Ankara Sincan'da Ocak 1997'de düzenlenen Kudüs gecesinde İran Büyükelçisinin yanı sıra Ortadoğu'dan bazı misafirlerin gelmesi tartışmalara neden olmuş, bunun üzerine Sincan'da 30 Ocak'ta tanklar geçiş yapmıştı. Bu olay 28 Şubat’a giden yolun önemli adımlarından sayıldı.
28 Şubat sürecinin dönüm noktalarından biri de Ankara'nın Sincan ilçesinde Genelkurmay tarafından tankların yürütülmesiydi. 30 Ocak 1997'de RP'li Sincan Belediyesi'nin Kudüs gecesi etkinliği, medyada abartılı bir şekilde 'irtica hortluyor' şeklinde yer aldı. Bu olaydan 5 gün sonra yani 4 Şubat 1997'de Ankara Etimesgut Zırhlı Birlikler Okulu ve Eğitim Tümen Komutanlığı'na bağlı 20 tank, 15 civarında kariyer ve çeşitli araçlardan oluşan konvoy, Kudüs gecesinin yapıldığı Sincan ilçe sokaklarından yürütüldü.
Necmettin Erbakan Başbakanlığındaki hükümet sert tepki gösterdi. Genelkurmay ise olayın altı ayda bir yapılan normal eğitim faaliyeti olduğunu ve zırhlı birliğin Sincan'dan geçişinin tesadüfen bu tarihe denk geldiğini iddia etti. Ancak kamuoyu çok geçmeden olayın tesadüf olmadığını birinci ağızdan, Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Çevik Bir'in ağzından öğrendi: "Demokrasiye balans ayarı yaptık."
Sincan eski Belediye Başkanı Bekir Yıldız'ın da aralarında bulunduğu Kudüs Gecesi'ni düzenleyenler Ankara 2 No'lu DGM'de yargılandılar.
Yıldız, toplam 4 yıl 7 ay ağır hapis cezasına çarptırıldı. Gazeteci-yazar Nurettin Şirin ise 17 yıl 6 ay ağır hapis cezası aldı.
Aynı davadan yargılanan diğer sanıklardan belediye görevlileri Mükremin Kılıç, Hüseyin Avni Yazıcıoğlu, Osman Özüpek ve Duran Özdemir de 3 yıl 9'ar ay hapse mahkûm edildiler. Bekir Yıldız, 2 yıl 5 ay hapis yattı. Nurettin Şirin ise 2004 yılında tahliye edildi.
"SEN KARIŞMA TANKLARI YÜRÜT"
Bu arada 28 Şubat davası kapsamında yargılanan dönemin Kara Kuvvetleri Komutanlığı Eğitim ve Doktrin Okul Komutanı emekli Korgeneral İzzettin İyigün, duruşmada olayı şöyle anlatmıştı:
"3-4 Şubat 1997 gecesi... Ünlü gece... Neden? Bunu ünlü yapanlar, ünlü yapılmasını isteyenler her gün televizyonlarda bu tankları gösterip altında bir şey arayanlar, bilmeden ahkam kesenlerdir, dava açtıranlardır. Diğer gecelerden farkı yoktur. Telefonum çaldı, arayan Kara Kuvvetleri Kurmay Başkanı Doğu Aktulga'ydı. 'İzzet Paşa, tümene Kara Kuvvetleri Komutanının emrini ver, 80 tank ve 80 zırhlı araçla yarın sabah Sincan-Akıncılar istikametinde gidecekler' dedi. Hayatı hep zırhlı birliklerde geçen ben şaşırmıştım. Mevsim şubat, suhunet eksi 25 derece, süre çok kısaydı. Çünkü bu boyutta bir birlik ansızın, gece yol keşfi bile yapamadan... Personel gitmiş, evlerinde. Yürüyüş emri alınıyordu. 'Başkanım' dedim, 'Ben bunun zor olacağını biliyorum. Çok kaza olacak, çok insanın canı yanacak, çok er kaybedeceğiz. Lütfen şu teklifleri komutana iletir misiniz? Birincisi, bunlar 7'sinde tatbikata gidecekler, 7'sindekini öne çekmeyelim' dedim. Beklememi söyledi. Tekrar arayarak, 'Komutan kabul etmedi' dedi. 'Öyleyse ikinci teklifimi sunuyorum, acaba araç sayısını düşürebilirler mi?' dedim. Yine beklememi söyledi. Tekrar açtı, 'Kabul etmedi' dedi. 'Ben konuşabilir miyim?' dedim. 'Doğru olmaz, hasta' dedi."
Bu arada tankların yürütüleceğinin Hürriyet ve Sabah Gazetesi'ne duyurulduğu ancak sabah saatlerindeki geçişin sadece Sabah tarafından görüntülenebilmesi sebebiyle geçişin 16.00 sularında yeniden yapıldığı iddia ediliyor.