Ocak Medya yazarı Hsan Mesut Önder Analiz Etti..."
Suriye iç savaşı, YPG’nin Kürt jeopolitiğinde uluslararası kamuoyu tarafından tanınan bir aktör olarak doğmasına neden oldu. Suriye iç savaşı başladıktan sonra, ABD’nin periferiden örgütü yeniden yapılandırma stratejisinin gelinen süreçte oldukça başarılı sonuçlar verdiği görülüyor. ABD‘nin bu stratejisi, Suriye’nin Kuzeyinde yarattığı yeni aktör olan Mazlum Abdi üzerinden Kandil’in tasfiyesi üzerine kurulu… Buna göre, ABD’nin bölge politikalarına direnen ve Şam-Tahran çizgisini takip eden PKK’nın lider kadrosunun tasfiyesi öngörülmektedir. 2018 yılında ABD’nin Murat Karayılan, Cemil Bayık ve Duran Kalkan için koyduğu ödülü, bu stratejinin bir parçası olarak okumak mümkün.
Bu girizgâhı yapmamın temel nedeni, 16 Haziran’da Duhok’ta Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS) ve Kürt Ulusal Birliği Partileri (PYNK) arasında varılan mutabakatın hangi stratejinin parçası olduğunu analiz niyetimdir. ABD’nin Uluslararası Koalisyondaki Danışmanı William Robak denetiminde gerçekleşen anlaşmada, Mesud Barzani ve Neçirvan Barzani’ye teşekkür etti Şahin Cilo. Bu görüşme, 2014 yılında Duhok’ta yapılan, yönetim, ortaklık, güvenlik ve savunma alanlarında varılan mutabakat üzerine inşa edildi ve yeni genel anlaşmaların imzalanacağı ifade edildi.
ABD önderliğinde yapılan bu anlaşmanın ne ifade ettiği hususu önem taşımaktadır. Kürt jeopolitiğini yakından takip eden gazeteci Şükrü Gülmüş’e göre, bu anlaşma, ABD’nin YPG’yi Barzani çizgisine çekme projesi… Gülmüş, bu anlaşmanın stratejik amacını şu şekilde açıklıyor:
“Bana göre YPG’nin, Apoizm ve Kandil’in gölgesinden kurtulamadığı sürece, bağımsız aktör olarak tanınması mümkün değil. PKK yöneticileri faaliyetleri ile pratikte Öcalan’ı boşa düşürse de, teoride Apoizm, örgütte en geçerli akçe. Tepe kadrolar, Öcalan’a karşı dururlarken bile, Apoizm’in gölgesi altında eylemlerini yürütüyor. ABD’nin bu durumu net bir biçimde fark ettiğini düşünüyorum. YPG Apo çizgisinden kurtulmadığı sürece, PKK ve PYD arasındaki makasın açılamayacağını Amerika gördü. Duhok uzlaşısı, YPG’nin Apo vasiliğinden Barzani vasiliğine geçtiğinin kanıtıdır. Bir örgütün ideolojik sembollerini ve ideolojisini elinden aldığınızda kuru insan kalabalığından başka bir şey kalmaz. Bu nedenle, YPG artık Barzani‘nin temsil ettiği ideolojik ve siyasi motifle kendini yenileyecek. Ancak, ne Kandil, ne de İmralı, bu stratejiye sessiz kalmayacaktır. Çünkü, ABD, PKK’nın bir departmanından yeni bir odak yarattı ve bu departman, bu son anlaşma ile bağımsızlığını ilan etmeye başlıyor. Buna sessiz kalmayacaklardır. Çünkü, Muzaffer Ayata ve Sabri Ok’un, Mazlum Abdi’nin altını oymak için Suriye sahasına geçtiğine dair kaynaklarımdan aldığım bilgiler var. Eğer bu iki isim Suriye’de bulunuyorlarsa ki, kaynaklarımdan eminim; onların ABD’nin bu stratejisine direnip, YPG’yi tekrar Kandil ve İmralı çizgisine çekmek için şartları zorlayacaklarını düşünüyorum. Ama ABD bütün ağırlığını koyarsa, PKK forma değiştirmek zorunda kalır ve tepe kadroları tasfiye edilir. Duhok anlaşmasının bu perspektiften okunması gerektiğini düşünüyorum.”
Son üç yıldaki gelişmeler yakından takip edildiğinde bu analizin oldukça güçlü bir ihtimal olduğunu söylemek gerekir. Ancak PKK’nin tasfiyesi ile ortaya çıkacak boşluk siyaseten doldurulamaz ise, yeni bir gücün bu boşluğu doldurması olasıdır. Sorun alanları devam ettiği sürece, bir örgüt mekanizmasının tasfiye edilmesi yenilerine yol açabilir. Türkiye’nin Güney kuşağı Barzani’nin domine ettiği bir kuşak tarafından yeniden yapılandırılır ve ABD bunu stratejik seviyede desteklerse, bu güç merkezinin Türkiye Kürtlerini etkileme olasılığı yüksek olur.
Bu ihtimali nereden mi çıkarıyorum? Mesud Barzani’nin 2007 yılında El-Arabiye televizyonunda söylediği; “Türkiye Kerkük’teki bin Türkmen için müdahale ederse, biz de Türkiye’deki 30 milyon Kürt için müdahale ederiz” cümlesinden… Eğer Güney’de böyle bir kuşak oluşursa, Türkiye, HDP siyasetini bu yayılmanın önünde bir set olarak yeniden tasarımlamak zorundadır. HDP’yi dövmek, siyaseten kazançlı bir husus olsa da, doğru bir siyasi alan açılırsa, sınırımızın ötesinde yeniden tasarlanan bir dalgaya karşı bir set işlevi görebilir. HDP, bol harfli örgütlere sırtını dayanmak zorunda bırakılacağına, yeniden dizaynlanarak sisteme entegre edilebilir.
ABD’nin bu stratejisi pratikte karşılık bulursa, Kandil’deki savaş baronlarının tasfiye edilmesi yakın demektir.
Bu yazıdan sonra siyasal Kürtçü veya eksenimin belli olmadığı eleştirilerine muhatap olacağımı biliyorum ama Duhok anlaşmasının bu stratejinin bir parçası olması güçlü ihtimal. İç siyasi gelişmeler bu perspektiften yeniden revize edilmek zorunda kalınabilir.