Birinci Dünya Savaşı yakın tarihimizin en önemli harbidir ve Çanakkale...
Sadece Anadolu'nun değil Cihan Harbi’nin akışını da değiştirdi.
Çanakkale'deki büyük direniş, dönemin en büyük emperyalist gücü olan İngiltere ve müttefiki Fransa’nın planlarını altüst etti; ortakları Rusya’nın çöküşünü hızlandırdı.
Öte yandan Türkleri destansı direnişi müttefikimiz olan Almanya’nın erken çöküşünü de önledi.
Osmanlı’ya büyük itibar kazandıran bu direniş dünyanın da hayranlığını ve takdirini kazandı.
Çanakkale Cephesi'ndeki kanlı muharebeleri dünyaya duyurabilmek için 24'ü yabancı 29 gazeteci görev yaptı.
George Abel Schreiner I. Dünya Savaşı’nın başında Amerikan AssociatedPress Ajansı adına İstanbul’a gelir ve özel izinle Çanakkale’de deniz savaşlarını ve Gelibolu’da kara savaşlarını yerinde izler.
Bir yandan ajansına cepheden haberler gönderirken, bir yandan da bir günlük tutar. I. Dünya Savaşı henüz sona ermeden 1918 yılında New York’ta From Berlin to Bagdad adıyla yayınlanan bu günlük savaşın askeri boyutu hakkında olduğu kadar siyasal ve toplumsal boyutları hakkında da zengin ve çarpıcı ayrıntılar içerir.
Schreiner savaşı anlatırken yaşadıkları kayıplara rağmen, Türklerin gururla anacağı, tarihlerine övgü dolu satırlarla kaydedecekleri bir savaş olmuştur" der...
ABD'li Ashmead Bartlett 19 Mayıs 1915 tarihli makalesinde yazdıkları, Çanakkale Savaşı'nın ne denli kanlı olduğunu gözler önüne sermektedir. Bartlett'ın "Bu savaş, devler ülkesinde bir devler savaşıdır" cümlesiyle savaın önemine dikkati çekti.
Savaşı takip eden Alman gazeteciler "Bir esirin kendilerini ne zaman öldüreceklerini sorduğunda, ona cevaben Türklerin esirlerini öldürmediklerini söylediğinde çok sevindiğini" haberlerinde dile getirir.
Bu savaşta Fransızlar bir savaş gemisi, dört denizaltı kaybetti. İnsan gücü olarak da 40 bin yaralı ve ölü verdi. Em. Albay A. Thomazi tarafından kaleme alınan kitapta, savaş her yönüyle değerlendiriliyor ve Türklerin üstünlüğünü kabul ederken, kendi hatalarını da ortaya koyuyor.
Avustralya kamuoyu için Çanakkale Muharebeleri büyük anlam taşımaktadır. Çanakkale Muharebeleri’nde, ordusuyla, cesaretleriyle
dünya kamuoyu nazarında kendilerinin bir sömürge değil, millî bir karakter taşıyan Avustralyalılar olduklarını ispatlama imkânı olarak değerlendirmişlerdir. Bu nedenle de Çanakkale Muharebeleri başladığı andan itibaren Avustralya basını savaşla yakından ilgilenmiş, savaşın
gidişatını anında kendi kamuoylarına aksettirmek için yoğun çaba harcamıştır.
Hem Avustralya basınının haberlerinin büyük çoğunluğunu İngiliz basınından almış olması, hem de İngiltere’nin müttefiki pozisyonunda olmaları nedeniyle savaşın gelişimi ile ilgili haberler son derece yanlı şekilde aksettirilmiştir. İtilaf güçleri savaşta yenilgiye uğrasalar dahi savaştaki bu gelişmeler mümkün mertebe kamuoyuna duyurulmamaya çalışılmıştır. Hatta Fransa ve Amerika gibi İtilaf devleri basınında dahi savaşın kaybedilmekte olduğu açıkça ifade edildiği savaşın son dönemlerinde bile Avustralya basını yenilgiyi kabullenmekte zorlanmıştır.
30 Nisan 1915’te The Times’ın Çanakkale’den gönderdiği haberlerde, “Çanakkale’de birkaç günden beri korkunç bir savaş devam etmektedir.” demektedir. Gazete, kuvvetlerin Boğazların iki tarafına da yerleştirildiğinden ve ek grupların nerede ve ne zaman gerekli olması durumunda hazırda bulunduklarından bahsetmektedir. İngilizler, Avrupa tarafına saldırırken, Fransızların Asya tarafında saldırılarda bulunduklarına değinilmiştir. Savaşta elde edilen esir sayısını vurgulayan gazete, Müttefiklerin 3 bin civarında esir aldığını belirtmiştir. Gazete, Kilitbahir bölgesinde bulunan Türk garnizonunun kuvvetli İngiliz birlikleri tarafından yok edildiğini ya da koparıldığını da bildirmiştir. Bu moral verici haberleri İngiltere’ye duyurduktan sonra bazı tebriklere de yer verilerek zafere olan inanç ve kamuoyuna verilen zafer havası pekiştirilmek istenmiştir. Gelibolu’da başarılı bir mücadele verdiğine inandıkları Avustralyalılara da özel tebrikler sunulmuştur..
11 Kasım 1915 tarihli gazetede yer alan “The Dardanelles-A Gamble” (Çanakkale-Bir Kumar) başlıklı haberde yine bazı eleştiriler yapılmıştır.
Bu haberde Fransa’daki birliklerin besin bakımından yetersiz oldukları, Çanakkale’ye çıkarma yapmadan önce ellerinde yeterli haritanın olmadığı ve gereksiz bir gecikme yapıldığı ile ilgili sorular sorulmuştur. Bunların yanında yaralılar için neden yeterli hastanenin olmadığı ve hastanelerin neden küçük olduğu yönünde sorular sorulmuştur. Haberde, Çanakkale seferinin başarısız ve kötü bir şekilde tamamladığı belirtilmiştir. Hükümetin, prestijini düşünmeden, kayıpları azaltmak için cesaretli davranabileceği vurgulanarak, Suvla Koyu gibi bazı çıkarmalarda acemice davrandı
ğı anlatılmıştır.
"Wilhelm Dietrich, Wilhelm Schwedler, Dr. Harry Furnuer, Grunwald, Dr. Karl von Moeller, George Leberhat ve Max Hervel (Almanya), Ashmead Bartlett, George Schrazy, George Schreiner, Theron J. Damon ve Granovil Rolan Fortesko (ABD), Nielslago Lensquist, Yüzbaşı Feurel, H. Hedendahl ve Graf Pirjer Morner (İsveç), Victor Spernoga, Dr. Blakon Landauar ve Siegfried Geyer (Avusturya), Enrique Dominguez Rodino ve Javier Bueno (İspanya), Henry Alexander Hellsen (Danimarka), Dr. Stephan Robay (Macaristan), Wanda Zembrzuska (Bulgaristan), olmak üzere 24 yabancı cephede savaşı takip etmek üzere izin almış. 4 Türk gazeteci de aynı göreve talip olmuştur;
Tasvir-i Efkar gazetesinden Kalcızade Mehmet Agah Efendi, Milli Osmanlı Telgraf Ajansından Hüseyin Kazım Efendi, Tanin gazetesinden Uşakizade Ali Ekrem Bey ve Tasvir-i Efkar gazetesinden Ebuzziyazade Velid Bey. Bu muhabirlere bir de fotoğraf ve film çekmek üzere cepheye gitmiş Darülmuallimin öğretmenlerinden Necati Bey.