Başkanını ikna etmek olduğu düşünülüyor.
Bir yandan da ABD, siyonist işgal rejiminin ve bazı Arap ülkelerinin liderlerini anlaşmanın aktif edilmesi konusunda ikna etmek amacıyla bölgeye bir heyet gönderdi. Anlaşıldığı kadarıyla Biden, anlaşmanın aktif edilmesi durumunda İran’ın nükleer silah yapmasının önüne geçmek için gerekli bütün tedbirlere başvuracağına onları inandırmak istiyor.
Önemli bir yakınlaşma da Suudi Arabistan ile hem Türkiye hem de İran arasında gerçekleşti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, özellikle Cemal Kaşıkçı olayı sonrası Türkiye’ye karşı olumsuz politikalar izleyen Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdülaziz’le telefon görüşmesi yaptı.
Suudi Arabistan’ın veliaht prensi Muhammed bin Selman da İran’ın komşu ülke olduğunu belirterek onunla ilişkileri geliştirmek istediklerini söyledi. Bu arada iki ülke arasında Bağdat’ta görüşmeler yapılacağına dair haberler yayınlandı.